Dunya

Evlerden ırak…

Geçenlerde “Beyninize Zarar Veren Alışkanlıklar” adlı bir mail geldi. Okudum, okudukça güldüm. Çünkü gördüm ki, anlatılanlara göre, bir anne olmamın getirdiği yaşam tarzıyla, benimkinin şu an itibariyle hala çalışıyor olması bile mucize. Beynimize zarar veren alışkanlıklar şunlarmış:

Kahvaltı etmemek

Kahvaltı etmeyen kişiler, düşük bir kan şekeri seviyesine sahip olur. Bu durum beyin için yetersiz besin tedarik edilmesine ve sonunda beyin dejenerasyonuna yol açar. Ah be güzelim, nerede kahvaltı edecek zaman? Sabahın köründe kalk, giyin-kuşan, oğlanı (hatta bazen kocanı da) güç bela uyandır, çocuğu giydir, okula bırak, işe yetiş. O arada ağzıma bir şeyler giriyorsa da buna “kahvaltı” demek pek doğru olmaz.

Sigara içmek

Çoklu beyin büzülmesine neden olur ve Alzheimer hastalığına yol açabilir. Beyin büzülmesi????

Yüksek şeker tüketimi

Çok fazla şeker, proteinlerin ve besinlerin emilmesini durdurur ve dengesiz beslenmeye neden olur. Bu, beynin gelişmesine engel olabilir. Mutfağın en nadide köşesinde, çocuğun yüzünden devamlı Nutella kavanozu bulunuyorsa, oğlun çok sevdiği için periyodik olarak mis gibi brownie kokuları evi sarıyorsa, ağır tahrik indirimi uygulanamaz mı? Hem beynim şu ana kadar gelişimini tamamlamamış mıdır?

Hava kirlenmesi

Beyin vücudumuzda en çok oksijen tüketen organdır. Kirli havanın teneffüs edilmesi, beyne giden oksijeni azaltır ve beynin veriminde düşüş yaratır. O zaman tası-tarağı topluyoruz, doğru Kazdağları’na!

Uyku yetersizliği

Uyku beynimizin dinlenmesini sağlar. Uykudan uzun vadeli yoksunluk beyin hücrelerinin ölmesini hızlandırır. Uyku??? Bunun anlamını bilen bir anne tanıyor musunuz?

Uyurken kafayı örtmek

Kafayı örterek uyumak, karbondioksit konsantrasyonunu arttırır ve beyne hasar veren etkilere yol açabilir.  Ayağını sıcak tut, başını serin 🙂

Hastalık sırasında beyni çalıştırmak

Hasta iken çok çalışmak veya öğrenmek beyin etkenliğinin azalmasına yol açabilir ve ayrıca beyne hasar verebilir. Allah’tan Roket Mühendisi falan değilim, yoksa her hastalıkta on gün rapor almak lazım işyerinden…

Uyarıcı düşüncelerde eksiklik

Düşünmek beyin jimnastiği için en iyi yoldur, beyni uyaran düşüncelerin eksikliği beyin daralmasına yol açabilir. Çapraz bulmaca ve Sudoku iyi egzersiz sağlar. Play-Doh oynamak egzersizden sayılır mı? O hamurlardan pizza, dinozor yapacağım diye acaip efor sarfediyorum.

Aşırı ısınma

Eğer çok düşünüyorsanız, çok stresli ve çok eforlu bir yaşam sürüyorsanız, çok üzülüyorsanız, uzunca bir dönem ruhsal bozukluk ve depresyon gibi bir durumun içinden çıkamadıysanız; olumlu veya olumsuz yönde, bir şekilde daha fazla beyin açılımı yapmışsınız demektir ve bu durumda beynin daha fazla bölgesi çalışır hatta bazı bölgeleri durmaksızın çalışır. Çok çalışması daha fazla kalori çekmesi, yakması ve daha fazla ısınması demektir. Bu durum beyin arterlerinin sertleşmesine neden olarak, zihin gücünün azalmasına yol açar. Eee n’apıcaz? Sinirleri mi aldırıcaz ameliyatla? Hem, “çok düşün” diyordunuz daha demin…

Az konuşmak

Zihinsel sohbetler beynin etkinliğini geliştirir. Dört yaşında, her gün yüz binlerce soru üretebilen bir çocuğunuz varsa ve soruları her geçen gün daha da abuklaşıyorsa, ekstra bir zihinsel etkinliğe gerek yok kesinlikle.  

O kadar gülüyorum ki; henüz çalışmaya başlamadığım dönemlerde neredeyse her sabah programında görürdüm: Kocaman bir masa ve üzerinde serili duran türlü zerzevatlar, otlar, çok sevimli olduğunu sanan aslında gıcık tipli bir hekim, çarpık bacaklı, zarganadan hallice program sunucusuna anlatıyor da anlatıyor: İşte bunu alın, şununla 50 dakika kaynatın, günde üç bardak için. Saçınıza şunu şunu sürün, aman marketten pirinç almayın kanser olursunuz, şunu yemeyin beyninizde ur çıkar, ciyaaaakk!!!  Zorla adamı kanser edecekler… Bak sinirlendim yine.

