Çocuklu ilk tatil deneyimimizi, Rüzgar dokuz aylıkken yaşamıştık. Rüzgar ve benim için tatilden ziyade, Oda adlı romanın hayata geçirilmiş haliydi 🙂 Kitabı okudunuz mu bilmiyorum (Okumadıysanız tavsiye ederim): New York Times gazetesi tarafından 2010’un en iyi 10 kitabından biri seçilen Oda‘da; biyolojik babası tarafından annesinin kapatıldığı barakada dünyaya gelen ve orada hapsedilmiş olarak yaşayan, dış dünyayı hiç tanımayan beş yaşındaki Jack’in ve ona bu küçücük odada inanılmaz bir dünya yaratan annesinin yaşamı anlatılıyor. Bizim de tatilde oğlumla, sabahları yedi buçukta kalkıp öğlen on ikide girdiğimiz, sonra beş civarı çıkıp akşam sekiz buçukta tekrar geldiğimiz dünyamız olmuştu o oda. Elalem bebeğini kumsalda, pusetlerde, eline biberonunu tutuşturup uyutur, sonra kendini su kayağından sörfe, kiteboarddan spa’ya atarken benim “ana yüreğim” o sıcakta daracık yerde uyutmaya razı gelmemişti Rüzgar’ı. Sonuçta hayatımızın en pahalı yatağına sahip olduk bir haftalığına. Sonraki sene nispeten daha normale yakındı, Rüzgar’ın, tatilin beşinci günü girdiği ayrılık anksiyetesi krizlerine kadar. Geceleri deliler gibi ağlayarak uyanmaya, sabahın beş buçuğunda ayağa dikilmeye başlamasıyla o tatil de unutulmazlarımız arasında yer almaya hak kazandı. Geçen yıl, başımıza gelen felaketler silsilesi sebebiyle zaten tatile çıkamadık. Bu sene ise, yumuşak bir başlangıca karar verip Ümit’in geleneksel college reunion olayını bahane edip hafta sonu için Kuşadası’na gittik. Bu defa, oğlan daha rahattı, ben ise sıyırık vaziyetteydim. Zira Rüzgar eski Rüzgar değildi:
“Oğluuumm, havuz kenarında koşma” “Rüüzgaarr, çişini o ağaçlara yapamazsın” “Rüzgarcım, dudakların mosmor olmuş, hadi çık artık” “Ümiitt, Rüzgar yere çömelmiş, Allahım olamaz kakasını yapıyo galiba” Rüzgar’ın replikleri ise şöyleydi: “Yapmicam” “Çıkmicam” “Yatmicam” “Yemicem” “Giymicem” Kısacası, rüya gibiydi. Bir an önce uyanmak isteyeceğiniz türden 🙂
Bu kısa tatilin harika bir özetini, yakınımda duran, tanımadığım bir anne, havuz kenarında dolaşıp, insanları çeşitli etkinliklere çağıran animatörle olan diyaloğuyla yaptı.
Animatör: Merabaaaa! (Elindeki topu göstererek) Beach-volley?
Anne : (İfadesiz bir bakışla) Çocuklarım var benim. (Alt metin: Voleybol benim neyime?)
Havuz/deniz kenarında şezlongların ucuna ilişmiş vaziyette tek başına duran (babalar o an kimbilir hangi aksiyonda?!), önceden Eda Taşpınar kıvamında bronzlaşabilmek için piliç gibi dönerken şimdi amele yanıklarıyla kavrulan, yarım yamalak sürülmeye çalışmış güneş kremleri bikinilerine bulaşan, altına yapma raddesine gelmesine rağmen çocuğu bırakamayacağından, ben bu çişimi nereye bıraksam diye kara kara düşünen, adam gibi yemek yemeye fırsat bulamadığı için binbeşyüz çeşit yemeğin sıralandığı restoranlardan neredeyse aç çıkan anneleriz. Çocuklarımız var bizim 🙂
valla şimdi kocamın hakkını yiyemem:)gittiğimiz her yerde Emir’le benden çok ilgilenir.bir çok şeyi nöbetleşe yaparız.bu konuda bu zamana kadar allaha şükür hiç sıkıntım olmadı.ancaaaaaakkkkkk 2 numaralı aile üyesi hayatımıza katıldıktan sonra beni neler bekliyor ,ben onu pek merak ediyorum.eee adamcağıza 2 tane kakalıycak halim yok tabi…mecburen 1 ona 1 bana düşecek.işte o zaman yandım:)))))
Aslında Ümit de ilgilenir ama bu defa onun okul arkadaşlarıyla buluşması olduğu için kıyamadım kocama. Bebekken de ben bırakmazdım, ne salakmışım 🙂
canim bayiliyorum yazilarina, okurken gozumden yas geldi valla, bende bu sene tatile cikma hayali kuruyodum bosuna paralarimi harcamiyim bari yoksa bende bu oda romanini gerceklestirecem,bende sokakta uytamayan herseyi oglusumun saatine ayarlayan annelerden biriyim….
