Rüzgar, okul çağına yaklaştığından beri ilgi alanım oldukça değişti. Çoğumuz öyleyiz sanıyorum, emekleme meselesi bitti, yürüme, o bitince ek gıda, sonra tuvalet eğitimi… Tüm bunların pedagojik boyutları… Derken derken, her an gündemimiz farklılaşıveriyor. Genel meraklarım dışında da, her zaman çok okuyan, çok araştıran, çok konuşan biri olduğumdan bir gıdım ondan, biraz buradan şeklinde, hemen hemen her konuda bilgi sahibi olmaktan hoşlanırdım zaten. Annelikle birlikte yelpaze o kadar genişledi ki, sürekli bir yetersizlik hissi içindeyim. Üstelik çocuk eğitiminde teorik yaklaşım olarak ortalarda görüyorum kendimi. Yani akımlara, kitaplara, sihirli yöntemlere çok bel bağlamıyorum ama arada hoşuma giden, aklıma yatanları deniyor, genelde de meyvelerini topluyorum. Tabii zihinsel açıdan sebzeden biraz hallice olduğum lohusalık dönemimi bunun dışında tutuyorum, çünkü o zamanlar değil bir şeyler okuyup sentezlemek, birbirini mantıklı bir sıra ile takip eden üç cümleyi ardarda getiremeyecek denli iyiydi kafam 🙂
Rüzgar büyüdükçe, kafam da (şükürler olsun) yerine geldikçe, kitaplardan, bloglardan sağlıklı bir şekilde yararlanmaya başladım. Montessori’nin benim çocuğuma hiç uygun olmadığını, rutinlerine düşkün bir bebek olduğundan uyku eğitimine uyum göstereceğini, yemek konusunda hiç bir kitabın/yöntemin derdimize deva olamayacağını yavaş yavaş keşfettim.
Şimdilerde, eğitim meselesine kafa yorar oldum. Malum, seneye bizimki birinci sınıf olacak. Bunu düşündükçe karnımda kelebekler uçuşuyor. Hem mutluyum, hem de korkuyorum. Öyle hissediyorum ki, çocuğumu hazırlıyorum, büyütüyorum, sonra paketliyorum ve farklı ellere teslim ediyorum sanki. Kulağa abartılı geldiğini farkındayım, zamanla geçer diye umut ediyorum 🙂
İnternetten Heidi St. John isimli bir yazarı takip ediyorum uzun süredir. Heidi St. John, enteresan bir anne. 1989’da evlenmiş, yaşları 1 ile 20 arasında değişen yedi tane çocuğu var. Tüm çocukları evde eğitim görüyor, zaten kendisi “The Busy Homeschool Mom” olarak tanınıyor. Benim dikkatimi çeken kısmı, çocuklarını okula göndermeyip evde eğitim vermesi değil (ben Amerika’da yaşasaydım bile bunun sorumluluğunu asla alamazdım), bu kadar çocukla aynı anda, her alanda uğraşıp, üzerine kocasıyla, eviyle ilgilenmeye, süper yemekler pişirmeye vakit bulup “utanmadan” kitaplar yazıp konferanslara katılması. Gerçek mi bu kadın yoksa Stepford Kadınları kahramanlarından mı şeklinde şüphelerim var.
Geçenlerde, ailelerin çocuk sayısına göre yapılan yorumlarla ilgili aşağıdaki görseli paylaşmış. Az da olsa içim rahatladı. Demek bir tek biz muzdarip değiliz bu tip yoğun kamuoyu baskılarından diye düşündüm. (Kendiminkini şu yazıda anlatmıştım)
Evet, bu kadar yazıyı o görseli sizlerle paylaşmak için yazdım. Sizi uyardım ama çok konuşuyorum diye… 🙂 Hatta, üşenmedim bir de çevirdim. Hizmetlerimiz bitmiyor, bizi izlemeye devam edin…
ahahahhahah e yani ne oldu şimdi ben anlamadım :)))
Şaka şaka umarım sen Rüzgar için en uygun olan okulu seçersin..
Öpüdünüz
Yani şekerim şu görseli paylaşayım diye bir araba yazı yazdım 🙂
Rüzgar’ın da kaydını yeniledik. Kısmetse seneye yine aynı okulunda devam edecek ilkokula.
7 çocuk mu
evde mi
öğretmenleri kendi mi
ooooyyyy oyyy nere gidemmm beeenn
ben de anaysam o neee gurban vay vay vaaayyyyy
Anacım, bir öğretmenlik yapsa iyi. Eğer cidden böyleyse biz vuralım kendimizi dağlara…
Bir şu analar gibi olamadık ya Görkemciğim ne diyeyim ne diyeyim. Bluebird’u takip ediyor musun? Hem home schooling yapıyor hem flinta gibi kız blogtan para kazanıyor haa bir de çocukları farklı kocalardan yapmış üstüne üstelik çiiflikte yaşıyorlar 🙂
Aa bilmiyordum, bak enteresan bir tipmiş o da 🙂 Hemen inceleyeyim!
