Emziğin İngilizcesi pacifier, bilirsiniz. Biz bu kelimeyi ilk öğrendiğimizde sevgili kocamla uzuun uzun gülmüştük. Anlamını kavramamız uzun sürmedi tabii. Rüzgar iki buçuk aylıktı. Neredeyse her öğünde, benim binbir emekle besleyip, çoğaltıp sağdığım sütlerin yarısından fazlasını kusmaya başlayınca doktorumuzu aradık utana sıkıla. (Utana sıkıla diyorum çünkü böyle bir şey için doktora telefon etmek abukluk gibi gelmişti) Buket Hanım, Rüzgar’ın büyük olasılıkla meme ememediği için emme güdüsünü tatmin edemediğini, bebeklerin bu aylarda annenin memesi boşalsa bile, boş göğsü emerek rahatladığını, bizim kuzunun böyle bir şansı olmadığı ve gerekli kilo alımı ivmesini yakaladığı için emzik kullanmayı deneyebileceğimizi söyledi. Canım kardeşim, hemen koştu, o günden başlayarak sterilizasyon cihazımızın baş köşesine kurulan emziği aldı. Emziği ilk ağzına soktuğumuzda halimizi görmeliydiniz: Ben, annem, kardeşim, kocam, bit kadar bebeğin tepesine dikilmiş ve sanki ilk insanlı uzay aracının fırlatılışına tanıklık eder gibi merakla izlemeye başlamıştık. Rüzgar’ın emziği alır almaz gözlerini devirip katharsise ulaşmasıyla önceleri saadetten başımızı döndüren dakikalar gün geçtikçe eziyete dönüşmeye başladı. Mesela;
• Geceleri emzik ağzından düşer, onu bulamaz, çığlığı basar. Gecede dört defa süt sağmaya kalkmak yetmezmiş gibi bir de emzik nöbeti tutmaya başlarsın.
• Dışarıya çıktığında “ya yere falan düşerse” korkusuyla yanında bir emzik rezerviyle dolaşırsın.
• Emzik yıkayıp sterilize etmekten içine fenalıklar gelir.
• Büyümeye başladıkça onları benimsemeye başlar. O gün gönlünden geçeni bulamazsan yandın. Bir defasında aynen şöyle bir olay yaşandı:
Rüzgar: (Uykusunun arasından) Annneee, yeşil olanı ver.
Anne oda nasıl olsa karanlık diye başka bir tane verir. Rüzgar ağzına atar, bir iki emer ve annesine emziği iade eder.
Rüzgar: Anne, bu yeşil diil.
Görkem: (Hayretle) Aaa, nerden anladın?
Rüzgar: Bu damağımı kaşındırıyo
Görkem: ?!?!??!
Sözün özü, dananın kuyruğu Çarşamba günü koptu. Doktorumuzun “Artık yavaş yavaş bırakın” demesinden taaaam iki buçuk yıl sonra, benim hala harekete geçmediğimi gören Rüzgar’ın öğretmenleri, yavaştan provalara başlamışlar. Benim “ağlamasın, emme güdüsü eksik kalmasın, aman oral fiksasyon falan olur mazallah” paranoyalarıma karşın, bir baktım Rüzgar’ın iletişim defterinde bir not: Rüzgar üç gündür öğlenleri emziksiz uyuyor, bilginize… Da da da daaannn! Utandım valla, akşam hemen harekete geçtim. Rüzgar ilk gece iki defa istedi, emziklerinin kaybolduğunu ve üç yaşından büyük çocuklar için maalesef emzik satılmadığını, onun yerine uyurken sırtını sıvazlayabileceğimi söyledim içim kan ağlayarak. Tahmin ettiğim kadar zor olmadı fakat hala her akşam uyku saati yaklaşırken kalbim güm güm atıyor. Boşuna annelik yarı delilik hali dememişler. Rüzgar’ın sevgili öğretmenlerinden tuvalet eğitiminde de aynı performansı bekliyor ve böylece bu badireyi de üzerimden atmayı umuyorum 🙂
Ya ama çok yakışıyor şu emzik çocuklara 🙂 Doruk’un hiç böyle bir fotosu olmayacak. Bu arada Rüzgar’ın güzelim saçlarıda gitmiş. Büyümüş birden… Kocaman maşallah.
Bi de komik emzikler var ya diş şeklinde falan… Ben onlara bayılıyordum ama bizim haspa Avent’ten başkasını kabul etmedi.
Gorkem, cok erken birakmis emzigi Ruzgar, kiyamam. Ben 5,5 yasimda zor ayrilmisim sevgili emziklerimden, Isin komigi tam da 5 yasinda ilkokula baslamis bir cocuk olarak, uzerinde onluk, agzinda emzik ve gururla ilk harflerini deftere yazan ogrenci ve agzinda emzik konulu fotograflara da modellik yapmisligim var. Henuz anne olmamis, pedagoglarla bu konuyu konusmamis vs. bir arkadasin olarak, bu konuda emzigin yanindayim:))
Ahahah! Süpersin yaaa. O fotoğraftan istiyorum:))
Görkem konuyla pek ilgisi yok ama süt sağmaktan bahsedince sormak istedim. Göğüs uçlarınla ilgili bir problem yaşadın mı? Yaşadınsa ne kullandın ?