Sheila’cım, Rüzgar’ı iki yaş kontrolüne psikiyatriste götürdüğümde rutin oluşturmanın önemini anlatıyordu. Ben “Rüzgar doğduğundan beri yatağı dışında bir yerde uyumadı” diye söze başlayınca “O kadar da demedik” dedi 🙂 Şimdi bunu meyvelerini topluyorum, aman diyim yol yakınken geri dön arkadaşım 🙂
Sheila’cım once hayirli olsun bebesin. Kizlar siz siz olun hayatinizi onun duzeni icin felakete cevirmeyin biraz rahat olun ben Buket’i 1,5 yasından itibaren yeri gelince en ilkel baston pusette boynu iki buklum uyuttum sukur su an 11 yasinda ve bir sorunu yok 🙂 Annelik evet fedakarlik ama sizinki biraz kendinize (ve hatta kocalarınıza ) eziyete donusmesin . Bir DOST TAVSİYESİ 🙂
Her zamanki gibi haklısın arkadaşım 😉
Ah öldüm gene ya! Esasında gülüyoruz ağlanacak halimize ama burdan okuyunca gülünüyor işte.. yaşarken tam kabus ama..
““Oğluuumm, havuz kenarında koşma” “Rüüzgaarr, çişini o ağaçlara yapamazsın” “Rüzgarcım, dudakların mosmor olmuş, hadi çık artık” “Ümiitt, Rüzgar yere çömelmiş, Allahım olamaz kakasını yapıyo galiba” şunlar öldürdü beni 🙂
Sorma ya, benim deli annem (Sen diil, benimki 😉 ) oğlana bağlara bahçelere işemeyi öğreterek kendince tuvalet eğitimi vermiş. Şimdi çocuk nerde bi yeşillik görse aklına çiş geliyor. Yakında çizgili pijamayla mangala gitmeye başlarsa tam olacak.
Ben de annemin izinden giderek havuz kenarında çocuğuma viyak viyak bağırmak suretiyle geleneksel Türk anneliği görevimi ifa ettim, gururluyum 🙂
Görkem birşey diyeceğim sana, eğer toparlanıp da yapailirsem sevdiğim blogları yazmak istiyorum srasıyla.. Aklımda da hep sen varsın.. öyle bir köşem olsa yazabilir miyim seni?
Aaa sorulur mu, çok sevinirim hem de…
Bayıldım yazılarınıza blogunuza =) Deli Anne’nın yazısı üzerine tanıdım blogunuzu, epeyce bir güldüm anlattıklarınıza,takipteyim, merakla okuyacağım yazılarınızı =)
Ben de sizin tariflere bayıldım. Eğer muffinlerim blogunuzdaki fotoğrafta olduğu gibi kabarırsa, daha da bayılacağım 🙂
Merhaba bloguna bayıldım Delişim iyi ki önermiş:)
İlk yaz tatilimiz de aynıydık fakat biz iki yetişkin iki bebek şeklinde geçirdik odada:)
Restorana girdiğimiz anda feryadı bastıklarından yemeklerde odaya geldi hanımlar güzelim tatil köyünde gönüllerince oynadılar yeni yürümeye başladıkları dönemdi ve felaketti ama canları sıkıldığı anda kıyameti kopardılar bize de odanın yolları göründü:)
Geçen sene biraz daha rahattık bu defa özgürlüğün tadını çıkarırcasına oradan oraya koştular peşlerinde biz:)
Bu yıl az bir zaman kaldı bakalım neler bekliyor olacak beni.İki tane olunca daha da zor..
Valla, Allah kolaylık versin size. Ben aynısından iki taneyi düşünemiyorum 🙂 Ama bakarsınız birbirleriyle oyalanırlar bu sefer 😉
İnşallah :))
Bu ve benzeri yazıları okudukça şu hamile halimle tatile gittiğim için şükrediyorum sanırım bu benim, bizim son “”huzur dolu” tatilimiz oldu 🙂
Ben hamileyken gittiğim tatilde durmadan sıcaktan şikayet etmiş, söylenip durmuştum. Ne şımarıklıkmış 🙂
Valla guzelim ne desen haklisin. Bu satirlari okurken bizim cilgin tatilimiz aklima geldi. Biri 4 yasinda biri 1.5 yasinda iki cocukla taa Amerikalardan oralara uzanip. Istanbul, Ankara’da aile ziyaretlerinden sonra kendimizi once Cesme sonra’da Bodruma attigimiz zaman aklima geldi. Turkiyeye geldikten sorna ki kismi ise araba ile yollarda 🙂 Cilginlik. Ama bu tatilin en guzel suprizi onca seneden sonra seninle karsilasip eski gunleri hatirlamak Umit ve Ruzgarla tanimakti. Gorkemcim hani derler ya you need a vacation from your vacation.
Valla ben sana inanamamıştım Linda. Bi de, Bodrum’daki karşılaşmamızda kayınvalidenin sana “arkadaşını mı bulduunn?” derkenki ifadesini hiç unutmuyorum 🙂 Kadıncağız nasıl sevinmişti, demek ne kadar daraldığını o da anlamış 🙂 Ama olsun arkadaşım, bu sayede fıstık gibisin işte!
