İlk kez geçen hafta buluştuk.
İzmir’e geldiğini öğrendiğimde inanılmaz bir yoğunluk içindeydim ajansta, dolayısıyla görüşme olanağı bulamamıştım. Bu durumdan az da olsa vicdanım rahatlamadı dersem yalan söylemiş olurum. Düpedüz çekiniyordum tanışmaya. Hayal kırıklığına uğramaktan, daha da önemlisi, hayal kırıklığına uğratmaktan korkuyordum. Kimselere bir şey söyleyemiyordum da. Koskocaman, evli-barklı kadın, “internetten tanıştığı birisiyle” nasıl buluşurdu?
Tüm endişelerime karşın, gerçekleşmesine daha fazla karşı koyamadığım “o gün” gelip çatmıştı. Ajanstan çıktığımda yeni yetme bir genç kız gibi kalbim güm güm atıyor, ayaklarım geri geri gidiyordu. Ya aramızda tuhaf sessizlikler olursa? Ya yazışırken oluşan o müthiş armoniyi gerçek yaşamda yakalayamazsak? Ya öyle angut gibi dakikalarca birbirimizin suratına bakakalırsak?
Böyle sorular, endişeler ard arda sıralanırken yasak aşkına kavuşmak üzere olan bir kadının tedirginliğiyle otelin kapısından girdim. Aslında hiç çekingen bir yapım olmamasına rağmen kendimi çok tuhaf hissediyordum. O sırada hemen solda gözüme çarptı: Kocaman bir gülümseme ve yanlara doğru açılmış, beni kucaklamaya hazır kollar. Aniden içim ısınıvermişti. Sanki tüm sorularım silinmişti kafamdan. O andan itibaren müptelası olacağımı hissettim. Nitekim oldum da…
O günden sonra her öğlen arası midemde kelebekler uçuşmaya başladı. Durmadan mail atar oldum “Öğlen tatilinde geleyim mi?” “Bu gün işin var mı, bir ara kaçayım mı?” “İyi misiniz, merak ettim de…” Kendi kendime “İki dakika rahat ver yahu. Belki başka işi vardır. Belki yalnız kalmak istiyordur” diyor ama kalbime söz geçiremiyor, duramıyordum.
Sayılı gün çabuk geçti, bugün veda zamanıydı. Boğazım düğümlendi, içim bir tuhaf oldu. Bakakaldım arkasından… Sonra hemen makinama davrandım, bu anı kaydetmeliyim dedim kendi kendime. Çünkü benim için bir ilkti dostluğun böylesi…
Sen ne başka bir insanmışsın DeliAnnem, çok teşekkür ederim size, hayatıma kattığınız bu bir kaç gün için. Mutluluk Dersleri yazına yorum bırakırken söylediğim gibi: Ah DeliAnnem, asıl ben nasıl alıştım size, benden sadece bir nefes uzakta oluşunuz nasıl ısıtıyor içimi bilemezsin. Selim’in zeka ve ilgiyle parıldayan badem gözlerini, Kerim’in buklelerinin mis kokusunu içime çekmeyi, senin ruhumu açan güzel sohbetini, konuşurken gözlerimin taaa içine bakışını çok özleyeceğim.
Hislerimi aktarmakta güçlük çekiyorum, “Gitme kal bu şehirde” diyesim geliyor…
Ben birçok kez seninle aynı endişeleri taşıdım ama sana değildi. Sana karşı çok rahattım nedense. Hiç bu büyü bozulur mu demedim. nedenini bilmiyorum, öyle işte.. Ama şu var, yanyana gelince o anlık telaşelerden veremezsin ya kendini bir tek ona yanıyorum. Seninleyken sessiz kalmaktan bile çekinmedim ben. Öyle rahattım işte.. o ilk hafta için ben kafamdan neler kurdum bilsen, belki birgün sana yazarım:)
fotoğraflar hem güldürdü hem de gözlerimi doldurdu.. 754 (kerimin müdahalesi) ve yazık ki ben senin o mis gibi güzelliğini, endamını, selvi boyunu çekemedim:(
biliyorum seni çok özleyeceğim.. şimdi anların sıcaklığından farkında olmasam da varlığın çok büyük nimet oldu bana, bize:)
Belki de benim için ilk olduğundandı 🙂 Daha önce bir blogger buluşmasına, zirvesine, etkinliğine vs. gitmişliğim yoktu. Bir de sen arada “yabaniyim, tersim” falan dersin ya, ondan da çekindim herhalde 🙂
O telaşeler de bence tuzu-biberiydi beraber geçirdiğimiz zamanların. Ara ara çocuklar vızıldamasaydı, biz sürekli konuşma olanağı bulsaydık, ben nasıl anlatacaktım onlara kahkahalarımızla bölünen Kokulu Bezelye masalını? Oyun oynama bahanesiyle nasıl koklayacaktım Kerim’i Selim’i 🙂
Ben de, biliyorum, bir gün yine karşılaşacağız…
kıskananlar var :)))) çok güzel olmuş, dostluğunuz daim olsun :))
Teşekkür ederiz. Sizi de bekleriz 🙂
Ben buraya az önce yorum yazmıştım? Demiştim ki Yazınız dostluk ne güzel şey dedirtti. Blogcu anneleri okudukça, bir ben değilmişim deyip onlardan güç aldım, yeni şeyler öğrendim okudukça tanıdım tanıdıkça sevdim. Öyle ki paylaşımda bulunmadıklarında merak edip, mutluluklarına sevindim, üzüntülerini dert ettim. Görmeden sevdim, alıştım. Siz de onlardan birisiniz. Dostluğunuz baki kalsın, sevgilerimle…
Ne güzel yazmışsın. Teşekkürler ve sevgiler bizden de….
ayıptır söylemesi gidip gelip bakıyorum, okuyorum yazını, içiyorum:)
Canımsın…
ne guzel yazmissin Gorkem eline saglik 🙂
muhabbetiniz daim olsun insallah 🙂
Teşekkürler Gülçin’cim. Bir gün seninle de buluşacağız 🙂
O kadar güzel anlatmışsınız ki duygulanmamak mümkün değil. Allah herkese böyle güzel dostlar versin.
Amin, çok teşekkür ederiz…
çatır çutur 😦
Ah kıyamamm, kıskanırmışş 🙂
Bir gün karşılaşma umudu besliyorum bir yerlerde…
İnşallah….