* Bülent Ersoy vurgusuyla okuyunuz.
Güzel Sanatlar Fakültesi mezunu, sanatsal duyarlılığı gelişmiş bir anne olarak çocuğumun da sanatla ilgilenmesi beni mutlu eder şüphesiz. Baleyi, klasik müziği çok sever Rüzgar. Ben de severim. Ama anladığım kadarıyla şimdilik pek “sahne insanı” değil… Performans göstermektense dinlemekten, izlemekten daha çok hoşlanıyor gibi.
Resim yapmaya da düşkün olmadı pek. Ben bunu çok hareketli bir çocuk olmasına ve anaokuluna erken başlamasına bağlıyordum. Hem masa başı etkinlikler yapmayı sevmiyor hem de okulda “ders” gibi resim yapmaya alıştı diye düşünüyordum. Ancak erken doğan çocuklar için rutin olan Denver II Gelişimsel Tarama Testi’nde, ince motor gelişiminde hedeflenenin altında performans gösterince parçalar tamamen birbirine oturmuş oldu. Denver testi yapıldığında 2,5 yaşındaydı. Şimdi geldik 4,5 yaşına… Resim yapmaktan az da olsa hoşlanmaya başladı fakat ne yaptığını anlayan varsa beri gelsin. Hala güzel kalem tutamıyor, biçimsel algısı zayıf, farkındayım. Yine de yaşıtlarıyla arasında çok belirgin fark olduğunu düşünmüyordum (kuzguna yavrusu şahan görünürmüş ya). Bir gün arkadaşımın Rüzgar’dan altı ay küçük olan oğlu geldi, oyalansınlar diye boya-kalem vs. verdim ve gerçek yüzüme çarptı bir anda. Aman Allahım, çocuk bizimkinin yanında ben diyeyim Kandinsky, siz deyin İsmail Acar’dı sanki. Kağıdın üzerinde evler, bacadan çıkan dumanlar, arabalar cirit atıyor, benim de beynim gitgide uyuşuyordu. Evet, ne yazık ki annelerin %90’ında görülen lanet hastalığa tutulmuştum: “Yoksa çocuğumun bir sorunu mu var?” şüphesinin içimi kemirmesi hastalığına. Neyse ki dönemlik okul görüşmemizde öğretmeni “gözle görülür bir şekilde durağanlık ya da gerileme gözlemlenmesi” durumları dışında endişelenmek için bir sebep görmediğini söyledi ve Rüzgar’ın resim yeteneklerinin “sınırlı” olduğunu ifade etmekle birlikte, (sevgili anneler, burayı hep birlikte tekrar edelim) her çocuğun kendine özgü gelişimsel basamakları olduğunu kabullenmemiz gerekir dedi. Ben de psikiyatriste yeniden 1500 TL vermemek için kabullendim 🙂
Geçenlerde eşim işten geldi ve “Hanım hanım, bizim banka çocuklara resim yarışması düzenlemiş, biz de katılalım mı?” diye sordu. Ardından ikimiz de kahkahalardan boğularak konuyu kapattık. Bir kaç gün geçti, eşimin içine sinmemiş olacak ki, “ya boşver, kötü de olsa yaptıralım bir resim, hatıra olur” dedi. Baba-oğul oturdular, Rüzgar’ın türlü şikayetleri başladı. “Yaa baba, sen yap ben elini tutayım” “Denizi ben çizeyim, sen içini boya” “Keşke Aral olsaydı, balıkları o yapardı” (adam okulda resimlerini arkadaşlarına mı yaptırıyor yoksa?) replikleriyle yaklaşık 4 dakika 20 saniyede “eserini” bitirdi. Karı koca birbirimize baktık, gülümsedik. Bu arada az kalsın unutuyordum: Resme başlamadan önce Rüzgar’a yarışmanın nasıl bir şey olduğunu, bu resimle yarışmaya katılacağını, herkesin resimlere puan verip en güzel üç tanesinin ödül kazanacağını anlattım. Eğer hazırsanız, eserimiz huzurlarınızda:
Şimdi sevgili oğlum sabahları uyanır uyanmaz soruyor: Anne benim ödülüm ne zaman gelecek? Benim için her ne kadar yaratıcılığın mükemmel bir örneği olsa da, biriniz çocuğumun resminin “büyük ihtimalle” ödül alamayacağını söyleyebilir mi?
