Yardım isteklerine her zaman ciddiyetle yaklaşırım. Çoğu kişinin, hiç düşünmeden, sanki üzerindeki bir vicdani yükü atmak istercesine yüzlerce kişiye forward ettiği sonra da görevini yapmışcasına derin bir nefes aldığı “dikkat: her gün trombosit ihtiyacı var” veya “üç günlük bebek ameliyat olacak, acil yardım” konulu mailleri üşenmeden araştırırım, telefon numarası varsa arar kontrol ederim, bazen maillere konu edilen kişinin aylar önce hayatını kaybetmiş olduğunu, iletinin boşu boşuna oradan oraya savrulduğunu öğrenir kahrolurum. Çevremdekilere göre beyhude bir çaba olarak görülen bu alışkanlığım benim için yardımsever olmak, duyarlılık falan değil, her insanın yapması gereken, düpedüz sıradan bir eylemdir. “Yalandan nefret ederim” “Dürüstlük en büyük erdemdir” “Şerefim her şeyden önce gelir” tarzı söylemlerden tiksinirim. Dürüstlük bir erdem değildir. Yardımseverlik, yüce gönüllülük değildir. İNSAN olmanın gereğidir.
Elime fazladan para geçtikçe mimlediğim bazı yer ve kişilere ufak desteklerde bulunurum. Zamanı geldikçe sizlerle de paylaşacağım bunları. Az sonra aktaracağım yardım çığlığını ise takip ettiğim başka bir blogdan duydum. Blogların kitlelere ulaşabilme gücünü bildiğimden ve kaynağına güvendiğimden aktarmak istedim. Şöyle yazıyordu:
Babaolmak.com sayesinde bir çok insan tanıdım. Neredeyse hepsi de arkadaşım oldu, kimiyle sohbet ettiğimiz, kimiyle gidip içtiğimiz, kimiyle sık sık görüştüğümüz oluyor. Bir kısmıyla anaokulu kurduk düşünsenize… Babaolmak.com sayesinde tanıdığım ve kırk yılın başında görüşsek de her konuşmamızdan büyük keyif aldığım biri var, bir çocuk doktoru…
Dr. Erdem Uzunoğlu, doktorluğu sadece muayenehanede yapmıyor… Birikimini online olarak da paylaşıyor. Ki daha önce de sitesinden burada bahsetmiştim: Bebek Hastanesi… Kendisi beni iki gün önce arayıp ön ayak olduğu bir yardım kampanyasından bahsedince hiç tereddüt etmeden, yazdığı metni Babaolmak.com’da da yayımlayabileceğimi söyledim kendisine. Daha mektubunu okumamıştım bile…
Bir yardım çığlığıAdı Seval. 13 yaşında. Bayrampaşa, Arnavutköy’de yatılı bir ilköğretim okulunda okuyor(du). Müdür ve müdür muavininden arkadaşları önünde sık sık dayak yediği için gururunun ayaklar altında ezildiğini hissetti ve orayı bıraktı… Şimdi, eskiden gelmek istemediği için yatılı okumayı tercih ettiği, annesinin Çapa’daki 2. bodrumdaki tek odalı evinde ve okulların açılmasını bekliyor…Annenin, elleri, yüzü kalça kemiği geçirdiği bir yangında 3. derecede yanmış; devlet yardımıyla defalarca opere olmuş ama iş yapamaz durumda. Merdiven siliyor; hurda topluyor… (geçen ay topladığı hurdaları kaptırmış, parasını da alamamış…) Anası, babası yok, kocası yok; 2 kız büyütüyor. Abla zehir gibi… Ufaklık da aynı yolda ama büyüme geriliği var her ikisinde de…
Annesi İsmigül Hanım, Seval ve kız kardeşiyle yollarımız geçen sene 1 ay kadar part time takıldığım, Fındıkzade’deki bir klinikte birleşti… O zamandan beri ufak tefek yardım toplamaya çalıştım, eski eşyalar vs götürdüm ama evlerini bir gördüm ki ev tek göz bir oda ve bir alaturka tuvaletten ibaret. Eşya koymaya yer yok.İsmigül Hanım geçen ay bana kızların babaları olmadığı için beni baba gibi gördüklerini söylediğinde yüreğim dağlandı…Bugün (12/7/2011) Sevaller işyerime ziyarete gelmişti; aynı anda İstanbul Pediatri Merkezine gelen bir aile durumlarını gördü ve yardımda bulundu… (Adı bende saklıdır; Allah razı olsun) Ben de bu yardımsever beyin davranışından etkilenip aileleri ve arkadaşlarımı organize etmeye karar verdim.Ne yapabiliriz?Her şey…
En kolayı nakit yardımı.
