Aile

Everytime We Say Goodbye.

Bir sene oldu gideli…

Gittiğinden beri…

Ağacın çiçek açtı, pespembe, kocaman.

Evimize insanlar doldu, Türkiye’nin, Dünya’nın dört bir köşesinden, görsen sinir olurdun.

Torunun seni çok ama çok özledi.

Hiç bilmediğimiz yanlarını keşfettik, ziyarete gelen çevre apartmanların kapıcılarından öğrendik, meğer balkonun önüne gelir, sana ilaç sorarlar, sen de sağlık sorunlarına deva olurmuşsun.

Oraya buraya tıkılmış, tanımlanamayan Zihni Sinir projelerini bulduk. Aliminyum folyoya sarılmış metaller, etrafına tel dolanmış kalemler… Haa, bir de çekmecenden annemin gümüş kaşığı çıktı, “ben almadım” demiştin ya hani…

Ne çok kitabın, plağın varmış. Resmen kapıştık, özellikle amcam ve ben. Bazılarını da Kars’taki bir köy okuluna bağışladık, mutlu olursun diye.

Numaran telefonumuzda kayıtlı hala, silemedik…

Ve ne çok arkadaşın varmış. Hepsinin mesajlarını saklıyorum, konuşmayı sevmezsin pek, onlar neler neler anlattılar: Mesela 12 Mart döneminde bir arkadaşın sana trende rastlamış, kocaman gülümsemişsin büyük bir rahatlıkla, arkadaşın koşa koşa yanına geldiğinde donakalmış, çünkü iki yanında iki jandarma oturuyormuş… ellerin kelepçeliymiş. Ve sen gayet sıradan bir tavırla “Ne kadar zaman oldu görüşmeyeli, nasılsın?” demişsin.

Çok ağladık, çok andık, bazen hem ağladık hem güldük. Bazen de kızdık, neden bu dünyadan vazgeçtin, neden böyle yoruldun diye… Sonra hemen affettik.

Her HOUSE izleyişimde içim cız etti. Hem fiziksel yönden, hem de karakterinle Hugh Laurie’ye ne kadar çok benzediğine her seferinde hayret ettim. Asiliği, kural tanımazlığı, kendini dünyanın merkezinde görmesi, insanı korkutan zekası, masmavi gözleri, sevgisini ifade edemeyişi, tüm bu tavırlarına karşılık içinde büyüyen çocuksu yanı, hatta aksayan bacağı…

Ümit baş ucuna bir sigara koydu.

Rüyama girmenden korktum hep. Son zamanlarını kafamdan silebilmek için. İki kere kavuştum sana uykumda. İkisinde de sağlıklı ve neşeliydin. Mutluluktan ağladım, iyisin artık diye.

Ne güzel yazmıştı Yaprak: “Zaman gerçekten bir şeylerin üzerini örtüyor. Ama öldürmüyor. her şey taze; sesleriyle, kokularıyla, sıcaklıklarıyla… Bi yerlerden bişi gördün mü çıkıveriyorlar karşına… Ben ilk zamanlarda babama benzeyen adamların peşine takılırdım. nereye gidiyor acaba diye… İnce bir çizgi iste. Çizgiyi aşmazsan normal insan davranışlarına bürünüp mantıklı düşünmeye başlıyorsun yeniden… Ama şu bir gerçek ki, ister 15 yasında ol ister 25 ister 35-45… Anne ya da baba kaybı büyük acı ve boşluk… Yerini hiç bir şeyin dolduramayacağı….”

Umarım kimse zamansız acılarla büyümez. Kimse…


Babalar kızlarını kucaklayıp veda ettiklerinde

ve kayıklarına binip sonsuz denizlere kürek çektiklerinde

kızları bilmez mi;

bir gün denizin öte yanında

babalarına kavuşacaklarını

… yeniden küçük bir kız olup

o çok özlediklerine

sımsıkı sarılacaklarını

ve bir daha asla ayrılmayacaklarını?..                                                           Yalçın ERGİR

“Everytime We Say Goodbye.” için 43 yorum

  1. Altına imzamı atacağım bir yazı yazmışsın yine Görkemciğim…yaşananlar, duygular, özlemek ama sarılamamak…Allah rahmet eylesin!

