Kanlı-canlı, sarsıcı bir hayat dersi aldım dün. Midas’ın dokunuşunu yaşadım. Ne dilediğine dikkat et, çünkü bir gün gerçek olabilir sözünü ben de rahatlıkla cümle içinde kullanabilirim artık.
Midas’ın Dokunuşu efsanesine göre, Dionysos ve alayı, Frigya yaylarında oradan oraya dolaşırken, yaşlı Silenos yorulur, bir ağaç gölgesinde uyuyakalır. Yaşlı adamı bulanlar, alay edip aşağılayarak Kral Midas’a getirirler. Midas, Silenos’u krallar gibi ağırlar ve Dionysos’a götürür. Tanrı Dionysos, çocukluğunda Silenos’un himayesinde büyüdüğü için, ona çok değer vermektedir. Midas’ın davranışından çok memnun olur ve ona ”dile benden ne dilersen” der. Midas; Her tuttuğum altın olsun diye yanıtlar. Akşam olur, Midas büyük bir iştahla sofraya oturur. Gerçekten de her tuttuğu altın olmaktadır.
Ekmeği…
yemeği…
bardağı…
hatta sevmek için sarıldığı güzeller güzeli kızı…
Kral dileğinden bin pişman olur ve isteğinin yanlışlığını anlar. Tanrı’dan, dileğini geri almasını ister. Tanrı, Paktolos Irmağı’nda (Şimdiki Gediz Nehri) arınmasını söyler. Midas, burada yıkanır, dileğinden kurtulur, ırmağın kumları da altın olur. Irmağın kıyısında yer alan Sardes kenti (Salihli’ye bağlı Sart köyü), ırmaktan topladığı altınla zengin olur. Dünyada ilk para burada basılır. “Karun gibi zengin” sözü, bu olay üzerine, Sardes Kralı Kraisos için söylenmiştir.
Benim Altın Dokunuş hikayem ise şöyle: Salı gecesi, yatmadan önce, birdenbire kendimi çok yorgun hissettiğimi, oğlumla baş başa zaman geçirmeyi ne kadar özlediğimi farkettim. İşten geldiğimde, kısacık zamanlara sıkıştırılmış bir-iki oyun, arkasından yemek telaşı, sonra bir kitap okuma ve yatak… Hafta içleri geçirdiğimiz anlar bunlardan ibaret. Şöyle düşündüm: Ben bir Çarşamba günü, bir hastalık uydursam, işe gitmesem, Rüzgar’ı da okula göndermesem, birlikte gezsek, pazara gitsek, evde yayılsak ne güzel olur… Planım hoşuma gitmişti, mutlulukla uyudum. Tam bir buçuk saat sonra Rüzgar’ın öğürtüleriyle uyandım. Yanımıza aldık hemen. Yatana kadar turp gibi olan çocuk bir anda, anlamsızca kusmaya başlamıştı. “Karnım ağrıyor anneee” diye söyleniyor, bir yandan da uyumaya çalışıyordu garibim. Sabaha kadar altı kere kustu. Kusup kusup uyudu.
Sonuç: Çarşamba günü işe gidemedim. Bütün gün Rüzgar’la evdeydim. Ama motoru fena halde bozmuş olan oğlumla, kusmuk kokuları içinde, tüm gün çamaşır yıkayıp, çorba pişirerek. Bu gün, Ümit’le ben de aynı iğrenç ishalin pençesine düştük.
Artık ister ilahi adalet deyin, ister Midas’ın laneti, isterseniz de benim kişisel şanssızlığım; Durumumuz buydu. Bundan sonra masumca bir istek de olsa, ne dilediğime gerçekten çok dikkat edeceğim sanırım 🙂
Bu birazcık şeye benzemiş, yani insanları kandırmak istemişsin hastalık bahanesi uydurarak. (yoksa bu bir dilek değil tabi ki, kim hastalanmak ister ki sonrasında da gerçek olsun) Allah da sana ders olsun diye böyle bir musibet göndermiş 😀
Geçmiş olsun…
Teşekkürler, aynen öyle oldu bence de. Bir kere anneannem pek hoşlaşmadığı misafirleri reddetmek için bacağım kırıldı demiş, bir ay sonra da gerçekten kırmış 🙂
Çok geçmiş olsun.. Dilediklerimize dikkat etme konusunda da kesinlikle katılıyorum ve hatta benim için onun bir adım ötesi ağzından çıkana dikkat ettir. Olmadık laf olmadık düşünce hiç olmayacakken oluveriyor yaşamışlığım vardır.
