Uncategorized

14 Şubat hediyesi: Bir tüp kan.

Elif Şafak’ın bugün yayımlanan yazısı… Üzerine ne bir kelime koyabilirim, ne de bir noktasını çıkartabilirim…

Bugün 14 Şubat, gelin Gamze’ye bir hediye verelim: Bir tüp kan olsun

AŞK… Bu topraklarda üzerine en çok titrenilen, yüzyıllardır destanlara, şarkılara, türkülere ilham olan; hepimize yaşama gücü veren ama ne yazık ki, bir o kadar kıymetini bilmediğimiz, ya yasak ya ziyan ettiğimiz aşk…

Bu ay Filli Boya ile beraber ilginç ve renkli bir sosyal sorumluluk kampanyası yürüttük. Paylaşmanın heyecanı, içimizden hayat hikâyelerine kulak vermenin güzelliğiyle. Tüm geliri ihtiyacı olan ilköğretim çağındaki çocuklara yardım etmeye odaklanan TEGV’e bağışlanmak üzere. Sizlerden, ya geçmişte ya da bugün başınızdan geçen ve belki kimseciklere açamadığınız aşk hikâyelerini bizlere yollamanız istendi. Bunlardan bir tanesini seçip Habertürk’te kendi üslubumla yazmaya söz verdim. Kısa sürede yurdun dört bir yanından mektuplar, e-mail’ler yağdı. Üstelik genç yaşlı, kadın erkek, başka başka gelir kesimlerinden… Ben bu mektupları merakla okudum. İçlerinde öyleleri vardı ki, okurken durup derin bir soluk alma gereği duydum. Birbirinden çok farklı kökenlerden gelen insanların tüm önyargılara rağmen nasıl da aşklarını yaşatmak için çırpındıklarını gördüm. Ve bir kez daha anladım ki “aşk” demek, “mücadele etmek” demek bizim memleketimizde. Topluma, mahalleliye, kökleşmiş önyargılara, hatta bazen tüm dünyaya rağmen verilen iki kişilik bir mücadele. Nice zaman kaybediliyor, kimi zaman galip çıkıyor âşıklar. Ama her nesilde illa ki tekrar ve tekrar, sevenler zorluklarla karşılaşıyor. Belki kader, belki hayat onları sınıyor.

Ve aşkın zorlukları söz konusu olunca öyle bir mektup var ki, öyle bir hayat hikâyesi, onu duymamak, duyup da etkilenmemek ne mümkün. Gamze’nin, gencecik, güler yüzlü, güzel gönüllü bir annenin hikâyesidir gelen tüm hikâyeler arasında beni en çok sarsan, düşündüren. Katmerli bir aşk bu. Genç ve metin, içten ve sevecen bir kocanın, eşi Gamze’ye duyduğu som muhabbet, saygı ve sevgi. Beri yanda lösemi hastası Gamze’nin hem eşine hem küçük oğluna duyduğu derin bağlılık.

Emrah ve Gamze, aşkın her bir katresinin cevher değerinde olduğunu bilenlerden. Onlar genç yaşta bilgeleşenlerden. İnsanda âlemi, âlemde sevgiyi görenlerden. Emrah ve Gamze özel bir çift. Ve ağır bir sınavdan geçmekteler….

“Bu yazı gözü yaşlı ama umudunu kaybetmemiş güçlü bir babanın yazısı, sevdiğimin sayfasına yazdığım ilk yazı” diyor Emrah, Gamze’nin bloguna eklediği satırlarda. Sosyal medya şu anda bu blogu takip ediyor harıl harıl. Avucundan öpüyor karısını Emrah. Avucuna bir mühür gibi konduruyor aşklarının, bağlılıklarının yeminini. Ayrıyken bile kalpleri bir atıyor.

İki savaşçı onlar. Emrah ve Gamze. Ve kansere karşı verdikleri bu savaşı kaybetmemeleri sadece kendileri için, kendi özel hayatları için değil, hepimiz için önemli, manidar. Hırçınlıklar arasında onlar güzellik ve umut. Nefretler arasında onlar safi muhabbet. Kıymet bilmezlikler arasında onlar tepeden tırnağa kadirşinas. Hayatın değerinin, sağlığımızın değerinin ve her ikisinin de her an elimizden alınabileceğinin farkındalar.

Bugün 14 Şubat. Gelin Gamze’ye bir hediye verelim. Hediyemiz bir tüp kan olsun. Ufacık ve ne kadar yaşamsal…

Öyle bir armağan ki bize de yansıyacak ışıltısı. Cimrilik yüreklerimizi soldururken, ruhlarımızı çirkinleştirirken, kendiliğinden gelen cömertlik bize de dönecek muhakkak. Bu kadar insanız, ne kadar çoğuz aslında, saymakla bitmez. Halbuki o kadar az ki Türkiye’deki donör sayısı. Bilinmiyor, çünkü bu konular konuşulmuyor, ateş düştüğü yeri yakana kadar.

Ne yazık ki sadece iki ilik bankası var bu ülkede: İstanbul Çapa ve Ankara İbni Sina. Buralara gidin dostlar. Hiçbir ücret ödemeden bir tüp kan vererek donör olabilirsiniz. Keza başka şehirlerdeki tıp fakültelerine de başvurabilir, nasıl katkıda bulunacağınızı anlayabilirsiniz. Gamze’nin doku tipini öğrenmek için bloguna bakın lütfen.

İnsan, Adem oğlu Havva kızı insan, seçenekleri olan varlık. Duyduk ya bu hikâyeyi, duymazdan gelemeyiz artık. Gördük ya acı ve endişe içinde ama gene de metin duran bu çifti, görmemiş gibi yapamayız. Kulaklarımız tıkanır yoksa. Kalp gözümüz kapanır. Kuru bir nehir yatağı gibi çoraklaşır insanlığımız.
Bir seçim var önümüzde. Ya sadece kendimizi, kendi saadetimizi düşünüp kabuğumuza gömüleceğiz, ama bunun da bir garantisi yok; hastalık kuşu her an hepimizin başına konabilir zira. Yahut da Emrah ile Gamze’nin çağrılarına kulak verip, oğlu için hayatta kalma savaşı veren bir annenin mücadelesine destek çıkıp velhasıl aşka âşık olup harekete geçeceğiz.

Gelin, bu 14 Şubat’ta biz, sevdiğimize, sevdiğimiz bu insanlara çikolata değil, kalpli şekerleme ya da ayıcık değil, bir tüp kan verelim…

Elif Şafak
14 Şubat 2012 HABERTÜRK

“14 Şubat hediyesi: Bir tüp kan.” için 8 yorum

  1. Gorevimi yaptım simdi donuyorum çapadan! Umarım birimizden birimizin iligi tutar da Gamze de sevgili esine oğluna ailesine kavuşur … Eğer kan vermeseydim vicdanım rahat etmeyecekti…
    Haydi herkes Çapa’ya İbni Sina’ya ya da Ege üniversitesine (izmirdekilerden burdan da alıyorlarmış hemşirelerden aldığım bilgilere gore )
    5dakikalik bir işlem … Keske herkes bir küçük vaktini ayırabilse …

  2. Çok güzel yazmış ,sayende okudum ,teşekkürler…İnşallah bu silkeleniş ile Gamze’ye uygun donör bulunur ve aşıklar sonsuza kadar mutlu yaşar…Tek temennim bu…
    Gamze ve Gamzeler için bir tüp kan…

Yorum bırakın