çocuk sahibi olduğumdan beridir düşündüğüm şey evde eğitim vermek. Hani o kadar özenerek yetiştirdiğini kolaylıkla eğitim sistemine, bir dolu sınava teslim etmek gözümü korkutuyor ama tabi buna cesaret etmek zor
tablo bizimkiyle aynı :))
Çok zor. O da büyük sorumluluk. Üstelik çocuğunun yıllar sonra sana çemkirme olasılığı yüksek 😀
Gorkem, ben sonuna 2. geliyor diye birsey bekliyorum. 🙂 demek ki neymiş: “nerde çoklu orada bolluk” :))
Minibüs almak lazım önce 🙂
Ebyevn olan baska bir arkadasim sunu koydu “Anne Sözlüğü- Çay: Bir tür soğuk içecek!” orijini ise su kitapdanmis; AnnelikHerZamanTozpembeDegil by Blogcu Anne #ElifDogan . Tahminimce okumussundur ama dedim yine de koyayim.
PS: the real reason behind it, with your great skills of writing and “ana”logical approach towards parenthood, i beleive; by the time Ruzgar reaches 10 you’ll have even better material than hers, and that you can convert them into a book and sell millions, so that you can come and visit me wherever i am in the world! 🙂 ( ben bunu turkce yazamadim, iyimi???!!!!!
PSS: bet you liked the “ana”logical statement 😉
Kitabı biliyorum Asli’cım, yazarı senelerdir çok severek takip ettiğim bir blogger.
Bu arada, yorumlarının hastasıyım, eğer bir gün ben de kitap çıkartırsam mutlaka senin yorumlarını da koyacağım 🙂
valla tebrik etmek lazım ya..nbenim ikinci doğduktan sonra bile oğlumla yaptığımız aktiviteler hep sekteye uğradı. çocuk tam bir şeyler öğrencek yaşa geldi.ama ben mesai ayıramıyorum ki.yazık oluyor, arada kaynıyor. Hasedimden çatlıcammmm:)
Sorma, aynennnn!!
Nasıl yaa!! demek istiyorum. Ben tekiyle baş edemiyorum kimi zamanlar. İnsan olamaz anlattığın kadın!
Ben gözlerimle görmek istiyorum. Mail atıp “bir süre misafiriniz olabilir miyim?” diye sorsam olur mu acaba? “Ev zaten yeterince kalabalık, varlığımı hissetmezsiniz bile” derim 🙂
Şaka gibi yaaaa :)) Hakikaten gözle görüp de “haaaaa” demek lazım 🙂
Homeschooling, Amerika’da çok yaygın bir eğitim şekli. Genellikle dinci-liberal ve eğitim düzeyi de yüksek bir kesimin (ki yaklaşık 2 milyon civarında bir sayı bu) tercih ettiği görülüyor. Teoride kolay görünse de, pratikte çok zor ve bence en iyi şartlarda disiplinle uygulansa bile, dayandığı nokta, çocuğu güvenli bir çevrede özsaygılarını ve eğitim kalitesini yüksek tutmak olan bu eğitim yapısı kanımca çocuğu gerçek hayata hazırlamak konusunda ciddi defolar içerir. Koruyucu olmak hoş ve zaman zaman gerekli ancak cam fanusta, dış darbelerden koruyarak yetiştirmek de sağlıklı değildir.
Hepimizin çocuğu biricik ve eğitim sektöründe çalışan biri olarak işin iki yüzünü de görebilmem mümkün oldu çocuğum okul çağına geldiğinde. Okul seçim zamanı geldiğinde, bilinçli veli bunun basit bir seçim olamayacağını öngörebiliyor. Bir süre sonra, ne kadar muazzam bina, teknolojik imkanlar, sertifikalı öğretmenler vs olsa da seçtiğiniz okulda, maalesef zorunlu müfredat, öğretmenlerin konularına hakim olmalarının dışındaki psikolojik ve sosyal yetkinlikleri, okul arkadaşları ( bir süre sonra akranları rol modelini belirliyor çünkü), arkadaşlarının ailelerinin de aslında bu seçimle beraber yapıldığını farkediyorsunuz.
Bir anne ve eğitimci olarak burada naçizane tavsiye edebileceğim şey, çocuğun kendisini mutlu, huzurlu ve güvende hissedeceği bir ortam ve onu sadece eğitim anlamında onun bilişsel gelişimine katkı sağlayacak değil aynı zamanda onu doğru gözlemleyip, söylediklerinden çok söyleyemediklerini de dinleyecek, anlayacak, kucaklayacak… bir öğretmenin üzerinde durmanızdır. Ancak, tutun ki zaman içerisinde yanıldığınızı farkettiniz ki bu da problem olmamalı. Mükemmelliyetçi bir annenin çocuğunu büyütürken öğrendiği en önemli şey esnek olabilmek gerektiği ve çocuğun kişisel gelişiminde mükemmel olmayan şartların belirleyici ve fark yaratan, onun yetenek ve kapasitesini geliştiren etkenler olduğudur. Aslında sakınan göze çöp batar sözünün doğru olması kadar çöpten kaçmak yerine çöp geldiğinde ondan nasıl korunması gerektiğini çocuğa öğretebilmek bahsetmek istediğim.
