"Yemeklerin, anılarla birleşen bir kokusu vardır" derim hep... Öyle bir kokudur ki o, burnumuzun ucundan asla gitmez. Okul dönüşü, apartmanın merdivenlerini üçer-beşer çıkarken, evin kapısına yaklaştıkça başını döndüren kek kokusu gibi mesela... Mutluluk gibi bir şeydir o. Huzurdur, sıcaklıktır, ailedir. Hemen hemen hepimizin çocukluğu o kokularla bezelidir. Şimdi, düşündüğümde, bir anda onlarcası geliyor aklıma. Anneannemin evinde pişen kestane… Okumaya devam et Annemin eli…
Etiket: Emos’un Dunyasindan
“Böyle günler de çok hede hödö” mü?
Geçenlerde Facebook'da şu iletiyi paylaştım: Islak ellerimi sildiğim kağıt havluyu, bir daha kullanmak için kurusun diye tezgaha serdiğime göre artık anneme dönüşme yolundaki evrimim tamamlanmıştır! Her kız çocuğu büyüdükçe annesine benzer önermesine şiddetle karşı çıkardım oysa... Annem benim rol modelim değildi. Biz, çatışan anne-kızlardandık. Evimizden sık sık "Sen beni hiç anlamıyorsun" haykırışları yükselirdi. Arkasından çarpılan… Okumaya devam et “Böyle günler de çok hede hödö” mü?
Yahu bu kadın kim?
Telefon çalıyor, arayan, diğer yaklaşık otuz beş çağrıyla aynı kişi. Annem: Çocuğun ateşi düşmemiş. Ben: Sana da merhaba anne. Annem: Merhaba merhaba. Ateşi düştü demiştin. Düşmemiş. Ben: Ay düştü anne. Yalan mı söyleyeceğim? Hem nerden anladın düşmediğini? Annem: Facebook’da fotoğrafını gördüm. Ben: ????!!!!!?? Annem: Fotoğraftan belliydi, görür görmez anladım. Ben: ???!!! (Katatonik halim devam ediyor)… Okumaya devam et Yahu bu kadın kim?
Durdum…
Durdum yine bu ara... Canım Müminem'in yazdığı gibi, "İçimi yiyen kocaman bir huzursuzluk, yere göğe sığamama ve neredeyse çıldırma hali. Sebepler çok; en başta freni patlamış araba gibi gitmekte olan ve beni dehşete düşürüp, güçlü bir endişeye sevk eden ülke hali, karmaşa, güvensizlik, üzüntü, kasvet (...)" Kimisi sıkıntıyla, dertle beslenir, yaratıcılığı artar ya, bende tam tersi.… Okumaya devam et Durdum…
Çocuğuma söylediğim en acaip 5 şey
Zaman zaman Baby Center bloglarını okuyorum. Bazıları çok yüzeysel oluyor, şöyle bir tarayıp geçiyorum, bazıları ise yeni bir şeyler öğretiyor veya güldürüyor beni. Bugün alıntıladığım yazı, güldürenlerden. Jenni Buckley isimli bir yazara ait yazı, Çocuğuma söylediğim en acaip 5 şey başlığını taşıyor...* Bir bebek sahibi olmak sanırım yaptığım en acaip şeyler listemin başlarında yer alır. Dünyaya… Okumaya devam et Çocuğuma söylediğim en acaip 5 şey
Kobe or not to be!
Maillerde dolaşan, kayıt altına alınmış gerçek hikayelere dayandığı söylenen meşhur "call center cinnet anları" diyaloglarından birisini okudum geçenlerde: Adamın birisi, İnternet servis sağlayıcı şirketlerden birinin Müşteri Hizmetleri Çağrı Merkezi'ni arar, Müşteri- Internet istiyo bizim kız Müşteri Temsilcisi- Tabii... bilgisayarınız var mı? Müşteri- Hee Müşteri- Telefonunuz var mı? Müşteri- Evet Müşteri Temsilcisi- Peki modem var mı? Müşteri- Ödem… Okumaya devam et Kobe or not to be!
Çıtır ve ben!
Malum, artık işe gitmiyorum ya, evden çalışmadığım zamanlarda günlerim tümüyle sevgili anneme ayrılmış durumda. Kadın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı mübarek, işleri, görüşmeleri bitmek bilmiyor. Bazen arabayla onu SGK'ya götürmem gerekiyor, Çarşambaları geleneksel olarak pazardayız, arada çeşitli doktorları dolaşıyoruz, haftanın en az üç günü bilmemne bankasında işi oluyor (duyan da hesabında trilyonları var sanır), bazı sabahlar Şukufe… Okumaya devam et Çıtır ve ben!
Rüzgar ve bir izdivaç hikayesi
Anneanne, Rüzgar'ın balkonda olmasını fırsat bilerek televizyonda evlenme programını açmıştır. Ancak bizim uyanığın kulakları, yarasa duyarlılığına sahip olduğundan (özellikle de duymaması gereken şeylere karşı) televizyondaki bu freak show aniden dikkatini çekmiş, balkondan yan yan yaklaşmak suretiyle, büyük bir hazla gerdan kıran, yaklaşık 68 yaşındaki, 168 kiloluk gelinin ve ağzında yedi-sekiz adet dişi bulunan damadın tüm "zarafetleriyle" salınarak… Okumaya devam et Rüzgar ve bir izdivaç hikayesi
E benim zaten üç tane çocuğum var…
Şöyle aşağıdaki gibi üç tane tabela yaptırmayı düşünüyorum. Birisini boynuma asacağım, birini eve, üçüncüsünü de annemin evine. Belki o zaman oğluma acıyan gözlerle bakıp yapılan "Aaaa buna kardeş verme zamanı gelmiş" saptamalarından kurtulurum. Kardeşim, herkese de anlatılmıyor ki "Bakın, ben ablasyo plasenta tanısıyla, 33 haftalık doğum yaptım, 22 tansiyonla. Bebek de, ben de öbür tarafa… Okumaya devam et E benim zaten üç tane çocuğum var…
Anneler ve kızları
Ortaokuldayım... Akşam üzeri saatleri... Servisten iniyoruz, asansörü bekleyemeden koşturarak merdivenleri tırmanıyoruz. Çünkü feci şekilde açız. Bizim için hem dost, hem kardeş, hem kader ortağı olan komşumuzun çocukları Semih, İdil ve ben. Üst üste oturuyoruz. Annelerimiz bir gelenek geliştirmiş, ikindi kahvaltımızı bir hafta Rina, bir hafta da annem hazırlıyor ve hangi evde hazırlandıysa orada yeniyor. Böylece… Okumaya devam et Anneler ve kızları