Olay gününün sabahı, Ümit, Görkem’e, tüketim toplumunun çılgınlıklarından girip, günümüz çocuklarının tatminsizliğinden çıkarak ciddi bir söylev çekmiş, evlerinin artık bir Disney Shop’tan farksız hale geldiğini, ikinci bir emre kadar Rüzgar Efendi’ye oyuncak alımlarının yasaklandığını tebliğ etmiştir. Şüphesiz sözlerine Görkem de hak vermektedir ama çocuk annesiyle, babayla olduğundan daha fazla vakit geçirdiğinden, baba Rüzgar’ın dandik plastikten Çin malı bir inşaat makinesine nasıl iç çektiğini, vitrinlere, “Acıların Çocuğu” bakışlarıyla, gözlerini doldura doldura nasıl yapıştığını ve bunların bünyede ve kredi kartlarında nasıl yaralar açtığını deneyimlememiştir.
Aynı günün akşamı, Rüzgar ve Baba, Carrefour’a giderler. (Hata 1) Baba, önden sıkı sıkı tembih eder. Sadece dolaşmak için gidilecek, oyuncak moyuncak alınmayacaktır. Toyzz Shop’un önünde bizimki bir kere, ama yalnızca bir kere şansını dener:
Rüzgar: Aaa babaa, ne güzel polis minibüsü!
Ümit : Evet, harika!
Rüzgar: Bunu alalım mı?
Ümit : Alamayız Rüzgar’cım, bu gün paramız yok.
Güzel oğlum, olayı olgunlukla karşılar. “Başka zaman alırız değil mi baba” şeklinde yinelemelerle oyuncakçıdan çıkarlar. Tam alışveriş merkezinin çıkışındayken, baba Kafkas’ın acıbadem ezmelerinden görür. “Zavallı karıcığımın migreni tutmuştu, canı çok tatlı çekmiştir şimdi” diyerek birer tane alır. (Hata 2) O esnada, omuzlarında taşıdığı Rüzgar’dan, kırık-dökük, acılı, kısık bir ses tonuyla, soru gelir:
Rüzgar: Babaaa, (ağlamak üzeredir) bizim paramız var mıydı???
Sonuç: Boğazında bir yumruyla eve gelen baba, gözleri dolu dolu bir Rüzgar, olayın anlatıldığı babaanneden, çocuğa, istediği oyuncağın hemen alınmasına dair bir ultimatom, ertesi gün, babanın elinde eşşek kadar polis minibüsü kutusuyla tırıs tırıs eve gelmesi 🙂 Ardından da olayın ilk kısmını anlatığımız, istisnasız tüm aile üyelerinin “Sonra oyuncağı aldınız değil mi çocuğaaaa?” diye bize sadist muamelesi çekmesi, “çocuklarımızın böylesine sevilmesi güzel şey, bir de şımarıp tepemize etmeseler” diye düşünmek veee…
Rüzgar : 1
Disiplin ve tutarlılık : 0
çok iyi ama ya 😀
Çocuk diil, vicdan azabı üretici 🙂
Görkemcim yine müthiş bir noktayı vurgulamışsın:))) Babaların yaşayarak öğrenmeleri daha etkili oluyor tabi:)))
Teşekkürler Buket’cim. Gerçekten, babalar yaşayarak, anneler hissederek öğreniyor…
O da öğrenecek 🙂 yakındır 🙂
rüzgarın zafer çığlığı:)
Aynen 🙂 Böylece işin nasıl yürüdüğünü öğrendi, bittik biz artık :p