22 günlük bebekle sokakta yaşıyorlar
Evleri olmadığı için 22 günlük bebekleriyle sokakta yaşayan aile, hayırseverlerden tek odalı da olsa bir ev istiyor.
Hayırseverler size ev versin de, bol bol sevişip dört çocuk daha yapıp onları da salın Sosyal Hizmetler’e. Kusura bakmayın ama ağır konuşacağım sabah sabah. Yahu bunlar nasıl insanlar? Okuyun, kendiniz karar verin, ben daha ne diyeyim?
İZMİR – İzmir’de yaşayan Çiğdem – Oktay Sarı çifti, yardım vakıflarından zaman zaman aldıkları parayla geceliği 10 liralık pansiyonda kalma imkanı buluyor, para olmadığında otogarda ya da parklarda geceyi geçiriyor.
Çiğdem Sarı, eşinin işsiz olduğunu, 6 ay öncesine kadar evinde kaldıkları annesi intihar edince, barınacak yer bulamaz hale geldiklerini anlattı.
Hamileliğinin bir dönemini sokakta geçirdiğini, doğum başladığı sırada vatandaşların ambulans çağırmasıyla hastaneye götürüldüğünü dile getiren Sarı, 22 günlük bebeği Muhammed’in soğuktan bronşit olduğunu söyledi.
4 ÇOCUKLARI DAHA VAR
Bebeklerinden başka 3, 5, 8 ve 11 yaşlarında 4 çocuklarının daha olduğunu ve Çanakkale’de SHÇEK’in yurdunda kalan çocuklarını çok özlediğini belirten Sarı, çocuklarını yol parası bulamadığı için görmeye bile gidemediğini dile getirdi.
Uzun zamandır sokakta oldukları için banyo yapamadıklarını, poğaça ve simitle günü geçirdiklerini ifade eden Çiğdem Sarı, bu yüzden bebeği emzirmekte zorluk yaşadığını, hayırseverlerin ya da kamu kuruluşlarının kendilerine yardım etmelerini beklediklerini ifade etti.
Sarı, ”Eşinin bir iş bulması, başlarını sokacak bir eve kavuşmaları, çocuklarını yanlarına alıp yeniden bir aile oluşturmaları hayaliyle yaşadığını” söyledi.
Oktay Sarı da para bulunca 10 liralık pansiyonda, bulamayınca otogarda, parkta kaldıklarını, sol bacağının sakat olduğunu belirterek, ”Askerde eğitim sırasında belim sakatlandı. Bu da bacağımda sakatlık bıraktı. 3 ay askeri hastanede yattıktan sonra askerliğimin 10. ayında ‘çürük raporu’ verdiler” diye konuştu.
Askerden önce sokakta cep telefonu kılıfı sattığını, şimdi de bu tür işler yapmak istediğini ama sermayesi olmadığı için satacak mal alamadığını anlatan Sarı, ”Önemli olan başımızı bir eve sokmak. Ev olmadığı için eşimi ve çocuğumu bırakamıyorum, sokakta rahatsız eden olur diye. Bir şeyler satayım istiyorum ama ailemi bırakıp yapamıyorum” dedi.
100 LİRA YARDIM PARASI
İzmir Valisi Cahit Kıraç’a durumlarını ilettiklerini, valinin yardım yapılması için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na talimat verdiğini anlatan Sarı, ”100 lira verdiler. Bebeğe bez aldım, kıyafeti yoktu, bir tulum aldım. Kaldı 70 lira. Yemek yedik. Kalanı da pansiyona vermeyelim dedik ve otogarda geceledik” diye konuştu.
Yardım talebinde bulunduklarında, zaman zaman gördükleri muamelenin kendilerini incitmesine rağmen taleplerini sürdüreceklerini ifade eden Sarı, ”Bir an önce başımızı sokacak tek gözlü bir ev istiyoruz” dedi.
———————————————————-
Çocukların yaşlarına dikkatinizi çekerim: Yeni doğmuş+üç+beş+sekiz+on bir. Hiç boş geçmemiş yani. Yahu hiç bir sağlık güvencen olmasa bile bütün sağlık ocaklarında doğum kontrol hapları ve prezervatifler ücretsiz veriliyor. Doğumdan sonra beni arayıp çağırdılar. “N’oluyo ya, lohusayım ben, gelemem” dedim. “Gelmeniz lazım, önemli” dedi hemşire. Gittiğimde elime bir torba prezervatif verdi. “Yahu dur, daha toparlayamadım ben kendimi, n’aptın abla yaa?” diye güldüğümde, “Yok, siz bunları kullanmazsınız biliyorum ama n’olur çevrenizde ihtiyacı olanlara verin, başka isteyen olursa yine temin ederim” dedi. Bunlar da İzmir’de yaşıyor onu da belirteyim.