E peki güzel şeyler düşününce neden gerçekleşmiyor? Haksızlık ama bu 😦
Ailecek geçmiş olsun Görkem hanım umarım Rüzgar bugün daha iyidir zira onların hasta olması çok üzücü. Yakın zamanda bizde böyle bir zaman geçirdik inşallah tekrarı olmaz diyorum. Ve bende sizin gibi tamda bu zamanlarda 9 günlük bayram tatilinin ardından oğlumu daha da özler hale gelmiştim ki aynen sizin gibi tüm gün onunla vakit geçirmek istiyordum ama birden hikayeyi okuyunca biraz korktum 🙂
sanırım sağlıklı akşam oyunlarını biraz daha uzatmak daha iyi bir fikir (: Tekrar geçmiş olsun, sevgiler
Sağol canım, Rüzgar daha iyi şükür. Genelde mikrobik ishal 24 saat içinde geçermiş, bizde de öyle olacak inşallah.
Bayram sonrasını hiç hatırlatma valla, hepimiz için travma oldu o uzun tatil 🙂
Görkem Hanım, çok geçmiş olsun. Ben özellikle lise yıllarımda çok yaşardım bunu, ve de genelde-özellikle sinüzitim nedeniyle-gerçekten de hasta olup, lanet ederdim.
Ah ah, lanetliyiz yani resmen!
anneannenin olayına da bakılırsa, sizinki biraz genetikmiş galiba, yoksa ben böyle şeyler söyleyince hiç başıma gelmiyor!!:D
şaka bi yana, geçmiş olsun Görkem..
Aman diyeyim, dilini ısır 🙂
Teşekkürler…
çok geçmiş olsun canım sana da Rüzgar’a da.
Sağol canım benim. Daha iyiyim sanki. Çay iyi geldi…
Annem de “şom ağızlılık” yapma derdi bana hep. Ben de fena sayılmam böyle konularda:) Çok geçmiş olsun hepinize birden..
Çook teşekkürler. Diyorum ya, biraz da iyi dileklerim gerçek olsa… Hep mi lanetleneceğiz yahu 🙂
Evet benim de çok dikkat ettiğim ve özen gösterdiğim bir konudur. Hep her açısını düşünmeye çalışırım çok istediğim şeylerin. Ama buda çok yorucu be yav.
Ailecek hepinize geçmiş olsun Görkemcim. Kendinize çok dikkat edin. Bir salgındır gidiyor yine ortalıkta.
Yorucu valla Özlem’cim. Siz de dikkat edin kendinize.
Ben birşey dilerken çok dikkat kesiliyorum, çünkü sahiden inanıyorum dediğine.. ne dilediğini farkedemeyebiliyor insan.. dikkat kesiliyorum dediğim genelde olsun derken hayırlısıyla diyorum.. her detayı düşünmek ne mümkün:)
Bundan sonra şöyle söylemeyi düşünüyorum Deli Annem: Ben hayırlısıyla yarın işten kaytarmak istiyorum. Kısmetse, oğlumla felekten bir gün çalacağız. Cırcır falan olacaksam, bir işaret alayım lütfen, ona göre vazgeçicem 🙂
Yer yarılsa böle şeyler yazamam.