Benim durumumu anlatayım sana : 11 aydır bilfiil sağıyorum çünkü benim keratalar emmediler ( ya da ben beceremedim emzirmeyi ) İlk başlarda günde 8 kez 15’er dakikadan bir-iki aydır yine 15’er dakikadan günde 4-5 kez. göğüs uçlarım berbat. Denemediğim şey kalmadı. Amedanın çiftli sağma makinasını kullanıyorum. Önerebileceğin birşey var mı ?
Ben Medela’nın hastane tipi pompasını kullandım. İlk ay gerçekten mahvoldum. Görünürde tahriş vs. olmadı ama o kadar zonkluyordu ki, resmen gözlerimden yaşlar geliyordu acıdan. Sonra Garmastan krem kullandım, bir de makinenin gücünü düşükten başlatıp beş dakika sonra yavaş yavaş kuvvetliye çeviriyordum. Sen denedin mi bilmiyorum ama krem çok iyi geldi, tek handikapı her sağım öncesi iyice temizlemek gerekiyor. 11 ay sonra 15’er dk. sağmak da fazla geliyor olabilir. Süt tamamen boşaldıktan sonra üç dk. falan devam edip bırakıyordum ben sağmayı. Bu arada seni tebrik ederim, 11 ay süt sağmak gerçekten sağlam bir yürek ister, yaşamayan bilmez o makinaya bağımlılığın nasıl sinir bozucu bir şey olduğunu…
Garmastan maalesef işe yaramayan kremler arasında. Bu göğüsler ne kremler gördü bilsen. Bepanthen, garmastan,evicap,lansinoh,mustela,madecassol,zeytinyağı. Deneyeceğim bi kantaron yağı kaldı bakalım.
11 ay sağma meselesine gelince, ikiz olunca ve hiç emziremeyince mecburkaldım gibi birşey. Emzirememek içimde derin bir yara. Sırf gönlümce emzirebilmek için ikizlerden sonra bir tane daha doğurasım var.:)))Şimdi emziremediğim için sağma işini bir türlü bırakamıyorum daha doğrusu sırf canım yandığı için bırakmak fikri beni daha çok acıtıyor. Dişimi sıka sıka, gözümden yaş gele gele, bazen kan sağdığım halde sağümaya devam ediyorum. Sanıyorum emzirseydim memeden kolay kolay ayıramayan annelerden olacaktım. :)))
Seni çok iyi anlıyorum, aynı şeyi üç ay yaşadım da bana üç yıl gibi geldi.
https://ruzgarligunlervegeceler.wordpress.com/2011/02/03/dunyanin-en-degerli-icecegi/
Umarım beni yanlış anlamazsın ama gerçekten kendini bu kadar paralamana gerek yok diye düşünüyorum. Erken doğan ve hiç emmeyen bebeklerin bu kadar zaman anne sütü almaları zaten başlı başına bir mucize. İki mucize büyütmüşsün, bir tane de sen yaratmışsın, daha ne 🙂
meme uçlarında ki harabiyet bende de yoğun bir şekilde olmuştu.benim kisi sağmaktan değil emir in tamamen onlarla yaşamak isteyip memelerimi sömürmesinden kaynaklıydı:)) ben sadece karbonatlı( bildiğimiz içme sodası)su bhazırlıyordum.ve sıksık göğüs uçlarımı siliyordum bu suyla.biraz yakabiliyor.ama karbonatın hem tedavi edici hemde mikrop öldürücü özelliği var.ayrıca bebek emerken silmeme de gerek kalmıyordu.çünkü zararlı bir besin değil.denemenizi tavsiye ederim.
Sayende oral fiksasyonu da öğrendim:) Çocuk yuvaya sırf bu nedenle bile gönderilebilir; her nasıl yapıyorlarsa (ki umarım iyi bir yolladır) başarıyorlar. Tuvalet benim de kabusumdu, hallederiz demişlerdi.. (neyse ki halletmelerine gerek kalmadı..) Biraz büyüdüklerinde çok daha kolay bıraktıkalrını gördüm ben:)
“Umarım iyi bir yolladır” kısmını ben de düşündüm. Rüzgar’ın sevgili öğretmenleri, okuyorsanız n’olur kızmayın 🙂 ama hakkaten zaman zaman “çocuğum ağlıyor da, vermiyorlar mı?” diye aklıma gelmedi dersem yalan söylemiş olurum. Fakat sonra farkettim ki, öyle bir şey olsaydı benim böcek, anında yetiştirirdi 🙂 Hem, Rüzgar’ın iki öğretmeni de “anne”. Yani yürekleri kaldırmaz öyle bir şeyi 🙂