Görkem Hanım, henüz tanışma fırsatı bulamadık ancak farklı konularda benzer endişeler yaşayan bir anne olarak keyifle takip etmeye çalışıyorum bloğunuzu. Çok doğal, sıcak ve samimi… Uzun yorumumu anlayışla karşılayacağınızı umuyorum. Sevgilerimle…
Anlayışla karşılamak ne demek? Çok memnun oldum, yorumunuzu iki defa okudum iyice özümseyebilmek için. Yazıda da değindiğim gibi, ben mantık yönünden homeschooling kavramına karşı değilim. Çocuğun sosyalleşebilme, gerçek hayata hazırlanma gereksiniminin bir çok farklı yönden desteklenebileceğini düşünüyorum. Yalnız, bunun çok büyük bir sorumluluk olduğuna inanıyorum. Benim harcım değil açıkçası.
Okul konusunda okuldan ziyade, öğretmen seçiminin önemini bir çok kişiden duydum. Ancak Rüzgar’ın dahil olduğu sistemde öğretmen kura ile belirleniyor, dolayısı ile böyle bir şansımız yok. Ama şunu söylemeliyim, sakınan göz/çöp denklemini aklımın bir köşesine yazdım, bunu asla unutmayacağım.
Bir gün tanışırız umarım. Teşekkür ediyorum, beğenileriniz ve özenli yorumunuz için.
☺ Havuz, yaş ve işçi… problemlerini çözerek büyüyen bir nesil olarak, önemli olanın a, b, c…şıkları arasında olmadığını farkettik. Bugün, Erol Köse’nin doktor, Ajdar’ın da mühendis olduğu bu sistemde, inşallah bizim çocuklarımız kurban olmazlar seçenekler arasında bocalarken ve sorgulayan, düşünen, özgüvenli, sağduyulu ve mutlu olurlar. Rüzgâr’ı kucaklıyorum. Sevgiyle kalın…
Allah Allah okudum anlamadım diye bir daha okudum…gerçek mi yani?bravo ne diyeyim?
okulunuz hayırlı olsun …sevgiler…
Teşekkür ederiz, bizden de sevgiler…
amman amman, 7 çocuk üstüne homeschooling, ben kendimden utandım, okuma hızım kaplumbağanın yürüyüşüye eş değer neyi öğretcem çocuğa?matematiğim bilgisayardaki hesap makinesiz işlemez düzeye geriledi zaten:( bu arada resim çok trajikomik:P, Türkiye’ye de uyarlanabilir bunun bir versiyonu, buranın gerçekleriyle…
Aaa doğru valla, bak o aklıma gelmedi. Keşke bir de bizdeki versiyonunu yapsaydım 🙂
Çok çocuk yazısını görünce atladım. Bi daha cocugum var çok yogunum demek yok :)))
O kadar! Öyle ağladığını, sızlandığını duymayayım bi daha 😀
Heidi’nin önünde saygı ile eğiliyorum.
Biz de kadınız, anneyiz diye dolanıyoruz. Peeh. Analar neler doğurmuş meğer.
Görkem’im bizim de okulumuz belli değil. Haziran2a kadar da hangi okulun ne olacağı belli değil. Off.
Ahh Görkemim yarama tuz bastın. Bu eğitim işi en zoruymuş kafam bulaşık teline döndü.Senin gibi istifayı basıp evimde oturayım, çocuklarla ilgileneyim hayalleri kurarken bizimkinin de okul yaşı geldi çattı.Özel okulların fiyatları asrtronomik rakamlara vurmuş, nerde kaldı çalışmamak ek iş mi yapsam diye düşünmeye başladım,Öte yandan Montesorrisi,Waldorfu,PYP si,reggio emilia sını okudukça insan keşke taş devrinde yaşasaydımda bu kadar bilmeseydim diyor. Beri yandan da mahalle mektebine göndersem çocuğu acaba daha çok hayatı öğrenir diyo.(Evimin tam karşısında bi devlet okulu var birgün tam bu mihvalde düşünürken öğretmenin teki bir çemkirdi çocuklara tamam dedim bu bir işaret)Birde bu kadar özel,güzel,özgür yetiştir zamanı gelince kös kös test çöz de en çokta bu ağırıma gidiyor.Homeschooling aslında olabilirmiş gibi geliyo ama ne burda ne Amerikada daha tüm gün evdeyken ve bir kap yemeği yetiştiremiyorken benim için imkansız abla 7 çocukla bence insan değil her nerden ışınlandı bilemiyorum ama kesinlikle android falan olmalı.Amma çok yazmışım hepimize kolay gele ne diyim:)
Mahalle mektebi defterini ben de bir gün okulun karşısındaki marketten alış-veriş yaparken şahit olduğum diyaloglardan sonra kapattım. İnsanlar diyecek ki, “şimdiki okulunda öyle şeyler olmadığını nereden biliyorsun?” Tamam, bilmiyorum da, insan göz göre göre de yapamıyor işte.