İki sene önce, 9 Şubat’ta babamı kaybettim… Mücadelesi, yıpratıcılığı ile bana çok çok ciddi bir sınav verdiren, 65 kilodan 49 kiloya düşmeme sebep olan uzun bir dönemin ardından, babam yoruldu ve gitti… Rüzgar’a uzun süre bu gerçeği söylemedim. Tamamen kişisel kararımdı. Bu konuda eleştiri kabul etmedim, tüm önerilere kulaklarımı tıkadım. Bir gün, doğru zaman olduğunu hissettim ve her şeyi anlattım. Ve gördüm ki gerçekten doğruymuş, anneler içgüdülerine güvenmeliymiş. Merak edenler buradan okuyabilir…
Geçen hafta da, kayınbabamı kaybettik. Çok severdim kayınbabamı… “Son bir kaç senedir, üst üste yaşadıklarımız çok ağır” derken hayat bizden çelmesini hiç esirgemedi sağ olsun…Durumunun ağırlaştığını öğrendiğimizde kocama sıkı sıkı sarılıp şöyle dedim: “Biz büyüyoruz… Ve sevdiklerimiz yaşlanıyor… Doğanın kanunu bu. Çok üzülsek de, kahrolsak da alışacağız… Alışmak zorundayız” Bunları derken gözlerimden yaşlar yuvarlanıyordu. Dilim başka yerdeydi, kalbim başka…
Tanıdığım, karısına, çocukları kadar düşkün tek erkekti o… Aile toplantılarında, belli bir zaman sonra ortam, haremlik-selamlık olduğunda karısının bulunduğu yere en yakın koltuğa otururdu. Hastalığında da ölümünde de onu aklından çıkarmadı. Yoğun bakımda yatarken anneme bir şey söyleyeceğini işaret ederek, hemşireden oksijen maskesini çıkartmasını rica etmiş. Annem çok heyecanlanmış. Eli ayağı titreyerek “Evet canım, ne söyleyecektin” diye sorunca, şöyle demiş “Eve nasıl döneceksin? Gece oldu, seni kim bırakacak?”
Annemi alıştırmak için hemen gitmedi. Yoğun bakım süreci bir aya yakın sürdü. İnanıyorum ki gücünün yettiğince direnmek için elinden geleni yaptı. Sonunda kendini bıraktı. Bizi, sevdiklerini yokluğuna alıştıra alıştıra gitti…
Ölümünden tam bir gece önce bir torunu daha oldu. Refik Bey gitti, Artun Bebek geldi… Artun, beklenen tarihten bir gün önce doğmaya karar verdi. Dedesi gibi düşünceliydi o da. Yoksa, babamın öldüğü gün dünyaya gelmiş olacaktı.
Bu defa, Rüzgar’a hastalıktan itibaren tüm süreçleri altı yaşında bir çocuğun anlayabileceği şekilde, fazla detaya girmeden anlattım. Haberi gece aldık, sabah apar topar valiz hazırlarken Rüzgar “neden İzmir’e gidiyoruz anne?” diye sordu. “Gel otur yanıma tatlım, sana bir şey söyleyeceğim” dedim. Yatağa oturduk. “Hani deden çok hastaydı ya” dedim. Boğazım tıkandı. Kendime gelmek için biraz bekledim. O sırada Rüzgar sordu “Öldü mü?” “Evet canım, çok üzgünüm” dedim. Birbirimize sarıldık, doya doya ağladık. O andan sonra bir daha hiç ağlamadı. Sadece tek bir şey söyledi, ben onu anımsadıkça ağladım…
“Anne… benim artık hiç dedem kalmadı…”
“Benim de babam kalmadı oğlum”
Bu yıl annemle babam 51. evlilik yıllarına gireceklerdi.
Babam anneme uzun süredir söz verdiği saati alacaktı.
Alamadı…
Bu afişi, 50. Evlilik Yıldönümleri için hazırlamıştım…
Rüzgar’ın, okulunun PDR Uzmanı ile birlikte, yas süreci için yaptıkları çalışmadan…
Kocam, Artun ile yaralarını sararken…
Müthiş bir rastlantı eseri, annem ve babam, ellinci yıllarında, “Hayatımın Aşkısın“ adlı bir belgeselin de konuğu olmuşlardı.
