Aile, Egitim, Gelisim falan

Kibar Feyzo

Rüzgar, her zaman iştahsız, yemeğe karşı ilgisiz, bu konuda zor bir bebekti. Şu an geçmişte yaşadığımız pek çok sorunu bertaraf etmekle birlikte, başkalarına eziyet gibi gelen, oysa tarafımca lütuf olarak nitelendirilen bir aşamadayız.

Çekenler bilir, iştahsız çocukların anneleri, çocuklarıyla uğraşmak yetmezmiş gibi, bir de çevreden gelen binlerce öneriye, eleştirilere, hatta bazen hakarete varan yorumlara göğüs germek zorunda kalırlar. Böyle çocuklara sahip olan ve Türkiye’de yaşayan annelerde mangal gibi yürek olması gerekir. (Zira hiç bir Amerikalı ya da İngiliz veya Alman anne, çocuğunuzun kaç kilo olduğunu, ek gıdalara ne zaman geçtiğinizi, sizin hamileliğinizde kaç kilo aldığınızı falan sor(a)maz size) Bana geçenlerde Migros’ta bir kadın yanaşıp, çocuğumun neden böyle zayıf olduğunu sordu. Kulaklarıma inanamadım. Bu nasıl bir sorudur be kadın? Patronum bazı gıcık edici iş görüşmelerinden bahsederken, “uçup tepesine binesim geldi” der. Aynen benim de öyle uçan tekmeyle giresim geldi o an. Teyzecim, sorunu sordun da, nasıl bir cevap almayı bekliyorsun ki:

• Toplama kampından yeni geldi, anca toparlıyo teyzesi.

• “Açım anne” diyo, yalvarıyo, yedirmiyorum. Manyağım ben!

• Tanıştıriim; kendisi tıp literatürüne giren en küçük Anoreksiya Nervoza hastası.

• Zayıf diil, boyu çok uzun. Aslında kendisi 18 aylık, kilosu tam da olması gereken persantilde ama dört yaşında olduğunu söylüyoruz, deliyiz ailece.

Annem de her defasında, ne zaman birisi bu tür bir boşboğazlık yapsa, bıkıp usanmadan açıklamalar yapar. “İşte erken doğdu da, görseniz şu kadarcıktı, şükür yine bu günümüze blablabla” “Bırak anne” derim, “kime ne?” Ben, pedagoji dünyası ister kabul etsin, ister ayıplasın “Ne kadar yerse yesin, nasıl yerse yesin, sıkılmadan-bunalmadan yesin, yeter ki yesin” tarzının sıkı bir takipçisiyim. Rüzgar’ın psikiyatristi bile durumu anlattığımda “Ahh bilirim ne zordur yemeyen çocuk” diye iç geçirdi. (Yaşasın eşekten düşenler 🙂 )

Bir de en azından iyi niyetli olan “Şekerim, akıl vermek gibi olmasın ama, peki şunu denediniz miiii?”ciler var. “Denedik anacım. Onu da denedik, bunu da denedik, hatta sizin şu anda aklınıza bile gelme ihtimali olmayan onbinbeşyüzelliyedi ayrı varyasyonu da denedik. Sizin tosuncukta, yemek seçtiği için ders verme amacıyla aç yatırdığınızda yöntem işlemiş olabilir bizde iş-le-mi-yoooo” Rüzgar’a hayatındaki en mutlu günü sorsanız, ameliyat olacağı günkü yemeksiz-susuz geçirdiği saatleri anlatacaktır  büyük ihtimalle.

Bu sebeptendir ki, ailece sofra geleneğini oturtamadık. Beraber sofraya otursak bile ben önce Rüzgar’ı yediririm, sonra kendimiz yeriz. Zor öğünlerde (kahvaltı mesela) sofraya bile oturtmadan ayrı yedirmek durumunda kalırım. Fakat bu durum beni rahatsız ettiğinden genelde saçma sapan bir şeyler yese bile bir şekilde masaya oturmasına  gayret ederim. Eğer bizden uzaktaysa, mutlaka bir kez onu sofraya davet ederim.

