“Yemeklerin, anılarla birleşen bir kokusu vardır” derim hep…
Öyle bir kokudur ki o, burnumuzun ucundan asla gitmez. Okul dönüşü, apartmanın merdivenlerini üçer-beşer çıkarken, evin kapısına yaklaştıkça başını döndüren kek kokusu gibi mesela… Mutluluk gibi bir şeydir o. Huzurdur, sıcaklıktır, ailedir. Hemen hemen hepimizin çocukluğu o kokularla bezelidir. Şimdi, düşündüğümde, bir anda onlarcası geliyor aklıma.
Anneannemin evinde pişen kestane mesela… Yıllar önce kuzenim şöyle yazmıştı: “1980′ler… Kış gelmiş, dışarıda hava buz buzzzz. İzmir’in o inanılmaz kuru ayazı. Babamlar illa ki haftasonu kaçarlardı bir yerlere, biz doğru Anneanne’ye… Yani Sabuş’a! Sütten kakaolu kahve, kestane kebap, sessiz sinema, dayımın odayı karıştırmalar vs. Daha ne ararsan, bir çocuk daha ne ister ki? Meşhur kuru köfte olayına girmiyorum zaten. Anneannemin her evinden büyük keyif aldık biz bütün kuzenler… Ne bileyim her şey başkaydı sanki. Teknolojinin T’si yok memlekette bırak interneti, dvd’yi vs. Sıkılmak mı ? Asla! Sıkılmak mümkün değil ki. Çıplak ampüllü bir salon, o meşhur kafa koymalıklı gri koltuklar, o sinema sahnesi renginde kalın kadife koyu salon perdesi falan. Hep beraber doluşurduk haftasonu. Bir evin her çekmecesinden nasıl Çokolin çıkar anlamak mümkün değil. Bayılırdık herşeyine. Salon soba sayesinde sıcacık, diğer odalarda dişlerin birbirine vurur. Yıllar öncesine gidiyorum her evde kestane yapışımda.”
Annemin içli köftesi… Mantısı… Babaannemin, sabahları coşkuyla yataktan fırlamama sebep olan, o ilkel, alüminyum alette kızarttığı ekmeğe sürdüğü tereyağı… Okul çıkışları sadece midemi değil, yüreğimi de şenlendiren poğaça, iki renkli kek… Nefis tereyağlı pilav. Nasıl unutulur, o büyülü aroması… Anneannemin o küçücük evinde oynadığımız saklambaçlarda saklandığımız yerden bizi kendisine çeken, üç öğün mutfaktan yayılan mis kokulara karışan, dayımın, eve yerleşmiş tuval kokusu… Annelerimizin türlü sıkıntılarına karşın azalmayan canlılıkları, süsleri püsleri. Kapıdaki kedilerle paylaşılan öğlen yemekleri…
Şimdi, hepimiz hayatın ayrı ayrı yerlerine savrulmuşken, hemen hemen hepimiz çalışırken çocuklarımız büyük ihtimalle bu duyguları yaşayamayacaklar. Fakat o kadar renkli anılarımız var ki, eminim bir araya geldiğimiz yaz akşamlarında onları tekrar tekrar dinlemekten bıkmayacaklar. Ya da o zamanlar bizim kafalar artık iyice bulanmış olduğu için öyle olduğunu sanacağız 🙂
İlginçtir, bizler, tüm kuzenler, bu maharetli kadınların ellerinde büyürken ellerinin lezzetini en fazla erkek kuzenime aktardılar. Nitekim kendisi büyüdü ve “Every kitchen has a hero” sloganıyla “The Fan of Tasty Foods” adlı blogun yaratıcısı oldu. Bununla da yetinmedi, uzun yıllar, önce turizm sektöründe çalıştı, sonra da uluslararası markaların F&B Departmanlarını yönetti. Şimdi ne yapıyor derseniz, bizim ailenin çılgın genleri yerinde durur mu, gitti herkesin hayallerine girecek bir pozisyonu tepip, İzmir Bostanlı’da bir gurme grill restoranı açtı. Bununla da yetinmedi, annemi de yanına aldı, iyi mi 🙂
Yani bu demek oluyor ki, çoğunuzun severek izlediği, uzaktan türlü çılgınlıklarına şahit olduğu Emoş’un elinden şahane yemekler yiyebilirsiniz.
Karşınızda, 65’inden sonra iş hayatına geri dönen annem ve maharetli kuzenim.
Takip etmek isterseniz, Facebook sayfası Maça Gurme Grill
Bakarsınız, bir gün rast gelir, siparişinizi Rüzgar alır. Ya da annem yemek üzeri kahve ısmarlayıp bir falınıza bakar 🙂
Anılarımızın mis kokuları hep burnumuzun ucunda, sevdiklerimiz de olabildiğince yanıbaşımızda olsun.
aaa ben blogunu takip ediyorum ama akraban olduğunu bilmiyordum ya da bi şekilde senin vasıtanla mı buldum acaba bak şimdi bilemedim. İnşallah bir gün yolumuz düşer, bol kazançları olsun 🙂
İnşallah Şükriye’cim, teyzemin oğlu kendisi 🙂
Evimin arka sokağı.. ennn kısa zamanda deneyeceğim. 😊👍
İçimi ısıttı yazın. Çocukluk anılarım o muhteşem kokularla nasıl da canlandı. Kuzenini tebrik ederim. Annenin eli eminim uğurlu gelecektir. Kimbilir belki bir gün yolumuz düşer. Hep birlikte kahve içeriz, belli mi olur :)))
Çok isterim… Teşekkür ederim, tüm güzel sözler ve duygular için. Sevgiyle…