Bu fotoğrafı paylaştığımda, güzeller güzeli @to_be_semyy “Acılar paylaşılınca hafiflemiyor belki, ama o boşlukta seni destekleyen birilerinin varlığını hissetmek iyi geliyor” demişti. O kadar haklı ki… Hepinize tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Laf olsun diye değil, kelimenin içini doldura doldura, tüm gücümle söylüyorum: İyi ki varsınız…!
herşey bitiyor dimi? başınız sağolsun rabbim size daha fazlasını vermesin..
Her şey bitiyor… Anılar kalıyor.
Amin, Allah zamansız ölüm vermesin…
Görkem , bilsen ki şu an hüngür hüngür ağlayıp yazıyorum sana… 16 yaşında kaybettiğim dedemi anlatmalarına gerek yoktu bana ama çok uzun yıllar toparlanamadım, dedemi herkesten iyi tanıdığım ve bolca beraber olduğum bir yaştı benim için, ve o aniden gitti, veda bile edemeden. Rüzgar’ın yerine koydum kendimi . Daha fazlasını yazamıyorum ama niyeyse şimdi kalkıp Bodrum’a gelip bir ona bir sana sarılasım var. Allah size uzun ömür versin. Yeni doğan bebeğiniz için de tebrik ederim güzelim.
Sena’cım, inan hissettim kucaklamanı. Ağlama n’olur, Allah sevdiklerinden zamansız ayırmasın hiç birimizi…
Bebek az önce sünnet oldu 🙂
Hangi birine ne yorum yazsam bilemedim. Rüzgar’ın çizimleri, bebeğin zamanlaması, Refik babanın yoğun bakımdaki cümlesi… Hepsi birbirinden cok etkiledi beni. Güzel anılar hep taze kalsın zihninizde dilerim. Mekanı cennet olsun.
Videoyu görünce izlemek için sabırsızlandım ama sesle ilgili bir sıkıntı olabilir mi? Öyle izlemek istemedim…
Buraya gelince ya çok gülüyorum ya da çok ağlıyorum, ortası yok:( Bundan sonra hep güzel şeyler yaşayın, gülelim hep. Ümit Bey’e de başsağlığı dileğimi iletir misin. Sayende onu da kendimize yakın hissediyoruz…
Sevgili Ayça, videoya link ekledim ama link burada diye yazmamışım, o yüzden gözden kaçmış. Düzelteyim hemen… Belgesel şu adresten izlenebilir: http://vimeo.com/56460717
Tabii ki Ümit’e iletirim, seve seve… Gelen her mesajı okuyorum, hepsini arşivliyorum. O kadar değerli ki bizim için.
Çok teşekkür ederiz tüm dileklerine…
Linki görmüştüm, videoya tıklayınca görüntü de tamam da ses yok. Bende sıkıntı olabilir belki.
Haklıymışsın, teaser’ın linkini verdim şimdilik…
Nur içinde yatsın. Tüm sevdiklerine de sabırlar versin
Amin, sağ olun…
söyleyeceğim hangi söz acınızı hafifletebilir ki? çok üzgünüm gerçekten. hepinize sabır diliyorum… ve tüm çocukların dedeleriyle, nineleriyle büyümelerini… Başınız sağolsun…
Çok çok teşekkür ederim…
Mekanı cennet olsun Görkemim. Allah sabır versin.
Artun bebek hoşgelmiş.
Rüzgar çok olgun bir çocuk çook.
Allah gani gani rahmet eylesin dedelerinize ve babalarınıza.
Amin Nilhan’cım, Allah tüm sevdiklerimize uzun ömürler versin, gidenler de huzur içinde uyusunlar…
Öyle zamanlarda insan kalbi bambaşka bir tarafını gösteriyor. bir taraftan tarifsiz bir acı yaşarken diğer tarafta kaybettiği insanın üzerine toprak atanın, yanında olup elini tutanın, gözyaşını silenin, sözcüklerle acısını hafifletenin varlığından, dostluğundan inanılmaz bir güç alıyor. Kalbin üzülen tarafını, bu güzel ve yumuşak duygular sarıyor… Gözlerim dolu dolu okudum. Allah hiçbirimizi sevdiklerimizden ayırmasın… Bu acıları unutturacak başka acılar yaşatmasın.