  2. Biz ayrılalı beş ay olucak neredeyse Görkemcim.
    Anlık hislerle içime çözken ateşin anlamını,
    içinde kaynayan ve seni kemiren isyanı,
    birilerinin peşine takılmayı,
    saçını kaşını gözünü benzeterek dakikalarca insanları anlamsız hayranlık ve gözünden akan yaşlarla izlemeyi,
    yüzünü görmesende gazete okuyan birinin gazete tutan ellerini onun sanıp doya doya öpmek isteğini kimseler bilemez kimseler.
    Mekanı cennettir eminim kuzucum,
    Karşı kıyıda görüşmek üzere sevgli baboşum 😦

    Not: bende ofiste sana bu satırları yazıyorum özlemce gibi İçime akıtarak, gözyaşlarını paylaşıyoruz hepimiz.

    Zamnsız acılar yaşamamak dileğiyle,

    Sevgiler

  3. Kimseye çaktırmadan ağlıyorum ben de.. =( Ne güzel yazmışsın. Fiziken yanımızda olmasalarda, attığımız her adımda, her güzel anda, mutsuzluğumuzda yanımızda olacaklar. Bizi yoktan var eden anne ve babamız..

  4. Baban hep sizinle biliyorsun değil mi Görkemcim.Her an her saniye.Fiziken yok belki ama manen en yakınınızda.
    Ne mutlu ki,dolu dolu bir ömür sürmüş;darısı hepimize…

  5. canim….soyleyecek bir sey bulamiyorum… sadece sessiz sessiz agliyorum… Allah evladina, sana, kocana, annecigine saglikli, mutlu, huzurlu bir omur versin… bir de sabir…

  6. Bu satirlari okuyabiliyor olsa keske. Ben oyle olduguna inanmak istiyorum. Ne guzel yazmissin, aglamakli gozlerle okudum. Mekani cennet olsun babaciginin.

  7. Tatlim benim yaa, o simdi seni izliyor hep senin yaninda… Goz yaslarimi tutamadim bir taraftanda babami dusundum, bir taraftanda gozlerimi Ruzgarla babanin resminden ayiramadim. :((( Kuvetli ol, sabirli ol.

    1. Ah canım benim, sakın böyle yazıları okurken babanı düşünüp üzülme. O hayırlısıyla daha uzuuuunn yıllar bizimle olacak hiç merak etme sen.

      Kimse senin kadar kuvvetli olamaz güzel arkadaşım, sen bana gönder oralardan biraz o süper enerjinden.

  8. Şimdi gözlerim dolu dolu “ne desem boş” deyip çarpıya basıcaktım ama güzel bir temennide bulunmadan çıkmak istemedim. Allah sizi cennette kavuştursun, kabri nur olsun inşallah. ve “Umarım kimse zamansız acılarla büyümez. Kimse…”.

  9. Gorkemcim ne şanslı bir kız cocuğu imissin ve ne şanslı bir babaymis baban. Fotograf şahane. Allah gani gani rahmet eylesin.

  10. babam dedemi kaybettikten sonra “ah babam sağolsaydı” şarkısını dinler, hüzünlenirdi. biz şarkının bize göre “kroca” gelen tarafına takılıp dalga geçerdik ona çaktırmadan. Oysa evladım oldu, babası oldu. Babanın benim için ne demek olduğunu daha iyi anladım. Rabbim bu acıyı yaşayanlara sabrını versin…

  11. Gorkemcim bir sene olduguna inanamiyorum resat amcamin gidisinin sen cok ozel bir evlatsin o da cok ozel bir babaki senin gibi vefali bir evlat yetistirmis gittigi yerde huzurlu ve rahat olmasini diliyorum ben bu satirlari yazarken boncuk boncuk akiyor goz yaslarim tutamiyorum oyle bir ifade ediyorsun ki duygularini benim bile fark etmedigim kuytu koselerime dokunuveriyorsin
    Rahat uyu Resat Oktem

    1. Sağol canım arkadaşım, geçti gitti işte bir sene…

      Annenle babanı unutamıyorum, hiç beklemediğim bir anda nasıl da camiide karşıma çıkıp, sımsıkı sarılmışlardı bana. Allah onlara ömür versin.

