Aile, Egitim, Emzirme-Sut Meseleleri, EvHayati

Anneannesi ve Rüzgar, Part II

Yazılarımı takip edenlerin bildiği gibi, Rüzgar, debelenerek, kendi kendine uyumaya alışkın, neredeyse doğduğundan beri… Feci gazlı geçen ilk dört ayı bunun dışında tutuyorum çünkü o zamanlar “nasıl bir alışkanlık yerleştirebilirim”den çok, “bebeğim nasıl bir buçuk saatten fazla uyuyabilir” adlı alanda sınır tanımayan deneysel çalışmalar içindeydim. O kadar yorgun, uykusuz, endişeli ve gergindim ki, yarım saat fazladan uyku, beni Nirvana’ya ulaştıracakmış gibi hissediyordum. Prematüre doğan bebeğimi yormamak amacıyla, emzirmek yasak olduğundan, iki saatte bir süt sağ (sütün azalmasın diye, bebek uyanmasa bile, gece saati kur, gene sağ) sütleri poşete koy, biberonları sterilize et, bez değiş, üst değiş, gelen misafirlere sahte bir-iki gülüş at, tuvalete git, eğer çok şanslıysan duş al, arada emziren anne fotoğrafları gördüğünde ağlamaktan geber, bebeğini sev, kocanın gönlü olsun diye iki saniye falan sarıl, sonra baygın düş! Bu kadar hengame arasında, başaşağı bir balık ağına koyup tavana asarsan gazı geçer deseler onu bile yapacak durumdaydım ne yalan söyleyeyim:) Annemden, kitaplardan ve çevredeki çokbilmiş teyzelerden gelen tüm önerileri denedim. Hangisi işe yaradı diye soracak olursanız, beklemek derim. Üç ay sonra aniden bu sıkıntılar yok denecek kadar azaldı. Doğanın bana bir armağanı olarak, ağzına doğru dürüst gerçek meme değmemiş benim harika oğlum, annesine dünyanın en güzel hediyesini verdi ve tüm konuşulanları boşa çıkararak (Kızım hiç heveslenme, biberona alıştı bi kere, hayatta memeyi almaz artık diye ağzını şapırdata şapırdata konuşan o kadar felaket tellalı vardı ki inanamazsınız) sanki kırk yıldır emiyormuşçasına saldırdı bana.
Bu hiç bitmeyecekmiş gibi görünen paragrafın ardından, anneanne faslına atlayabilirim artık: Eşimle dışarıya çıkacağımız bir gece, Rüzgar’ı annem yatırdı. Ona rutinimizi özellikle tembihledim. Dikbaşlı bir oğlak kadını olduğunu bildiğimden üç kere falan da üzerinden geçtim.

– Annecim, sadece kitaplar okunacak, sonra abajur kapatılacak. Yanında yatmanı isterse yatarsın, istemezse ışığı açık kalabilir. Sen salona gider, arada kontrol edersin.

Çok komplike olmadığını bildiğim halde, annem artık bana bağırıp, artık tadını unutmak üzere olduğum terlik fırlatma eylemiyle beni tehdit edince sustum ve dışarı çıktık. Eve döndüğümüzde tabii hemen nasıl gittiğini sordum:

Annem : İyiydi, çok zorluk çıkarmadı.
Görkem: Anne suratında acaip bi gülüş var senin, bişi olmuş (Bu arada belirtmeliyim annem accaip destursuz yalan atar).
Annem : Yok yok olmadı. 

Görkem: Anlaatt
Annem : Ay dayanamicam, anlatıcam, çok komik.
Görkem: (İç ses: Allahım çok korkuyorum) Anlat
Annem : Çocuk öyle saçma saçma yatarken hayatta uyumaz dedim kendi kendime. (Annem böyledir, aklının yatmadığı bir şeye, kendinizi yırtsanız inandıramazsınız)
Görkem: Eeeee
Annem : Pışşş pışşş, eee eee yapayım dedim.
Görkem: Eeeeee
Annem : Baktım sesi çıkmıyor, devam ettim. Tam uyumuş mu diye bakmak için üzerine eğildim, bi baktım gözler faltaşı gibi açık. “Anneanne uyuyamıyoruuum” diye vızladı.

Görkem: Hahhaha! Eee nedenmiş?

Annem : Ben de aynısını sordum, ne dese beğenirsin?

Görkem: ?

Annem :”Anneanne çok gürültü yapıyosun, çok kafam şişti, biraz susar mısın?” dedi eşek kafalı.

Görkem : (yerlerde) Hahhhahaha!

Annem : Gülme, terlik yersin.

Görkem : (Koşarak yatak odasına kaçar)

Annem : Damada anlatırsan gebertiriiiimmmm!

“Anneannesi ve Rüzgar, Part II” için 2 yorum

  1. Gorkem’cim bende oglusumu 3ay sagdigim sutlerle biberonla besledikten sonra tam 3aylikken bir gun denedim ve hala(13 aylik) memeden emiyo….

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s