Çocukların düşünce sistemlerine bir kez daha hayret ettim az önce… Anladım ki, onu dilediğin kadar hazırla, yüzlerce sorusunu cevapla, yumuşak geçişler yarat, yine de gerektiği kadar derinlerine dalamıyorsun. Hatırlarsanız, Bodrum’a yerleşmemiz ile ilgili yazımda, Rüzgar’ı aşama aşama nasıl “gerekli kıvama” getirdiğimi anlatmıştım ukala ukala… Aferin bana, gerçekten süper bir hazırlık evresi olmuş, şu an gerçekleşen diyaloğumuza bakın, siz de görün 🙂
Rüzgar’la İngilizce kitap okuyorduk. Birden döndü ve şöyle söyledi:
– Anne, ben neden Bodrum’a gelmek istemedim biliyor musun?
– Neden tatlım?
– Burada İngilizce konuşulduğunu sanıyordum.
Kim bilir, neden öyle düşündü? Burada bir kaç defa İrlandalı arkadaşlarımızla buluştuğumuz için mi? Yoksa otelde kaldığımız dönemde, tesiste çok sayıda İngiliz olmasından mı? Veya buraya Eylül’de geldiğimizde, Bodrum nüfusunun neredeyse yarısını oluşturan yabancılar nedeniyle mi?
Aslında, düşünüyorum da, çocukları hayatımızdaki değişikliklere adapte etmekten daha önemli olan bir şey var: Onları, yaşamın getirdiği türlü varyasyonlara karşı güçlü kılmak. Rutini seviyor diye tüm alışkanlıklarımızı ona göre ayarlamak yerine, arada küçük farklılıklar yaratarak hayatı keskin köşelerden ibaret algılamaması için yardımcı olmak.
Ben de bundan sonra “Rutin delisi, salondaki sehpanın yerinin değişmesine bile tahammül edemeyecek kadar alışkanlıklarına düşkün oğlum, süreci kazasız belasız atlattıysa, bu benim plan program delisi obsesif yapımın, ince hesaplarımın, destekçilerimin ve kreş öğretmenlerinin başarısı. Neler yaptığımızı kısaca anlatayım” diye şişinmeden önce, bunu aklımın bir köşesinde tutacağım.
Gorkem demissin ya surprizlere hazirlamak cok onemli diye. Hakikaten oyle. Cocugum yok ama kendimden biliyorum. Oyle baglaniyorum ki rutinlerime, degisikliklerde resmen mahvoluyorum. Alistigim seyleri birakip gitmek bana oyle zor geliyor ki, yeniliklere alismak. Resmen zorlaniyorum. Annemler mi beni alistirmadi buna? Oyle boir sey demiyorum elbette. Onlar herseyi yapti biraz da benden kaynakli. O zamanin sartlarinda benim boyle ulke ulke dolasacagimi da bilemezlerdi zaten ama bizden sonraki kusak bunu yasayacak ve ben gercekten rutine cok alismalarindan korkuyorum. zor cunku gercekten zor
İşte tam da bunu anlatmaya çalışıyorum Gülçin’ciğim. Hayat artık eskisi gibi değil, çok dinamik, her an her şey olabilir. Umarım geç kalmamışımdır fark etmekte 🙂
Ayarı tutturabilmek gerçekten zor çocuklarda:(ne yapsak nafile:PSiz ki,her şeyi bu denli planlı-programlı(en ince ayrıntısını düşünerek) yapan biri,bu tür sıkıntılarla karşılaşıyorsa;oluruna bırakanlar ne yapsın?:))”Kıvam” tutturmak mümkün değil galiba:(İnanın,ne yaparsak yapalım bizi şaşırtan sürprizler hep olacak çocuklardan yana.Havanız sönmesin sakın:PPPhata veya yetersizlik yok:)Sanırım gerçekten düşünce sistemlerini anlamak imkansız :))))Sevgiler..
Teşekkür ederim, biraz içim ferahladı 🙂 Bizden de sevgiler…
40 gün düşünsem bu bilgiyi oğluma söylemek aklıma gelmezdi, suçlama kendini :)))
Valla benim de gelmezdi 🙂 Ben ondan değil de, oğlumun rutinlerini kıramadığım için suçluyorum kendimi…
Onların bizden daha farklı ve geniş bir dünyaları var sanırım. Bizim bu şekilde düşünüp biraz da onların gözünden bakmamız gerekiyor ama bir bilmişiz kurallar, rutinler. Tamam, belli şeyler için güzel ama belki de daha rahat ve serbest annelerin çocukları daha mutlu bireyler olup çıkıyor. Ben de bu rutin işini abarttığımı başladım son zamanlarda, yazın tuz biber oldu 🙂
Sorma sorma, ben de! Ama diyorum ya, zararın neresinden dönersen kardır 🙂 Rahat annelerin çocukları daha mutlu olmuyor ama daha “rahat” çocuklar oluyorlar, bu gerçek!
gecen yaz calismak icin baska bir ulkeye gelmden once oglumu hazirlamistim baska bir ev arkadaslar.. cok mutlu oldugunu saniyordum. ta ki gecen hafta evimize bir geceligine gidene kadar!! tam bir kabustu. evden ayrilmak istemedi. komsumuz bakar bana ben gelmek istemiyorum bile dedi..oturduk hep beraber agladik.. demekki hazirlayamamisim. demekki cok mutsuzmus.. yine geldik calistigim ulkeye ancak ogluma artik nasil ulasirim bilemiyorum..
Çocuklar da kediler gibi mekana bağlanıyorlar önce… Biz de tatilde İzmir’e gittiğimizde Rüzgar çok ısrar etti gidelim evimize bakalım diye. Ben dikkatini başka yöne çekerek unutturmaya çalıştım. Eminim görseydi o da kötü olurdu. Bence oğlunuz mutsuz değil, sadece eski yaşadığı mekana gidince anıları canlandı, hüzünlendi. Çocuklar hüznü bizim gibi çözümleyemediklerinden bazen aşırı reaksiyonlar gösterebiliyor. Bir süre sonra eski evinize dönseniz, bu defa da şimdi bulunduğunuz yeri özleyecek inanın 🙂
Rutini sevmeyen bir annenin rutini sevmeyen bir oğlu benimki de 🙂 (Ay güray bu yorumu okumasın yine uzun bir tartışma başlar evde, rutini seviyoruz da anlatamıyorum ben derdimi aslında :))
Bu arada İnglizce konuşulmasını mı seviyor kendisi 🙂 Hayır bileyim de tanışırsak bir gün hava mı atarım 😉
Hahaha! Evet, çok hoşuna gider. Yarı İngilizce yarı Rüzgarca cevap verir sana 🙂 Ama uzun vadede Türkçe’yi tercih ediyor beyefendi…