Bayramda, ilk günkü ziyaret, el öpme, günde dört fasıl baklavaları mideye indirme, Rüzgar’ın bayram harçlıklarını toplama fasıllarından sonra, ikinci gün maaile Kuşadası’na gittik. Önceleri böyle kalabalık tatillere sinir olur, otellerde gördüğüm analı-babalı, kayınvalideli-kayınpederli gruplara hayret ederdim. “Kırk yılda bir tatilde başbaşa kalmak varken ne gerek var ki” diye düşünürdüm. Heyhat, hayatımızın RÖ (Rüzgar Öncesi) ve RS (Rüzgar Sonrası) ayırımı burada da kendini gösterdi. Şimdi “Yaşasın kalabalık tatiller!” diye haykırmak istiyorum.
– Yemek üzerine kahve mi içmek istedik? Haydi dedesi, Rüzgar scootera binmek istiyor, hoop dışarı.
– Tam lobide kitap keyfi yapılacakken Rüzgar deniz kenarına gitmek için tutturdu mu? Anneannesiiii, torunun gezmek istiyomuşşş.
– Şimşek McQueen yarışmak mı istedi? Babaanne iş başında. Zavallı dayı ve amca her tür aktivitede yedek kuvvet zaten.
Uzun lafın kısası, Soprano ailesi gibi doldurduk oteli hep beraber. Bizimki, çocuk kulübünün ve diskonun resmen fanatiği oldu. Gündüzler genellikle, Rüzgar’a sabahları diskonun olmadığını anlatmaya çalışmakla, lobide diğer çocuklarla çıkan dehşet verici oyuncak kavgalarını ayırmaya uğraşmakla, Rüzgar’ın günde sekiz bardak meyve kokteyli içmesine engel olmak için yırtınmakla geçti. Şu diyaloglar tatilimiz hakkında bir fikir verecektir sanırım:
Restorandan içeri girilmesiyle, güneş görmüş vampir gibi donakalan Rüzgar, annesinin paçasından çekiştirmeye başlar:
Rüzgar: Anneeee, gideliimm.
Görkem: Oğlum, yemeğe geldik.
Rüzgar: Yemek yemicem
Görkem: Ama yemeğimizi yedikten sonra diskoya inecektik. İstemiyor musun?
(Açıkça rüşvet izlenimi uyandırmamaya çalışarak vaadedilen rüşvet 🙂 )
Rüzgar: İstiyorum istiyorum.
Açık büfeden köfte-pilav getirilir. Rüzgar pilavından ilk kaşığını alır, daha ağzı doluyken:
Rüzgar: Anne ben doydum. Hadi diskoya gidelim.
•••••••
Odanın balkonundan denize bakarken:
Görkem: Rüzgar, Kuşadası’nı sevdin mi?
Rüzgar: Burası kuş odası diil ki, otel!
•••••••
Rüzgar, scooter ile restoranın tozunu attırmakta, bu durum diğer çocukların haklı olarak iştahını kabartmakta fakat bizimki kesinlikle paylaşmaya yeltenmemektedir.
Görkem: Rüzgar’cım, arkadaşa ver, bir tur binsin, sonra sen yine binersin.
Rüzgar: (Net bir tavırla) Hayır anne!
Çocuğun Annesi: Ama Eren scooterını çok beğenmiş.
Rüzgar: Çok beğendiyse siz de alın bi tane.
Görkem: (İç ses) Allahım yer yarılsa da içine girsem 😦
•••••••
Dönüş günü… Eşyalar toplanmakta.
Görkem: Eeee Rüzgar, tatili sevdin mi?
Rüzgar: Şimdi diil anne, eve giderken sorarsın.
Görkem: (İç ses) Aman iyi
(…)
Arabaya yerleşilir, dönüş yoluna düşülür. Selçuk’tan henüz çıkılmıştır ki, Rüzgar Bey buyurur.
Rüzgar: Şimdi sor anne!
Görkem: (Olayı çoktan unutmuş) Neyi?
Rüzgar: Tatili sevdin mi diye şimdi sor.
Görkem: Başüstüne
Kahkahalar!