Bu satırlarım İnsan Hakları’na aykırı olabilir ama çocuklara, böyle umutsuz bir gelecek vermeye kimsenin hakkı yok. Tamam, özgürlüklerinizin kapsadığı her şeyi yapın fakat önce düşünün:
“Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi – Madde 1″
Acınacak en ufacık halleri yok sadece bebeğe ve çocuklara yazık oluyor diyebiliyorum. Ama en çok adamın çalışmak için hiç çabası olmaması çok sinir bozucu. Sermayesi olsa cep telefonu kılıfı satacakmışmış da, yok efendim askerden çürük raporu vermişlermişmiş de. Gir bir inşaata amelelik yap en azından günde 20 tl verirler! Yok böyle bir şey ya açıkça söylüyorlar işte biz böyle beleş, ondan bundan yardımla yaşamayı seviyoruz, hava kötüyse pansiyonda iyiyse otogarda yatıyoruz diyebiliyorlar. Çok bohemler çoook! İyisi mi bunları akıl hastanesine yatırmak! Çok acıdır ki; sürekli sevişip çoğalarak çocuları üzerinden ajitasyonla besleniyor bu yaratıklar!
”Önemli olan başımızı bir eve sokmak. Ev olmadığı için eşimi ve çocuğumu bırakamıyorum, sokakta rahatsız eden olur diye. Bir şeyler satayım istiyorum ama ailemi bırakıp yapamıyorum”
Ay yok çok takıldım bu adama! Ne ala memleket onca sene kalacak yer varken, tanıdık konu komşu varken iş bulup çalışmamış ortada kalınca mı çareyi 1 ev istemekde buluyor? Hadi ordan hadii !!!
Ece’cim, insanlar beni taşlayacak diye tam olarak aklımdakileri yazamıyorum ama çıldırıyorum o kadarını söyleyeyim.
Doğru
Kesinlikle aynı düşünüyoruz Görkem. Hiç gitmişmi acaba bir doktora hamile kalmamayı nasıl başarırım acaba diye….
Ama işte herşeye rağmen yine o bebeğin yeterince iyi beslenememesine, bronşit olmasına takılıp kaldım. Nasıl biticek bu cahillik, düşüncesizlikler biz görecekmiyiz o günleri…
böyle şeyler okuyup görmek resmen ruhumu kirletiyor gibi hissediyorum. insanı hissisleştiriyorlar 😦
Doktora gitmeyi bir yana bırak, söylediğim gibi, bir sağlık ocağının kapısından girse zaten istediğini alacak.
Tahmin ettiğim gibi olumsuz bir sürü mail de aldım yazımla ilgili “Sana ne, insanlar istediği gibi yaşar, sevişir” tarzında. Benim takıldığım asıl nokta o değil ki, senin de yazdığın gibi, o bebeğin bronşit olmasıyla atılıyor işte, sağlıksız, mutsuz ve umutsuz bir nesilin temelleri. Benim hakkım değil, tamam, o çocukların hakkı mı peki böyle bir hayatın içine atılmak?
görkem’cim çok güzel bir noktaya değinmişsin.aynı konuda bende aynı senin düşündüğün ve hissettiğin şeyleri hisediyorum. işte bu yüzden de elinde ufacık bebeklerini kullanıpta,yok açım yok yavrum aç diyen tiplere kesinlikle acımıyorum.ayrıca seni eleştiripte sanane diyenlere de şöylere bir cevabım olacak. ”sanane si banane si yok bu işin.her kırmızı ışıkta durduğumda camıma yapışıpta duygu sömürüsü yapılıp duygularım ve hislerim kullanılmaya çalışılıyorsa.ben imkanlarım olmasına rağmen 2. çocuğu doğurursam ona gelecek sağlayabilecekmiyim diye düşünürken,onların kedi köpek doğurur gib(çok özür diliyorum) çocuk doğurup ,açız diye bağırıp bir de devletten benim kazandığım ve benim hakkım olan paralarla yardımlar yapılıyorsa tabiki de konuşurum ve de eleştiriririm.kimse kusura bakmasın.evet sadece doğan o masum çocuklara acıyorum.ama emin ol 10 sene sonra onlarda aynı düzeni devam ettirecekler.allah herkese akıl vermiş . dahi olmak gerekmiyor düzgün yaşamayı elde edebilmek için.ve benim hayattaki tek felsefem”BU DÜNYA DA HERKES HAKETTİĞİNİ YAŞIYOR”
iş istemiyor, ilginç, ev istiyor.
ben de 2 çocukla evde tek çalışan eşimken, çocuklarımın geleceğini karanlık bulmaya başlamıştım.
vay be!
Neden iş istesin, adam yardımlarla gelen parayla işportada cep telefonu falan satıcak ya, mis gibi iş işte, daha ne 🙂