Aile, EvHayati

Kavram karmaşası

Rüzgar’ın iki buçuk yaş psikiyatr kontrolünde, pedagog ile görüşmemiz sonucunda, tam olarak telaffuz edemese de anlaşılır şekilde söyleyebildiği kelimeleri listelemiş ve muhteşem sekiz ( rakam ile 8 ) rakamına ulaşmıştık 🙂 Yakınlarımız oldukça endişelense de oğlu üç yaşında konuşmaya başlayan annem ve yine çocuğunun dili yaklaşık o yaşlarda birdenbire çözülüveren kuzenim gayet “cool” tavırlarıyla beni rahatlattılar (Bahsi geçen arkadaş, bir önceki yazımdaki Atatürk resmi diyaloğunu yaratan şahıstır) Psikiyatrımız da herhangi bir algılama problemi olmadığına dair içimize su serptikten sonra bu meseleyi rafa kaldırdık. Fakat önerilere harfiyen uyduk: Bol bol kitap okuduk, oyun oynarken sürekli sohbet ettik, gündelik konuşmalarımıza onu da dahil ettik vesaire… Sonra aynı Emre’de olduğu gibi Rüzgar bir sabah uyandı ve konuşmaya başladı. Ama ne konuşmak… Susturmak, durdurmak ne mümkün? Sanki kelimeleri yeni yeni keşfeden, üç yaşında bir çocuk değil de Discovery Channel’da dublaj sanatçısı. Aniden gelişen konuşma yetisi ona bir de huy kazandırdı: Bazı kavramları, kişileri, isimleri kendince adlandırma ve onları düzeltilmesine acaip tepki gösterme… Diyelim kitap okurken bir sincap gördük ve Rüzgar o sincaba kedi dedi. Çatlasanız da patlasanız da o kedidir ve kedi olarak kalır. Eğer üzerine giderseniz sokaktaki kedilere de sincap demeye başlar inadına. Biz de şimdilik kendi haline bıraktık, n’apalım… Aşağıdaki diyaloglar da Rüzgar’ın kendince geliştirdiği dil anlayışına iki örnek:

Rüzgar, annesi ile odasında oynamaktadır. Annesi yakın zamanda odaya büyük bir çerçeve asarak “uzaktaki yakınlarımız” köşesi yapmış, İstanbul’daki akrabaların, dostların, dedenin, büyükannenin, büyük amcanın, yurt dışındaki kuzenlerin, arkadaşların fotoğraflarını yerleştirmiştir.

Görkem: Rüzgar’cım, bu fotoğraflar odanda ne güzel oldu di mi?

Rüzgar: Evet. Ama anneee, ben o İkea’daki odadan istiyorum.

Görkem: (Aman seksist yaklaşmayalım, çağdaş olalım diye doğal karşılamaya çalışarak) Pespembe olan oda mııı?

Rüzgar: Evet anne, ben o odayı çok beğendim.

Görkem: Peki sonra, büyüdüğün zaman pişman olmayasın?

Rüzgar: Neden?

Görkem: (Çekinerek) Hani pembeyi daha çok kızlar tercih eder ya genelde, ondan dedim.

Rüzgar: Ama anne, ben bir erkeğim.

Görkem: Tabii ki bebeğim.

Rüzgar: Sen de bir kızsın.

Görkem: Eveeet. Aslına bakarsan bak, baban da erkek ama o da pembeyi çok sever.

Rüzgar: Hayır anne, o erkek değil.

Görkem: Allah allah ?! Ne peki?

Rüzgar: O bir adam!

••••••

Rüzgar, annesi ile yatakta sabah sevişgenliği yapmakta, annesi onu mıncıklamakta, sıkıştırmaktadır.

Görkem: Muaaahh! Ohh kocaman öptüm seni!

Rüzgar: Hihihih

Görkem: Seni yedim yedim, bitirdim!

Rüzgar: Ama anneee, ben bir çocuğum, patates değilim !

Görkem: Hahahha!

Rüzgar: Neden gülüyosun ki? Patates miyim?

Görkem: Pardon… Ona gülmedim canım… (Ne denir ki şimdi?)

“Kavram karmaşası” için 2 yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s