Bahardan kalma bir Cumartesi sabahının tadını çıkarmak isteyen anne ve baba, Rüzgar’ı da yanlarına almış, Kordon’da keyif yapmaktadır. Baba, arkadaşlarıyla (baba olmanın konforuyla) Sirena’da bira içerken anne, uyku saati gelen Rüzgar’ı pusetine koyar ve deniz kenarında dolaştırmaya başlar. Belki de bir mucize olacak, dolaşırken Rüzgar uyuyacak, annesi de şöööylee ayaklarını uzatıp Türk Kahvesi içecektir. (İnsan hayal ettiği müddetçe yaşarmış 🙂 )
Polis : (Megafondan) Phhh, hışşş. Balıhesir 1143 ilerleğğğ. Arabaları çekhiinn!
Rüzgar : Anne, bu ne sesi?
Görkem: Polis, canım.
Rüzgar : Ne diyo?
(Tabii polis memuru Türkçe konuşmadığı için anlayamamış çocuk)
Görkem: Gözünü kapat, uyu diyo.
Rüzgar annesinin espri olarak söylediği bu söze, şaşırtıcı bir biçimde inanır ve gözlerini kapatır. Görkem kıs kıs gülerken Polis yeniden seslenmeye başlar.
Polis: (Bağırarak) 1143 dediiimm!
Rüzgar: Kapadım kapadıııım!
Babadan gelen son dakika bilgisiyle yapılan ek:
Oğlunu uyutma hayali suya düşen anne ile Rüzgar’ın Sirena’ya geri dönmesiyle, bu defa baba onu alıp yürüyüşe çıkarır.
Ümit : N’oldu Rüzgar, sen anneyle dolaşırken uyumadın mı?
Rüzgar: Uyudum uyudum… Pusette uyudum.
Ümit : Ama hiç uyumuşa benzemiyosun.
Rüzgar: (Düşünür) Biraz benziyorum
Muhteşemmmmmmm! Çok güldüm gülerken gözlerimden yaş geldi :))))))))))))
Sen hala rahatça bi şeyler yapabileceğini zannediyorsun, vah ablam vah 🙂
İşte marifet burda ortaya çıkıyor zaten;
Planlanmamış olayları veya sürprizleri duruma göre adapte edebilme yeteneği anneye sonradan eklenen “supernatural” bir yetenek 😀
Yaşaaaa 🙂
yaaaa aşkolsun karım yaaa, hikayenin benimle ilgili olan kısmını da yzasana… 😦