Dün de önce onu yedirdim. (Zaten Rüzgar kalktığında baba hala uyuyordu) Sonra biz soframızı kurup oturduk. Bahçedeydik, o da havuzunda tepişiyordu. Islak ıslak masaya oturamayacağı için bu defa herhangi bir teklifte bulunmadım.  Kahvaltıya başlayalı bir kaç dakika olmamıştı ki, bizimkinden bir ses geldi:

Rüzgar: Annecim, size katılmayı çok isterdim…

Ben      : (Mutluluktan çıldırmama ramak kalmış) Eeee katıl hadi o zaman tatlım.

Rüzgar: Ama istemiyorum.

Ben      : ?!?!?!??!?!

“Kibar Feyzo” için 34 yorum

  1. Ay bayıldımmmmm son cevabına. Harika. Allahım şu an hamileyim bu sorularla karşılaşırsam katil olmaktan korkuyorum. Yani ben susasam cevap veririm kırarım karşımdakini kavga ederim vah halime diyorum vay halime diyorum.
    Ayrıca rüzgarda her resimde sağlıklı gözüküyor.

    1. Önemli olan o zaten aslında tabii ama insanlar dış görünüşe takık vaziyette.

      Bu arada benim şahsi şanssızlığım mıdır nedir, hamileyken de arkadaşlarım, çevremdekiler falan “kaç haftalık, kaç gram, bilmemkaçıncı haftasında kaç gram aldı, göbeğin biraz küçük gibi, suyun mu az acaba?” falan diye soruyorlardı. Hormonların da etkisiyle, cinnete çok yaklaştığım anlardı o anlar 🙂

  2. O kadar iyi anlıyorum ki seni Görkemciğim. Bide bunu yapanların çocukları topaç gibi olunca nasıl sinir oluyorum. Kendilerininkini başarı bizimkini başarısızlık olarak görmeye göstermeye çalışıyorlarmış gibi geliyor bana.
    Annemde dahil ne zaman görseler benim oğlumu “bu cocuk zayıflamışmı ne” oluyor. Ben ya cevap vermiyorum yada şişman değil sadece diyorum. 🙂 Neyse dün aksam Nevzatla konuştuk. Kendisi baya boğazlıdır. Bense tam tersi. Tersi için çok dua etmeme rağmen Doruk’ta bana benzeyecek malesef. Her bulduğunu yiyen, elinde devamlı yemekle dolaşan, yemek yerken kendinden geçen bir insan olmayacak. Yaşamak için yiyecek, yemek için yaşamayacak. Napalım. Ama Rüzgar’da Doruk’ta çooook yakışıklı olacaklar buna eminim işte :))

    1. Evet zaten insanı asıl sinir eden, içten içe hissettirilmeye çalışılan o başarısızlık duygusu. Yeteri kadar çabalamamışsın, üzerine düşmemişsin gibi… Rüzgar’ın doktoru her zaman “İstediğin kadar uğraş, genetik yatkınlığı değiştiremezsin” der. Ben yemek konusunda mızmız ve ince-uzun yapılıymışım, eşim de öyleymiş (Gerçi şimdi maşallahı var). Dolayısıyla “istediğin kadar yırtın, bu çocuk da size benzeyecektir” diyor. Bağışıklık sistemi kuvvetli olsun yeter, ben artık eskisi kadar kilo/kalori hesaplamalarina girişmiyorum. Hepimizin ruh sağlığı için doğru olan bu. Biraz vitamin desteği, biraz ince taktiklerle hepimiz daha iyi olacağız inşallah. Bir de şu teyzeler olmasa 🙂
      Bu arada Doruk’un kendi kendine yemek yediği videosunu izledim, bence seninkinin yeme problemi yok, sadece kendince bir yemek zevki var 🙂 Yarasın kuzuya.

  3. Bir eşekten düşen anne olarak Görkemcim eklemek isterimki birde “ay bizimkinin eline kaşar peynirini (veya ki salatalık olmadı meyvelerin her çeşidi ile örnekler sonsuzlaştırılır…) veriyoruz, hapur hupur yiyor..x@!!!@$$## biz vermiyoruz @!!!@$$## biz vermiyoruz bize az kalır sonra kaşar peynir, meyve vermeyiz biz neme lazım masraf olur çok yer….@#!!%&##@! …..