Not: Yeri gelmişken, vaktiniz varsa bir de bu yazımı okuyun…
10 puan 10 puan 10 puan. yavrucum 31.5 yaşında ben bebelerime kuş çizdim inek dediler yaa. herkes ressam mı doğuyor??
denver 2 neymiş? nerede yapılır?? bize niye kimse demedi?
Aman boş ver, gerek duymamışlar sizinkilerde belki de… Ay bak fenalıklar geldi bana yine 🙂
Önemli olan özgünlük değil midir mirim? O da Rüzgarda var işte,sevgiler..
Tabii canım, kuşu herkes çizer benim oğlum soyut takılıyor 🙂 Sevgiler bizden de…
gitmeyin çocuğun üstüne :))) kendisini gayet iyi ifade etmiş ayrıca. çocuk kuşlar gibi özgür olmak, denizlerde gemiler gibi özgürce salınmak ve güneşe doğru yelken açmak istiyor. özgürlük istiyor haaanııımmmm :)))
Ben asıl “gemi yatak odaları” ve “dümen”ine takıldım 🙂
yaa oğlunun yeteneksizliğini bile kaymaklı kadayıf tadında anlatan şahane bir annenin varsın böyle yeteneksiz(resim konusunda) oğlu olsun.
Çok tatlısınız yahuuu…
Canım yaa, sensin şahane 😀
Ben de resim konusunda acaip yeteneksiz olduğum için bu kadar rahatım herhalde 🙂
Ne var canım çocuğun resime yeteneği yoksa, sahiden güzel anı olmuş bana kalırsa. Diğer yazını da okudum, ordaki hikaye yetiyor aslında herşeyi anlamaya, bu çocuk picasso olmaz belki ama bu sanatçı olamayacağı anlamına gelmiyor. Sonuçta resim değil sanattan tek anladığımız değil mi? Hem sahne adamı değilse, sahne arkasında yer alır belki 🙂
Annesi gibi 🙂
Sevgili Görkem, bir yerde okumustum, ne zaman ki ögretmen çocugun çizdigi elma resmini begenmez ve kendisi bir tane kirmizi elma çizip ‘iste elme böyle olur’ derse iste o zaman yetenek ölmeye baslar. Onlarin dogallikla çizdigi hersey güzeldir. Birak çocugu kendi haline… 🙂
Ben kendi haline bırakacağım bırakmasına da, Sayın Başbakanımız önümüzdeki sene ilkokula başlamasını buyurdular, öğretmeni bırakmayacak diye korkuyorum 🙂
Belki baska yetenegi vardir sizin henuz goremediginiz :)Bence resim super (30 yasinda Cin Ali bile cizemeyen bana gore :))
kız sen 30 musun sibel? hiç göstermiyorsun
30.5 hatta ,81 Kasim 🙂
Bende kabiliyetsizim Görkem abla resim konusunda, herkes de Picasso olacak değil ya:) belki sinema belki tiyatro belki başka birşeyi sevecektir. Bu yakisiklilikla belki beyaz perde ilgisini çeker 🙂 mesela benim kızın muhteşem gür bir sesi var. Bence Alto olacak :))))
Ahahah! Hadi bakalım 🙂
Dün benzer bir yazı yazdım bende bloğda.Boşver içinden nasıl geliyorsa öyle yapsın kuzucuk.En önemlisi sağlıklı ve mutlu huzurlu çocuk olsun gerisi boş…
2-3 hafta önce tv da izlemiştim yabancı sanırım 4 yaşında bir kız çocuğunun yaptıgı yağlı boya resimler kapış kapış satılıyordu ve Rüzgar’ın yaptığı resim gibi anlamlıda değildi.Benimde resime yeteneğim yok ama sanatın başka alanlarına yeteneğim var .Belki Rüzgar da da resim dışında çok büyük yetenekler var ama şu an belli etmek istemiyor belki ne malum 🙂
Dur ben de sergi hazırlıklarına girişeyim hemen 😉
Diğer yazını daha önce okumuştum. Görkem ben bu postu okuyunca içime su serpildi. Rüzgarı alnının ortasından öpüp ” yavriiim ” diye bağrıma basasım geldi. neden mi? benim kızım da karalamanın ötesine geçemiyor. ayrı renkler kullanmak mı peehh? boyama kitaplarının sayfaları hep tek renk ve sınır tanımaz bir şekilde.
onçün Rüzgar ım seni seviyorum oğlum.
arkana yaslan ve “ohh be” de. varsın resim çizmesinler , çok mu dert?