  12. Canım mekanı cennet olsun kabri nurla dolsun inşallah. Ne mutlu ki sana bu satırları yazdıracak kadar çok sevmiş seni ve çok sevdirmiş kendisini..

    Sana da bol sabır diliyorum Görkemcim 😦

  13. Yok ben anladim bu Cuma bana hep gozyasi 😦
    Ben gercekten ailenin sana sahip oldugu icin cok mutlu olduklarini dusunuyorum oyle guzel seviyorsun ki onlari. Oyle guzel sahip cikiyorsun ki yasadiginiz anilara. Ne mutlu boyle guzel hatirlamaya boyle guzel hatirlanmaya.

    Basiniz sagolsun Gorkemcim baska da ne denir bilmiyorum.
    ama ben hep biz hatirladikca bizimle olduklarina inaniyorum ha bir de soyle derler ya…
    kayibin ardindan insanin icinde mumlar yanarmis onlarca. Sonra birer birer sonerlermis. Ama bir tanesi hic soznmezmis hep yanik kalirmis iste sanirim o da o ince sizi…

    😦 of.. of diyorum bugun sadece…

    1. Ahh ah Gülçin’im, sorma pek ağladık bu ara.
      O ne güzel sözmüş öyle, mumlar teker teker sönermiş demek… Bazen, sönen mumlar yeniden alevleniyor biliyor musun? Ama sonra yine o ince sızı kalıyor…

  14. Allah gani gani rahmet eylesin canım babacigina. Seni ve torununu yine o gülümseme ile izliyordur ve ne mutlu oluyordur.

  15. Görkemcim biliyor musun House’u neden bu kadar sevdiğimi ve delice bir saygı ve hayranlık duyduğumu yeni anlıyorum… Çok küçüktüm belki çok az anı çok az ayrıntı ama çok net hatırladığım en önemli şey sessizce oturduğu o koltuğunda kafasındaki düşüncelerin o sessiz gürültüsü ve o keskin mavi bakışları Reşat amcamın… Hiç gözümün önünden gitmiyor…
    Tanrı acını hiç unutturmasın Görkemciğim…

      1. bak onu hiç hatırlamıyorum 🙂 sanırım sebebi hyper tepkileri olan babamın yanında Reşat Amcamın sakin uyarısı şaka gibi gelmiş olsa gerek o zamanlar bana…

  16. Mekanı cennet olsun. Senin yazdıklarından sonra babanı görünce dedim ki, bir insanın karakteri ancak bu kadar gözlerinden okunur. O bakışlar her şeyi anlatıyor. Allah zamansız ölüm vermesin.

  17. şiiri ilk defa okudum ve bittim. bizim babamla hiç böyle bir ilişkimiz olmadı. çok isterdim babasına aşık bir kız olayım. ama şimdi babam kızıma aşık. bizden esirgediği sevgisini torununa göstererek telafi ediyor. ve o benim için hep en yakışıklı baba . hep babam gibi bir eşim olsun isterdim. ama dua kapımın açık olacağını nerden bilebilirdim ki 🙂

    Mekanı cennet olsun Görkemcim.

  18. Sevgili Görkem, yukardaki yazindaki ’12 Eylül’ tarihinin ’12 Mart’ olmasi gerekiyor… 🙂

Ruzgarli Gunler ve Geceler için bir cevap yazın Cevabı iptal et