Başınız sağolsun…
Amin… Yalnız olmamak çok güzel şey, tutulacak bir el, ağlayacak bir omuz yeter.
Çok çok teşekkür ederim.
Gorkemcim basiniz sagolsun. Allah size sabir versin. Ruzgarin ve senin haliniz inan icime dokundu. Dedesizligimi hatirladim. Ben de tam Ruzgar kadardim anneme benim hic dedeim kalmadi dedigimde. Canim Ruzgarim. Hep ozleyecek ama ne mutlu ki anilari var dedisyle. Refik Bey nurlar icinde yatsin. Dilerim Artun hepinizin gulen yuzu olur. Basiniz sagolsun yeniden.
Canım, amin… Çok şükür…
Benim de en büyük tesellim şu ana kadar yaşadıkları…
Kalan güzel anılar…
Gorkem, aglaya aglaya okudum yazini. Ruzgar, senin de yaklasimin sayesinde, belki de olabilecek en olgun sekilde karsilamis. Yaralariniz taze ama umarim sabrinizla bunu asanilirsiniz.
Umarım. Benim korkum endişelerin içinde saklı kalması.
Neyse ki, konuşuyor, duygularını aktarıyor…
Başınız sağolsun canım 😦
Amin canım…
Bir şey yazayım diyorum, hiçbir şey yazamıyorum, yazdıklarım hissettiklerimi anlatmıyor, yazmasam da olmuyor. Bilmediğim tanımadığım duygular bunlar ve çok üzgünüm. Babalarınıza dua ediyorum, size çabucak atlatıp sindirebilmeniz için dua ediyorum ve Rüzgar’a da, zedelenmeden kabullenebilmesi için. Elimden gelen bu. Bir de sanal sarılma var işte. Allah sizlere uzun ömürler versin Görkem.
Söylenebilecek her şeyi söylemişsin be arkadaşım! Sarılıyorum ben de sana… Allah tüm sevdiklerimizi korusun!
Ne kadar da guzeller 50. Yil afisinde… Hepinize sabir dilerim, mekani cennet olsun Gorkem’cim.
Bu vesileyle ilk yazini yaslar icinde tekrardan okudum. Bence bir cocuga yapilabilecek en iyi aciklama (en azindan benim inancima gore). Hatta tum pedagoglarin, PDR’larin onerdiklerinden cok daha guzel. Bir gun gerektiginde ayni sekilde anlatmaya karar verdim. Esine dedigin gibi ‘cunku buyuyoruz’ ve cocuklarimiz da buyuyor.
Sevgiler ve sabirlar hepinize.
Çok çok teşekkur ederim, amin… Hayat böyle işte, bol ağlamalı ve kahkaha dolu, umut dolu…
Çocuklar bizden daha çabuk kabul ediyorlar. Keşke onlar kadar kuvvetli olabilsek ….
Yazılarını kahkahalarla okuyacağımız günler de gelecek yakında. Sadece biraz zaman gerekli…
Sabır diliyorum-tüm ailenize
Çok çok teşekkür ederiz. Çocuklar kesinlikle bizden daha güçlü… Yeter ki içlerine atmasınlar..
“anne benim hiç dedem kalmadı” demiş ya…
kıyamam …
başınız sağolsun,nur içinde yatsın…
Öyle dedi ya… 😦 Amin, teşekkürler
Allah rahmet eylesin geri de kalanlara sabır ihsan eylesin inşallah
Amin, çok teşekkür ederiz.
Küçük yaşta büyük acılarla karşılaşmanın kolay olduğunu söylerler,ben ölüm kadar büyük bir acı yaşamadım tabii ama yaşadığım diğer şeylerden hareketle daha zor olduğunu söyleyebilirim küçük yaşta acı çekmenin.Ama şöyle bir de yanı var,daha önceden başa çıktığın şeylerle sonradan daha kolay baş edebiliyorsun,küçük de olsa bir teselli olur belki sana Görkem abla.
Ailenin başı sağolsun,nur içinde yatsın baban.
Sağol canım, neyse ki teselli vesilesi çok şey var…
Başınız sağolsun. Allah sabrını versin, çok zor.