Hiiiç yani. Biz de sizi seviyoruz… Muck!
o halde ne yapıyorsun? Tibet’in çizdiği resimlere bakıp “Bak Görkem! Rüzgar’dan beterleri de var bu hayatta! şükret bebeğim!” diyorsun kendine… yalnız kabullenme sebebini sevdim 😉
Yaşasın, yalnız değilmişim 🙂
çocuk gayet özgün çalışmış bence, anlamayanları sok o teste sen:))) ayrıca gelişim testi ne cidden? bize de kimse bi şey demedi ?
Benim bildiğim, çevremdeki hemen hemen tüm pematüre doğan çocuklara yapıldı. Bizim çocuk doktorumuz, “gördüğüm kadarıyla çok gerekli değil ama içim rahat olsun dersen yaptır” demişti. Bizim oğlan üç küsur yaşına kadar konuşmadığından mecburen götürmüştük psikiyatriste, gitmişken onu da aradan çıkardık 🙂
ayyy canım canıııımmm… e n’olcak şimdi, bu çocuğa nasıl söyleyeceksiniz gerçeği?.. Görkem’im canım seni çok özledim bu biiiir.. ikincisi Selim için üstün potansiyelli dediler ama biz bu geziler sırasında ilterle birbirimize şunu söyledik en son… yoksa bizim çocuğumuz gerizekalı mı.. öyle geriydi ki hareketleri.. hasılı ben bu çocuk işlerini çözemedim.. kah şişiriyoruz kah indiriyoruz..
Asıl ben nasıl özledimmm… Sen en azından tebdil-i mekan yaptın, ben her dakika anılarımızla göz gözeyim burada 😦
Gerçeği nasıl söyleriz bilmiyorum valla ama her katılımcıya bir ödül veriliyormuş, onu takdim ederiz, kaçıncı olduğunu sormaz herhalde hediyeyi görünce 🙂
Amanın ne güzel senin satırlarını okumak, iyi ki geldin be DeliAnnem!
Aman canım resmide iyi olmayıversin,belli mi olur belki bir müzisyen ya da sporcu olur Rüzgar.Buarada benim de en korkutuğum derslerden biriydi resim dersi,herkesin cepte dediği ders için benim anam ağlıyordu valla.
Her katılımcıya hediye verilmesi iyi olmuş,hevesi kırılmaz en azından.
Zaten verilmese de ben alacaktım bir teselli armağanı. Ana yüreği bu, dayanır mı 🙂 🙂
İlkokuldayken bir pazar yeri çizmemizi isteyen öğretmenim, bana göre insanların hayvanlara, hayvanların insanlara benzediği resmimi o kadar resim arasından seçip okul panosuna asmıştı. Kimbilir belki de içimde gerçekten bir sanatçı vardı da ben nedense hep kötü resim yaptığıma kendimi inandırıp ortaya çıkmasına mani oldum. Eminim Rüzgar’daki cevheri farkedecek birileri de mutlaka çıkacaktır merak etme.
Not : Bu arada resime değilse bile müziğe yeteneğim oldukça fazladır. Ve neden bilmem hep müziğe yeteneği olanların resime, resime yeteneği olanların müziğe yeteneği olmadığını düşünmüşümdür. Aksi örnek bilen varsa lütfen beni aydınlatsın. ( Bir zamanlar TRT TSM Gençlik Korusu üyesi olan bendeniz :)))
Benim de resim yeteneğim berbattır ama müzik kulağım çok iyidir. Bak hiç bu açıdan düşünmemiştim 🙂
Oğlunuzu yerim ben çok tatlı:)
Çok teşekkür ederiz 🙂
ne var ben de hic resim cizemezdim. hala da cizemem ya. ustelik ruzgarin kendine has bir tarzi var. ben bir de duzgun gemi vs cizicem diye ugrasir iyice fena bir sey cikarirdim ortaya. Bak bu yasa geldim Gorkem, cok sukur idare ediyorum ya 🙂 Bulur o da yolunu herkes ressam olsa kim baska isleri yapacak degil mi 🙂 Ruzgar ama komiksin ya keske aral olsaydi baliklari o yapardi 🙂
Arkadaş dayanışması 🙂
Evren diyor ya korkarim bizim cocuklari yanina alip cete kuracak bu Gulcin diye o hesap 🙂