🙂 🙂 🙂
🙂
sanssizlik tabi gorkem ya cok gecmis olsun. nasil oldu simdi iyi mi? daha dogrusu iyi misiniz? Evet arada boyle seyler oluyor gercekten de 😦 bana da olmuslugu var ne yaik ki. ya da bilmem belki de denk geldi. Hatta bir soz daha var insan kinadigini yasamadan gocemezmis diye benzer. tamam soyledigimize dikkat ediyoruz tamam kimseyi kinamiyoruz da diyelim; aferin hepimiz cok terbiyeliyiz. E o zaman ben mesela soyle deniz kiyisinda villalari kiniyorum, sonra guzel arabalari, sonra ne bileyim bir suru baska seyi niye olmuyor ha niye olmuyor 🙂 Sonra cook icimden gelerek yahu bana da bu hafta bir piyango vursun diyorum. Kirk kere de soyluyorum niye olmuyor niye olmuyor 🙂 Sonra ya bana yarin bir piyango ciksa sonra artik ise gitmesem diyorum. niye olmuyor niye olmuyor:)
bizi cok pis kandiriyorlar mi acaba gorkem ne dersin 🙂
saka bir yana gecmis olsun!
Evet yaa! Çekim yasası bize farklı şekillerde işliyor galiba. Yani olumsuzları çekiyoruz da, olumluları itiyoruz farkında olmadan demek. Hastalık bahanesi uyduruyorum gerçek oluyor, peki hayallerim neden hayallerde kalıyor? Tepemde dolaşan bir yağmur bulutu var da ben mi farkında diilim acaba 🙂
Görkemciğim çok geçmiş olsun canım ,
inan bana bu sebepten artık dilek dilemekten hatta çoğu zaman hayal kurmaktan bile korkar oldum. Evrenden torpilli olanları da görmezden geliyorum artık :)))
3 gün önce izmire geldim ama daha henüz tam doyamadık birbirimize. Bahsettiğin
çarşı pazarı dün maaile gezdik ve inan bana hiç bir şey kaçırmış sayılmazsın 🙂
Birazdan seni cepten arayacağım, çok öpüyorum….
Geçmiş olsun Görkem. Çok üzüldüm dileğinin böyle gerçekleşmesine. Dilek kapın açıkmış diyelim 🙂
Sağol Nilhan’cım. Öyle diyelim en güzeli 🙂
Canım çok geçmiş olsun.Çalıştığım dönemde hep başıma gelmiştir yılda bir kere canım keyif yapmak ister arıyayım da iki gün sonra gitmeyeyim derim işte o gün ciddi hasta olurdum:(
Dediğin gibi keşke iyi dileklerimizde hemen kabul olsa..
Teşekkürler canım yaa. Lisede de, kırk yılda bir okulu kırardım, kesin birine yakalanırdım, kesinnnnn!
oyyyy çok üzüldüm Rüzgar ve senin adına.Şöyle birşey mi deseydin acaba?:
Bugün kendimi öyle iyi hissediyorum ki,işe gelmek hiç gelmiyor içimden.Bu enerjimi oğluma harcamak niyetindeyim.Şöyle tüm gün felekten bir gün çalalım diyorum.
Tabi müsaade ederseniz.(Bunu da ekleyiver ki işinden olma:))
Çok geçmiş olsun…
Dürüstlük diyorsun… Reklam camiasında… Pek sanmıyorum 😉
ishal salgını fena herhalde.. kime sorsam aynı durumda.. umarım en kısa zamanda iyileşirsiniz..
Çook teşekkür ederiz. İkimiz de daha iyiyiz neyse ki. Ama hiç istemediğimiz halde ilaç almak zorunda kaldık.Başka türlü geçmek bilmeyecekti sanırım.
işte benim konum!!! ama yazmıcam bişi :))) kesinlikle bu frekansını yükselttiğinin işareti.bu gibi durumlarda şöyle yapıyoruz: kısa vadeli hedefleri belirliyor, süreci imajinasyonla yaratıyor ve yaşıyoruz..frekansın yükselmiş anacım hayatından çıkanlar olacak, yerine yüksek frekanslılar gelsin die!!! sevgiyle güzel yanaklarından öperim..sana 3 vakte kadar yol var gibi oldu ama bulaştık bi kere naapçan bazım :))))
bu gerçek anlamda ‘güç’ ün ne anlama geldğini sana hatırlatacak, ne kadar güçlüsün değil mi???
Şimdi ben gerçekten inanarak, hissederek dilediğimi elde edebilirim di mi hocam?