Ama eğer çevreniz varsa Çapa, Kocamustafapaşa, Cerrahpaşa civarında daha iyi şartlarda bir evde kira ödemeksizin kalması sağlanabilir. Çok paranız varsa ev alabilirsiniz. Evi olan biri bulunabilir…İş bulunabilir. Bir devlet okulunda annenin hademelik yapması sağlanabilir (Yüzünün durumundan dolayı “çocuklar korkar” diye müdürler almak istememiş, İsmigül Hanımın söylediğine göre)Kimin aklına ne gelirse burada yazabilir, paylaşabilir…
Haydi bre…İsmigül Kocagür: 0535 819 66 78
Uzun Yusuf Mahallesi, Vanidergah Sokak Remzi Bey Ap C blok 2. Bodrum Çapa- Şehremini
Duyarlı insanlar olması, seslerini duyurmaya çalışmaları çok önemli ve çok umut verici gerçekten de. Ben de blogumda paylaşacağım en azından. Neler yapabiliriz etraflıca düşünmek ve düşünmekle kalmamak lazım…Paylaşım için teşekkürler…
Ben de paylaşacağın için teşekkür ederim çok.
Ufak tefek yardımlar çok önemli şüphesiz ama tecrübelerimden biliyorum, yardımlar parça parça olunca, haydan gelen huya gidiyor.
Bu yüzden Şu an için en mantıklısı bizim gibi blog yazarlarının, gazetecilerin vs. olayı mümkün olduğunca fazla sayıda kişiye ulaştırıp ailenin tek elden büyük bir yardım almasını sağlamak gibime geliyor.
Görkem yazının şu kısmına bayıldım daha sık daha çok insan böyle söylemeli böyle yazmalı ve buna inanmalı: “Yalandan nefret ederim” “Dürüstlük en büyük erdemdir” “Şerefim her şeyden önce gelir” tarzı söylemlerden tiksinirim. Dürüstlük bir erdem değildir. Yardımseverlik, yüce gönüllülük değildir. İNSAN olmanın gereğidir.”
Umarım bu çığlık çok fazla insana ulaşır. Vesile olmak konusu çok önemli ve sen önemli birşeye vesile oluyorsun bence. Eline yüreğüne sağlık
Çok teşekkürler… İnşallah bir şeyler olur. Takip edip bildireceğim gelişmeleri.
Allah razı olsun Görkem. Umarım şu mübarek ayda ufak da olsa bişeyler yapılabilir Seval ve ailesi için
Teşekkür ederim Nilhan. Böyle pırıl pırıl çocuklar, yoksunluklar yüzünden yitip gidiyorlar, çok üzülüyorum…
vır vır vır konuşan dilim tutuldu..yüreğime bişeyler aktı..kimbilir ne çok var böyle … çocuklar korkar diye demek ha… en yaralayan bu zaten bu nasıl bi zihniyet ve ne şekilciyiz yahu ah!! iyi ki paylaştın Görkem yüreğine kalemine sağlık….
Sağol canım benim, senin de hassas ruhuna sağlık…
offf..ikidir yazdıklarımı siliyorum, ne zor hayatlar var, paylaştığın için teşekkürler, geçici-kalıcı bir şeyler bulmaya uğraşacağım, dilerim işe yarar bir şeyler bulabilirim…
Canım benim, sağol…