Ey okur,
Bu ülkede (evet bütün ülkede), yaklaşık dokuz saat süresince elektrikler kesikti bugün. Şimdi sen bu yazıyı okuduğunda yıl 2058 falansa “yok artık” diyeceksin, ya da belki de demeyeceksin, eğer Yeni Türkiye’de yaşıyorsan… Neyse, sonuçta hala nedenini anlayamadığımız bir sebepten, gün boyu elektriksiz kaldık.
Sabah, twitter ve Facebook’da şöyle yazmıştım: “Ne zamandır benden ilgi bekleyen botlarımı boyadım, kitabımı bitirdim, dolap düzelttim, yemek yaptım, yazımı yazdım, bir baktım geçe geçe 50 dk geçmiş. Ee üşüyorum ben!!! #DireniPhoneŞarjı ”
Şarj dayanamadı tabii, hatta ben de dayanamadım. Ama tam anlamıyla kötü bir gün geçirmiş sayılmam. Neler mi oldu:
♦ Yer minderimizin, aylardır sökük olan fermuarını diktim.
♦ Rüzgar’ın kıyafetlerini ve oyuncaklarını ayırdım, koliledim.
♦ Yeni kitaba geçtim, hatta yarıladım.
♦ Rüzgar’ın kişisel taş sergisi için pankart (?!) hazırladım (Taş meselesi uzun, ayrı bir yazı konusu. Sonra anlatacağım size 🙂 )
♦ Yıllardır sadece “Merhaba” “İyi akşamlar” şeklinde takıldığımız komşumuzla uzun uzun sohbet ettim. Bayağı tatlı kadınmış (Üç senedir komşuyuz, yeni fark ettim, evet)
♦ Bahçede oyun oynayan hatırı sayılır sayıdaki çocuğa şahit oldum. Bunca zamandır nerelerdeydiler bilemiyorum.
♦ Bahçemizde çeşit çeşit kuş varmış, hepsi de farklı ötüyormuş.
♦ Ailem, yakın çevrem ve arkadaşlarım tarafından bir nevi haber kaynağı olarak görüldüğümü anladım (Aslında hoşuma gitmedi değil) Neredeyse beş dakikada bir telefonum çaldı ve “Sen gündemi takip edersin, ne olmuş? Kesintinin asıl nedeni neymiş?” gibi sorulara maruz kaldım. Şarjım asıl bu Associated Press özentisi karakterim yüzden bitti.
♦ Ben, ciddi ciddi sosyal medya bağımlısıymışım… Kitap, radyo, iş falan, gün bir şekilde ilerledi de, akşam resmen yoksunluk krizine girmiş gibi oldum. Elim ayağım titredi.
Neredeyse tüm Türkiye’de elektrikler yokken, sanki bu durum dünyanın en doğal olayıymış gibi, aşılar sağlık ocaklarında bozulma tehlikesiyle karşı karşıyayken, çalışmayan trafik ışıkları yüzünden onlarca ciddi kaza atlatılırken, evlerinde solunum cihazı vb… gibi cihazlara mahkum yaşayanlar ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalırken, kel alaka, ottan-moktan şeylerle haber akışı sunulabiliyormuş (Şarjım bitince sık sık radyo dinlemek için arabaya gittim-geldim, hiç değmedi)
Bu arada, elektrik kesintisi sırasında DHKC üyeleri, Berkin Elvan soruşturmasına bakan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ı;
1- Berkin Elvan’ı katleden polislerin canlı yayına çıkarak itirafta bulunmaları…
2- Polislerin Halk Mahkemelerinde yargılanmaları
3- Bugün kadar, Berkin Elvan için yapılan eylemlere katıldıkları gerekçesiyle haklarında soruşturma açılan, işten atılan, tutuklanan herkesin suçlamalarının kaldırılması
4- Bu üç saatin ardından güvenli bir şekilde ayrılmalarının sağlanması
5- Oluşturulacak bir heyetle iletişim kurma talepleri ile rehin aldılar. Müzakereler, yazıyı yazdığım anlarda hala sürüyordu. Gazeteciler, yine olayları bizler gibi sosyal medyadan takip ettiler.
İşte böyle bir gündü.
Another day in paradise!!