Aile, Dunya, EvHayati, IsHayatim

Saklambaç oynayan elime mim diksin!

Yeni bir röportajla karşınızdayız baylar/bayanlar. Mimleyen yine Nilhan’cığım ve mucizesi

1- Mesleğin seni mutlu ediyor mu?

Bazen evet, bazen hayır. Reklam ajansında Marka Yönetmeniyim. Mesleğimi seviyorum çünkü yaratıcılığımı besleyen, renkli insanlarla birlikte olduğum, dinamik, sürekli yeni şeyler öğrenmeme olanak tanıyan ve en önemlisi “kıyafet zorunluluğu” olmayan bir işim var. Ceket, gömlek falan giyemem çünkü, içim sıkılır. Patronlarım, egoları şişkin olmayan, “insan gibi insan”lar, oğlum hasta olduğu için işe gelemediğimde, kişisel problemler yüzünden aksamalar yaşandığında bunları doğal karşılar, surat yapmazlar. Bu açılardan şanslıyım sanırım.

Bir yandan da anne olduğumdan beri katı mesai saatlerine bağımlı kalmadan yaşamanın hayallerini kuruyorum hemen hemen çoğu çalışan kadın gibi. Okuldan oğlumu ben alsam, birlikte dolaşsak, parka gitsek, sürekli bir yerlere bir şeylere yetişme telaşında olmasam, yani hem param olsa, hem konforum 🙂

2- Dilediğin meslek miydi?

Sahne Sanatları Bölümü Dramaturgi ve Tiyatro Eleştirmenliği Ana Sanat Dalı mezunuyum. Çok isteyerek, ödün vererek, ailemin karşısında dimdik durup inat ederek, inanılmaz çaba göstererek ve tabiri caizse “yırtınarak” kazandım ve bitirdim bu bölümü. Tabii ki şu an mesleğimi yapmayı tercih ederdim ama ülkemizin içinde bulunduğu koşullarda o da ayrı bir zorluk…

3- Yalnız mı, ilişkide yaşamayı mı tercih ediyorsun?

Yalnızlığı severim. Eşimi de severim 🙂 Aslında biz de biraz Nilhan’ın ailesi gibiyiz. Kendimize ait dünyalarımız vardır. Birbirimizin tercihlerine, hobilerine, dostluklarına saygı gösteririz.

4- Tatsız durumlardan kaçınmak için yalan söyler misin, dürüst ol!

Çook. İş hayatında olup da yalan söylemeyen var mıdır?

5- Yabancı bir dil konuşuyor musun?

İngilizce ve biraz Fransızca. Evde, Rüzgar’dan gizlemek istediğimiz konuları İngilize konuşuruz. Bu sayede bayağı pratik yapabiliyoruz. İngilizcemin gelişmesinde her yaz birlikte olduğumuz bir Alman, bir Kanadalı damadın ve bir Amerikalı ve bir Alman gelinin de katkılarını yadsıyamam tabii 🙂 Bu arada canım arkadaşım Pınar‘ın tembel kocası Dan de bir senedir Türkiye’de yaşamasına rağmen ancak üç kelime Türkçe öğrenebildiğinden onunla da sürekli İngilizce konuşmak zorundayız, sağolsun. (Merak edenler için, bildiği kelimeler: teşekkür ederim, lütfen ve lahmacun)

6- Rüyandaki evde oturuyor musun? Taşınmak veya yurt dışına gitmek istiyor musun?

Şükürler olsun, rüyalarımdaki evde yaşıyorum. Oturup etraflıca hayal kursam elbette çok daha farklı bir mimari düşlerdim fakat şu an oturduğumuz evi görür görmez eşim, ben ve annem o kadar beğenmiştik ki, ev sahibiyle konuşurken heyecandan birbirimizin elini sıkmaktan ellerimiz kıpkırmızı olmuştu. Bir çok mutlu tesadüf üst üste gelmiş, o sırada kayınpederimin eline nakit para geçmiş olması, ev sahibinin muayenehanesine alacağı bir alet için acilen bir miktar paraya ihtiyacı olması (bu iki miktarın kuruşu kuruşuna denk gelmesi), “ilahi adalet varmış meğer” diye düşünmemize yol açmış, kaşla göz arasında evi alıvermiştik. O yüzden, çok gözkamaştırıcı bir ev olmasa da bizim rüyalarımızdaki ev diyebiliriz.

7- Mobilya değiştirmeyi sever misin?

Hem de nasıl… Bayılırım… Şimdilik büyük çapta aksiyonlar yapamasam da, iki sehpa, bir örtü, farklı aydınlatmalar, bir kaç duvar stickerı ve tablonun  atmosferini değiştiremeyeceği ev yoktur bence. Pinterest‘i keşfettiğimizden beri hepimizin aklı iyice alındı zaten, etrafı kurcalayıp duruyoruz.

8- Çevreye, hayvan korumaya katkın var mı?

Özel bir savaşımım yok fakat bireysel olarak üzerime düşeni yaparım. Bahçemize hayvanlar için su ve mama bırakırım, çöpleri ayırırım, enerji tasarrufuna önem veririm. Şu anda da yavrularını penceremizin önüne taşıyan anne kedi ve altı bebeğine bakıcılık yapıyoruz.

9- Televizyon ve filmleri sever misin?

Televizyon delisiyim ama klasik, yüksek ratingli yerli diziler çekmiyor beni. Bazen yapımlarında arkadaşlarımın olduğu dizilere meraktan biraz takılıyorum sadece. O da pek sarmıyor. Öyle sadece “belgesel” seyreden tiplerden de değilim. İflah olmaz bir Dr. House hayranıyım. Hem babama çok benzettiğimden hem de karakteri kendime yakın bulmamdan 🙂 Kocamla ortak dizilerimiz ise NCIS ve Glee. Eğer tekrarına denk gelirse Rüzgar da severek izliyor Glee’yi müziklerinden dolayı.

Sinemaya da tutkun olmakla birlikte, evde film izlemekten hoşlanmadığımdan Rüzgar doğduğundan beri pek gidemedik. En son, evde Precious‘ı izledim ve çok etkilendim.

10- Bırakmak istemediğin kötü huyların var mı?

Pis ve zararlı yiyeceklere karşı duyduğum aşırı istek. Çerezza, Haribo, Big King, şarküteri ürünleri. Tatlı yemek. İrademe hakim olup tatlı yemediğim zamanlarda ise tatlı yemeyi düşlemek. Seviyorum, ne yapayım…

Deve gibi kin gütmek. Pişman olmaktansa gardımı önceden alayım diyorum.

Kuaförde çok sıkıldığım için mümkün olduğunca oraya adım atmamak. Belki de bu sayede 35’imden sonra kadınların çoğunluğu gibi Türk sarışını olmaktan kurtuldum 🙂

11- Loto veya benzeri şans oyunu oynar mısın? 

Hiç işim olmaz. Bir kere rüyamda gördüğüm numaralarla çeşitli türlerini denemiştim (Milli Piyango, Sayısal, Şans Topu vs.), o da fos çıktı. Artık küstüm, oynamıyorum.

Klasik kuralım bu mimde de geçerli: Yani, bu yazıya yorum yapan herkes, mimlenmiş sayılıyor, bilgilerinize!

Etiketler

“Saklambaç oynayan elime mim diksin!” için 17 yorum

  1. Görkemciğim seviyorum seni ve mimlerini okumayı. Yanıtladığın için tşk ederim. Mesleğini sevmen ne büyük bir şans.
    Ve ben de Sitare gibi evini merak ettim. Hakikaten mucize gibi. Darısı her isteyenin başına inş.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s