29 Ekim sabahı… Rüzgar erkenden uyanmış, beni de uyandırmış. Nasıl şiddetli migrenim var, anlatılır gibi değil. Zaten canım sıkkın, oğlana kahvaltı ettirecek gücü nereden bulacağım, onu düşünüyorum kara kara.
Televizyonu açıyorum. Anıtkabir’de tören var. Askerler mozoleye çelenk koyuyorlar. Rüzgar dikkat kesiliyor: “Rüzgar bak, herkes Atatürk’e saygısını, sevgisini göstermeye gelmiş” diyorum. “Anne, Atatürk nerede biliyor musun?” diye soruyor. İçimden söyleniyorum”Amanın, yandık, nasıl anlatırım şimdi orada yatıyor falan diye?” Tereddüt ettiğimi anlarmış gibi cevabını kendisi veriyor:
Atatürk benim minicik kalbimde…
Beni tanıyanlar, çocukların kafalarına kavrayamayacakları düşüncelerin tıkıştırılmasından ne kadar nefret ettiğimi bilirler. Her ne kadar, bunun ezberlenmiş bir cümle olduğunu bilsem de yine de gözyaşlarınma hakim olamıyorum. Sarılıyorum sımsıkı… Bir süre sonra, oyuncaklarına dalıyor. Ben de kanalı değiştiriyorum. “Annee, değiştirme, Atatürk kalsın!” diye bağırıyor. Kalsın tatlım, Atatürk kalsın diyorum.
🙂
harika bir kutlama olmuş! lütfen bir kez de benim için sarıl bu sevgi dolu bücüre!
Memnuniyetle 🙂
Aglattin beni yine deli kiz!!!!
valla benide ağlattın…
Dokunsalar ağlayacak haldeyiz zaten artık.
Harikasın Rüzgar…