Rüzgar öğlen uykusundan saat 18.00 sularında kalktığı için, gecenin körü olmasına rağmen, akşam uyumak bilmemektedir. Artık uğraşmaktan yoruldukları için anne ve baba, Rüzgar’ı odasında yalnız bırakmış, “Ne hali varsa görsün” tarzı ebeveynlik anlayışını uygulamaktadırlar. Bir ara kontrol etme amacıyla odaya çıktığında, Görkem, sevgili oğlunu yataktan başaşağı sarkmış, yerdeki arabalarıyla oynarken bulur (Yataktan inmek yok dendi ya, teknik olarak inmemiş oluyor bu şekilde kendince).
Görkem: Rüzgar, saat kaç oldu senin haberin var mı!! (Sorumun saçmalığına bak)
Rüzgar: Annecim, benim saatim yok ki… Sadece bileğim var.
Görkem güler
Rüzgar: N’oldu, çok mu komiğim?
§§§
Görkem ile Ümit salona raf takmaktadırlar. Rüzgar da defalarca uyarılmasına rağmen straforlarla oynamakta, sağa sola köpük parçalarını dağıtmaktadır.
Görkem: Bak Rüzgar, son kez söylüyorum. Eğer bu strafor kırılırsa tüm halı leş gibi olacak ve dağılan parçaları toplayamayacağız.
Rüzgar: Kırmıyorum anneciiğm.
Görkem: (Kırılıp yere atılmış bir parçayı göstererek) E bu ne peki?
Rüzgar: Yaramazlığın kırığı
§§§
Görkem ve Rüzgar, eve girmek üzereyken dışarıda bir arabanın alarmı çalmaya başlar.
Rüzgar: (Kulak kabartır) Anne, n’oluyo?
Görkem: Arabanın alarmı çaldı Rüzgar’cım.
Rüzgar: Hangi arabanın alarmı çaldı?
Görkem: Bilmiyorum
Rüzgar: Bilmediğin hangi arabanın alarmıydı?
Görkem: Hö ???
§§§
Rüzgar’a amcası sürekli “aa o elindeki oyuncak benim” veya, “tostunun yarısını ben yiyeceğim” tarzı şakalar yapmaktadır. Bu yüzden Rüzgar gayet masumca yapılmış bir saptamayı da liderlik savaşı haline getirir:
Amca: Aaaa, Rüzgar baksana, Nike’larımız aynııı.
Rüzgar: (Dudaklarını büze büze) Hayıırrr
Amca: Ama bak, aynı işte.
Rüzgar: Ama benimki… benimki… benimki daha Nike!
§§§
Rüzgar, gece uykusu için yatağına uzanmıştır. Anne de yanında tabii. Kitap, hikaye ve bilimum oyalama taktiklerinin tüketilmesinin ardından vızıldamalar başlar:
Rüzgar: Ama anneee, benim uykum yoook!
Görkem: Tatlım, eğer gözlerini kapatırsan uykun gelir.
Rüzgar: Gelmiyooo
Görkem: E hemen gelmez tatlım, önce gözlerini kapatırsın, uykun gelir sonra da güzel rüyalar görürsün.
Rüzgar sıkı sıkı gözlerini kapatır. Bir kaç saniye sonra:
Rüzgar: Olmadı
Görkem: Ne olmadı?
Rüzgar: Rüya çıkmadı anne!
§§§
Havaalanı… Görkem, Starbucks’da, kucağında Rüzgar, sipariş vermeye çalışmaktadır.
Görkem: Bi Caffè Latte non fat decaf, tall rica edicem.
Rüzgar: (Hayretle annesine bakarak) Anne?? Ne dedin??
Görkem: Valla oğlum ben de tam bilmiyorum 🙂
§§§
Öğlen uykusu öncesi… Rüzgar’da rüya toplu gösterimi beklentisi yine had safhada.
Rüzgar: Anne gözümü kapadım kapadım yine rüya çıkmadı.
Görkem: Oğlum; sadece gözünü kapatman yetmiyor. Rüya görmek için çeneni de kapatman lazım.
Rüzgar: Belki de şarjı bitmiştir anne.
Görkem: ?!?!?!
§§§
Görkem: Rüzgar’cım, 23 Nisan şarkısını söyler misin?
Rüzgar: Sankiii her farafta vaarr bii düğüünn
Çünküü ennn şereflii ennn mutlu günnn
(Duraksar)
Toooyootooyootaaa, çıkarım senle her yolaaa!
Görkem: Karıştı galiba biraz 🙂
Rüzgar: Yoo karışmadı
Görkem: E iyi.
§§§
Anne, banyoda makyaj yapmakta, Rüzgar da odasında oyun oynamaktadır. Görkem, fazla ses çıkmayacağını tahmin ederek geğirir ancak umduğundan çok daha yüksek desibelde bir eko meydana gelir.
Görkem: Gaağğrrkk! (İç Ses: Ayyy, inşallah duyan olmamıştır)
Rüzgar: (Odasından) Çok yaşa anneee!
Görkem: (Utançla) Sen de gör oğlum
§§§
Rüzgar, babası ile kudurmaktadır.
Rüzgar: Voaaa, devirdim senii. Ben çok güçlüyümm.
Ümit: Tabii güçlüsün. Çok fazla muz yedin.
Rüzgar: (Göğsünü yumruklayarak) Kapıdan bile sığmam beeennn!
Ümit: Evet, sığmazsın. Çok büyüdün.
Rüzgar: (Önce dudak bükülür) Ama nedennn? (Ağlamaya başlar) Ben neden kapıdan sığmıyorum babaaa? Kapıdan girmek istiyoruuuuummm!
Olayın alt metni ise şu: Bizim meşhur Cemile Abla, ben ne zaman Rüzgar kilo almıyor diye üzülsem, hiç sektirmeden aynı cümleyi tekrarlar iki buçuk senedir: “Benim amcaoğlu yedi aylık doğdu. Şuncacık şeydi. Ayakkabı kutusuna koymuşlar doğduğunda. Şimdi görsen, kapılardan sığmıyo” Benim minik kuzum da demek yıllardır bu sözü, gündelik sohbetimiz sırasında, bir kenarda oyuncaklarıyla ilgilendiğini sandığımız anlarda duymuş duymuş, beynine yerleştirmiş. Diyeceğim şu ki: Bizim çok sıradan, önemsiz sandığımız detaylar bile çocuklarımızın kafasında kalıcı izler bırakabiliyor. Hepimiz çocuklarımızın yanında onlardan konuşmamaya dikkat ettiğimizi sansak da (ki ben özellikle hassasımdır bu konuda), farkında olmadan yapıyoruz demek… Yapmayalım 😉
Döktürmüşsünüz gene ana-oğul:) Benimki daha Nike ha.. favorim Rüzgar:)
Süper süper süper….
Saat sabahın yedisi, süt sağıyorum şu anda ve gülmekten karnım ağrıdı :)))) Harikasınız.
Ohhh çok sevindim. Gülün de artsın, taşsın sütler:))
ay bayıldım:) okumamışım ben buraları…
Aaa, aşk olsun 🙂
eskileri keşfediyorum şu an:)
Ben de sayende bir daha okudum, çok komikmiş ya 😀
🙂 begene begene , okuya gule geziyorum blogda:)))