  4. :)) çok güldüm. bizdeki sorunda aynen böyle olduğundan birebir yaşadım anlattıklarını.
    Birde bu önce istiyorum diyip sonra istemiyorum demeleri de bizi denemek için herhalde. Önce bir söylüyor Buse’de şundan istiyorum diye. Ben seviniyorum, ne kadar belli etesemde muhtemelen gözümdeki parıltıdan anlıyor, hooop hemen ben bunu yemem diye vaz geçiyor. :)) hep aynı demenkki taktik.

    1. Ben bu alanda yaptığım oyunculukla 2012 yılı Oscar’ını alırım diye düşünüyorum. Rüzgar kırk yılın başı “Anne acıktım” veya “Pilav yemek istiyorum” falan dediğinde, öyle bir umursamaz tavır takınıyorum ki… 🙂 Çok akıllı bunlar çookk…

  5. Görkemcim bende zayif bir oğlan anası olarak hele bir de Çanakkale’de yaşamamın tahlihsizliği ile teyzelerin muhteşem sözlerine alıştım desem yalan olur. Son zamanlarda tercihim senin aklından geçip de söyleyemediklerini söylemek oluyor “Açım anne” diyo, yalvarıyo, yedirmiyorum. Manyağım ben! Nihohahaha şeklinde yürüyüp geçiyorum. Bilmiyorum, hakkımda bir söylenti mi var nedir bir kaç aydır kimseler bişey demiyor sıska oğluma ve manyak anasına :)))

    Özlem (Kitapçokseveranne)’nin sözlerine de kesinlikle katılıyorum :
    “Yaşamak için yiyecek, yemek için yaşamayacak”

    Yemezsen yeme diyip önünden kaldırıyorum saatler sonra acıkınca da kendi isteğiyle yemesini tercih ediyorum. Kuş kadar, abuk sabuk şeyler de olsa GAK die bir ses çıkınca içimden seviniyorum. Dediğin gibi denediğim şeylerden milyonu aştı ve artık denemiyorum. Saldım çayıra mevlam kayıra 🙂

    Bu arada yarın kreşe başlayacak bakalım bir etkisi olur mu demeden de kendimi alamıyorum.
    Sevgiler….

  6. Ece bizim doktorun dediği senin yapıp yediremediğin herşeyi kreşte yiyecek. Oda yeter demişti. Aynı şeyi oğlunda bizim dr. da yaşamış. Çocuklar böyle işte….
    Bizim avuntumuz belki ama;
    bizde aynı şekilde o yeter dediği an bitiyor yemek olayı yada hiç başlamıyor. Onun açmı tokmu olduğunu herhalde kendisi daha iyi biliyordur diyorum ben kendime. Sonuçta benim aç olduğumu ben nasıl biliyorsam… Değil mi? :))
    imza: Fukara anne…. 🙂

    1. Özlem’cim, aylar önce Rüzgar’ın iletişim defterinde “iki tabak nohut yedi” yazdığını görünce, neredeyse gözlerim yuvalarından fırlayacaktı 🙂 Heyecanımı çaktırmadan “Rüzgar’cım, bu gün okulda ne yemek vardı?” diye sorduğumda, “Anne top gibi bişi vardı, yarış yaptık ikinci oldum” dedi. Artık ağzıyla mı yedi, burnuyla mı bilmem… Ama yemiş işte 🙂

  7. Hekimden sorma, çekenler sor demişler.. Bilen bilir yemeyen çocukla çekilen eziyeti. Çocuğu rahat olan ahkam kessin dursun varsın.. Biz bizi bileriz.. Yalnız demek yemek ve zeka ters orantılı.. Baksana zeka dersen son derece parlak ve yerli yerinde:)

  8. zayıf çocuk anneleri olarak bundan sonra biz de şöyle bi taktik uygulayalım: çocuğu kilolu olan ve bununla gurur duyan annelerin yanına sessizce yaklaşıp “a aa, çocuğunuz neden bu kadar şişman, yazııkkk!” gibi şeyler söyleyelim! çocuklar duymasın ama, tombul çocuk analarını rahatsız edecez ve toplumun bakış açısını değiştirecez diye çocukların psikolojisini bozmayalım:)

  9. Şaka bir yana, tombiş kuzular çok tatlı oluyor ama (biz pek farkında olmasak da) dünyada obezite tehlikesi çığ gibi büyüyormuş. Rüzgar’ın kardiyoloğunun muayenehanesinde kilo sorunları nedeniyle o yaşta çarpıntı, ritm bozukluğu, hatta kolesterol sorunları yaşayan küçücük çocuklar gördüğümde çok üzülmüştüm. http://gundem.milliyet.com.tr/yeni-ikili-hamburger-elma/gundem/gundemdetay/28.07.2011/1419647/default.htm