Hele iyi, sevilen insanların kaybı… Yerinin dolmaması.
Hayatla baş başa, yüz yüze, arkan bomboş kalmak, “ayda yılda bir kerecik bir telefon görüşmesi hakkım olaydı demek. Ayrılık.
Anlayış ve taziyelerimi sunuyorum, ne yazsam boş.
Çok çok teşekkür ederim… Yeri zor dolacak insanlar gittiklerinde koskoca bir boşluk kalıyor önce, sonra da bizde olduğu gibi bir minik yıldız geliyor, ortalığı aydınlatıveriyor…
Başınız sağolsun Görkem.Yaşlı da olsa ölen insana sevdiğini kaybetmek çok zor geliyor.ama hayat işte. Acisiyla tatlisiyla.ben de iki sene önce anneannesi kaybettigimde ayni gün hamile olduğumu öğrenmiştim. Biliyorsun ki bir kizim oldu ve simdi ayni ona benziyor.sabir diliyorum size..
Ah, benziyor demek ha? Güzel kızının, kaderi de güzel olsun. Allah hayırlı yazılar yazsın inşallah…
başınız sağolsun mekanı cennet olsun…
Çok teşekkürler, amin…
Görkem görmemişim bunu 😦 Çok üzüldüm başın sağılsun 😦
Çok teşekkür ederiz…
başınız sağolun ..benım kızımda 3 yasında dedesini kaybetti 1 yıl oluyor gecen gün anne baba siz yaşlanmayın ölmeyin diye hıçkıra hıçkıra agladı bizede ağlattı ..zor bir durum o minicik kuzuların bunları yaşaması 😦
Çok teşekkür ederim. Ne yazık ki erken karşılaştılar bazı acılarla. Allah devamını göstermesin. Sizin de başınız sağ olsun.
hamileyken önce eşimin babannesini (çok çok çoook severdim!) kaybettik sonra da benim ananemi..bi anda gittiler..beklenmiyordu ikisi de..bebeğimizi çok hevesle bekliyolardı halbuki..hamileydim koyveremedim kendimi..bebeği düşün dediler, koyverme kendini dediler..Allah sıralı ölüm versin dediler..
Allah sıralı ölüm vermedi..bebeğim 6 aylıkken kuzenimi kaybettik..lanet olası kanser..ben ilk defa bir babanın evladının mezarına toprak atışını gördüm..Allah’ım bir daha göstermesin! o zaman kadar bizim ailemizde bütün ölümler sıralıydı halbuki..emziriyordum..yine koyveremedim kendimi..
bi türlü dilediğimce ağlayamadım arkalarından..hep bi yumru boğazımda..bi de kabullenemeyiş..sanki yaşıyorlar..oğlumun melekleri..
acıları deşmeyi sevmem, istemem de..ben kimselere anlatamadım hissettiklerimi o zamanlar..hamilelik emzirme derken kimse deşmek istemedi hislerimi..ilk defa size anlattım..siz anlarsınız diye düşündüm..
Allah sevdiklerimize uzun ömür versin..bir de sıralı ölüm versin..öpüyorum sizi de rüzgar’ı da..
Seni o kadar iyi anlıyorum ki. Ne yazık ki ben de geçen yıl bu zamanlar, hiç beklenmedik bir şekilde canım kuzenimi kaybettim. Benim hayat ortağım, ablam, arkadaşımdı. Bazen insan nasıl ayakta durabildiğine hayret ediyor. Ama duruyor, durmak zorundayız. Çocuklarımıza, sevdiklerimize karşı sorumluyuz.
Diğer taraftan, acıyı yaşayamamak insanı büyük bir çıkmaza sokuyor. Derin bir depresyon oldu bende yıllar sonra mesela. Birikiyor, ruhunu sıkıyor. Ben o açıdan yazmayı çok faydalı buluyorum. Acıyı kanırtmadan eşeliyor, rahatlatıyor biraz da olsa…
Artık “Allah sıralı ölüm versin” temennisi ne kadar önemliymiş biliyorum, keşke öğrenmeseydim. Amin, hayatımızın bundan sonraki kısmı çok güzel olsun, hep mutlu, sağlıklı, bol kahkahalı… Biz de öpüyoruz Arin’i ve seni…