Biz ilk tatilimize kızım 2 ay 20 günlükken çıktık. Çeşmeye gittik. Ne rahattı. Sadece emzirdiğim için yemek sorunumuz olmadı, Hareket edemediği için nerde yatacak sorunumuz olmadı. Çeşme’de beachte sabahtan akşama kadar kalıyorduk. Beach in puflarında örtüsünün üzerinde uyuyor uyanıyordu, karnı acıkınca emziriyordum zaten şemsiyenin altındaydık. Şahaneydi. Eşimle nöbetleşe girmenin dışında bir sıkıntısı olmadı. Şimdi hayal oldu o beach,çünkü şemsiyenin altında zaptedemem artık. 16 aylıkken ikinci tatilimize çıktık. Otele gittik. Yine çok eğlendik. Yemek işi harika otelimiz sayesinde problem olmadı. Tavsiye etmek istiyorum, Alanya Delphin Deluxe Resort. Yemekleri gerçekten çok kaliteliydi, gönül rahatlıgıyla yedirdim. Bebekler için de ayrıca sebze çorbası vb. çıkıyordu. Barlar ve ekstra atıştırmalıklar her yerde elinizin altında ve çok zengin, bir sürü havuzu var, çocuk havuzları mükemmel, güneşin altında da kavrulmuyor. Ücretsiz lunaparkı var. Otel güzel, çalışanlar mükemmel. Kesinlikle tavsiye ediyorum, pişman olmazsınız. Bu sene kızım 26 aylık ve biz çok yakında Roma’ya tatile gidiyoruz. Bakalım başımıza neler gelecek. Paylaşırım sizinle sonucu 🙂
Ohhh, kıskandık valla 🙂 Bekliyoruz gelişmeleri…
Biz gittik geldik İtalya’ya çoktan da bir türlü yazamadım. Kısaca özet geçeyim:
Uçakla İstanbul’dan Stuttgart’a gittik. Oradan araç kiraladık. İtalya’ya ucak bileti ve İtalya’dan araç kiralama daha pahalıydı. İlk önce Zürih’i gezdik böylece. Oradan Pisa’ya geçtik. Pisa’dan Torino’ya, oradan Roma’ya, sonra Venedik’e, oradan Floransa’ya, oradan da tekrar Stuttgart’a gelip İstanbul’a geri döndük (Sıralamayı karıstırmıs olabilirim :)) Yaklaşık bir hafta sürdü. 27 aylık kızımız sağ olsun bize arıza çıkarmadı. Uçak ve araba yolculugunu sevmesinin faydasını gördük. Pek iyi beslendiğini söyleyemeyecegim ama ömrü hayatında 1 haftalık aksama çok da önemli degil bence çünkü keyfi yerinde ve mutluydu. Özellikle de gece-gündüz babasıyla birlikte olmaktan. Yol boyunca bir çok kez çiş için durduk. Travel Potty hayatımızı kurtardı. Baston bebek arabamız vardı ama çok da bindiğini söyleyemeyecegim. Velhasıl gitmek isteyenlere tavsiyem, eğer arabada yolculuk yapmayı seven ve yemek seçmeyen bir çocugunuz varsa mutlaka gidin, gerisi tefferruat. Bir de turla degil kendi imkanlarınızla gezmenizi tavsiye ederim çünkü küçük çocukla tura uymak gerçekten imkansız görünüyor. Biz çok keyif aldık, darısı gitmek isteyenlerin başına 🙂
Vay bee, okurken bile nefesim kesildi. Cesaretinize hayran oldum, o uyumlu, gezenti minik kuzuya da. Tüm önerilerini göz önüne alarak ben de Sonbahar için bir yurtdışı denemesi yapmayı düşünüyorum artık.
Ah Görkem bizde bu sene 2. tatilimizi yapacağız. Otel değilde bir deniz kenarında bir devre mülk tuttuk. evden denize, denizden eve gidip gelelim bunalmayalım diye. Birde kalabalık olmayan bir yer. Bakalım ben nasıl anılarla döneceğim. Ama korkuyorum yahu 🙂
Bu arada Alternatifannede haziranda önerdiğim kitap http://www.alternatifanne.com/index.php?option=com_content&view=article&id=2700:oda-emma-donoghue&catid=731:okuma&Itemid=36
Sevgiler,
Kalp kalbe karşıymış Özlem’ciğim:) Tatil anılarını da bekliyorum merakla…
biç voleyy,oleyyy:)))yok biz cesaret edip çıkamıyoruz tatile.koca kişisi “bağırmayacaksan,ağlamayacaksan,benim başımın etini yemeyeceksen çıkarız”diyor.garanti veremiyorum:))
Kocanın arıza ışığı yanıp sönmeye başlayınca, ayrı takılın, bizim gibi 🙂 Ama anneye tatil olmuyo pek tabii o zaman 🙂