  10. geçen gün ben de sağlık ocağındaki aile hekimine 14 aylık olup hala 8700 gr olan oğlumun zayıf olduğunu söylediğimde “Boşver, kilolu çocuklarda ilerde damar sertliği görülme riski yüksek oluyor, zayıf çocuk iyidir.” dedi..”ben kalbini, ciğerini dinledim turp gibi.” dedi:)toplu olarak çocukları hastalığa meyilli hale getiriyoruz aslında..

  11. Görkemcim evet nihayet Cansınçım da okullu olacak. Dün eşim babaannesini kaybettiği için 1 gün rötarla yarın Büyük Gün olacak.Ben de çok umutluyum hem onun hem de kendi adıma. Oğlum arkadaşlarıyla yeni beceriler kazanırken bende anne, eş, kadın olduğumu tekrar hatırlamaya çalışacağım :)))

    Gelişmelerden mutlaka haberdar ederim, sevgiler…

  12. Özlem kesinlikle sana katılıyorum.Acıkınca buzdolabına gidip mama diyebiliyorsa artık uğraşmıyorum ye oğlum diye.
    Yanlız son günlerde neredeyse her gece ; tam gecenin bir körü, uykuya geçmesine çok az kala,
    “AnnE; MaMA”
    diyip bunun üzerine koşa koşa kaptığım bir tabak mantıyı afiyetle midesine indirince Dank etti kafama : Adam o küçücük haliyle benimle resmen dalga geçiyor!
    Herşeyi farkında! Bütün gün benim çabalarımı görüp kendini tutuyor ve gün biterken 1 koca tabağı hüp diye yiyip 3 dk içinde hor hor uyuyor.
    Ardından ben de kocaman açılmış gözlerimi 1 saatte zor kapatıyorum …

    imza: çayır annesi

  13. Geçenlerde ben de bir arkadaşımdan çocuğuyla geçen şöyle bir diyaloğu dinledim:

    Çocuk : Anne bugün günlerden ne?
    Anne : Cumartesi kızım…
    Çocuk : Hımm, yemek yemeyerek seni üzeceğim gün yani, değil mi?
    Anne : Ingh ?!!?

    Ne demeli bilemedim 🙂

  14. yorumlardan da anlaşıldığı üzere herkes bu konu hakkında ne kadar da dertliymiş… ben de dahil..
    ancak farklı şeyler söylemiyeceğim için konuya girmiyorum bile..
    yalnız şunu merak ettim…
    migros’ta gördüğün,seni çevirip soran kadın, kayınvalidem olabilir mi acaba!!!!!!!!!!
    :))

  15. Rüzgar formunu koruyor . sabah sabah sporunu falan ihmal etmiyor helal olsun. Çocuğu yemeyen annenin kendisi de doymaz gibi geliyor bana. Çok şükür çocuğu yemeyen bir anne değilim ama hastalandığı dönemde 4-5 gün yemeyen bir çocuk beni zorluyorsa sizler kimbilirkaç katı zorlanıyorsunuzdur. benim etrafımda da ekmek yedirmeyin, yemeyince ısrar etmeyin diyen bir çevre var nasıl ama . daha 3 yaşında bile değil ve kızım obez falan da değil.

  16. Görkem cim inşallah bigün Rüzgar’ın –hayır her çocuk kendine münhasır dır da– taş devrindekilerin beslenmesinden paleo çağından falan yani hep haberi olduunu anlayacaksın…İnsanın sadece yaşamak için beslenmesinin öyle mır mır mır kurallara bağlı olmadığını bilen daha doğduğunda dünyaya uyumlanma sürecinde ıspat etmiş bu velet boşuna o süreci geçirmedi..koyver gitsin anacım artık ya…Bırak yimesin :))) Ha android olan burada o bayan efendim üzgünüm nası böyle zayıf sorusu? e sen takıosun anacım …takma..duyma bööle soruları..Ahanda bak Bi manyak beyza vardı dediydi dersin..Rüzgar ın misyonu var.elleme oğluşumu..kendine bak sen..yi azcık :)) öperim

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s