Babaannem, kardiyoloğuna kontrole gittiğinde (kendisi 84 yaşında bir özgür ruhtur, maşallah deyin) şöyle söylemiş: “Bakın, bana et yasak demeyin. Pirzolayı severim, haftada en az üç gün kırmızı et yerim. Sigaraya da laf etmeyin, günde üç tane sigara içerim, öğleden sonra Türk Kahvesi olmazsa olmaz. Hayatta zaten azıcık zevkim kaldı, onlardan da mahrum etmeyin. Orucumu da tutucam, ilaçlarımı ona göre ayarlayın. 60 yıldır aksatmadığım orucu sizin için yiyecek halim yok.” Ülke çapında pek meşhur olan doktor, gülümseyerek dinlemiş dinlemiş, cevabını vermiş: “Nazlı Hanım’cım, siz bu günlere kadar bu şekilde geldiyseniz, size verecek hiç bir öğüdüm yok. Bildiğiniz yolda devam edin. Böyle söylediğimi de, başka kimseye anlatmayın.”

Şimdi tabii buradan yola çıkarak kendimizi nikotine, kafeine verelim demiyorum. Nerede babaannemin genetik şifreleri, nerede bizimki? Ama, rica ediyorum, takılmayalım. Çim suyu içip brokoli yiyerek Gillian McKeith olacağımıza, bitter çikolatayı kremaya daldıran Nigella Lawson olalım.

Ne güzel yazmıştı Sitare, ellerine sağlık valla:

(…) UHT süt içmeyin. İçseniz de bir halta yaramaz, gidin bulun buluşturun. İneğin cinsi Hollanda olsun dikkat edin. Taze süt alın! Olmadı 1-2 günde bozulan sütlerden temin ediverin! Arayın tarayın, cehennemin dibine de girse o sütleri satan marketi bulun! Market yoğurdu yemeyin. Zıkkımın kökünü yiyin! Oturun evde yapın. Salak gibi gidip mayasını market yoğurdundan yapmayın. Köy yoğurdu bulun. İçine probiyotik katıştırın, öyle mayalandırın. (…) Anasını sattığımın sistemi, ne sunuyor peki bize? Ayın sonunu ancak getirebileceğiniz bir maaş ve yanında ikramiye olarak asla içinden kaçıp kurtulamayacağınız büyük şehir telaşları. Tüm marketler sistemin “tü kaka” dediği benzer ürünleri satar ve pazarlarken,tüm medya bunları tüketmemiz yönünde reklam çığırtkanlığı yaparken diğer yanda çok bilmiş sistemin savunucuları çıkıp “bunu alma şunu al” derken zavallı yurdum annesi dımdızlak orta yerde kalmış düşünüyor…(…)

Karar verdim, sağlıklı yaşam takıntısı, benim sağlığımı bozuyor.

Meraklısına; bkz. Ortoreksiya Nervoza

“Evlerden ırak…” için 34 yorum

  1. koptum kızım ya acayip güzel yazmışsın yine her zamanki gibi.

    şu beyin büzüşmesi neyse onadan mı oldum nedir bu hafta manyaklıkta sınır tanımıyorum.blogumu okuyanlar “harbi cozuttu bu gerzek “demesin diye bugün romantik takıldım:)

    yoksa var ya öyle tuhaf öyle abuk şeyler çiziktiresim var ki bloglar arası savaş bile açabilirim o derece büzüşüküm:))))

    ha bi de kalkmış çocuk yüzünden alınan nutella demişsin,ben de yedim.evet evet az önce aldım kaşığı yedim can bu yani:)))))hahahaaa ters köşe oldun nabeeerr:))

    hepimiz nigellayız hepimiz nutellacıyız:)

    ***bu hoş yazına beni kattığın için ayrıcana mübarek ellerini sıkar yanaklarını mıncırtırım:=))

    1. Ben teşekkür ederim şekerim, şenlendirdiniz blogumu 🙂 Ayrıca da afiyet olsun.

      Beynin büzüştüyse, Allah aşkına tutma kendini, yani bu tuttuğun halin ise ben senin manyaklaştığını görmek isterim şahsen 😀

  2. marifet beyni ferah tutmakta; korkulardan uzak durmakta :))
    korktuğunu yaşatıyor Tanrı, sistem böyle!

    Anneysek ve eğer bu süperwomen’ız demekse zaten kim korkar bizi korkutanlardan !!!

  3. kafamda dolaşan kötü düşünceleri kocan bir şeytan kovucu var benim, çağırdığım an defediyor bütün korkularımı :)))
    Sanırım bunu tv izlememe borçluyum ❤

  4. bu ülke sonradan olanları değil anadaon öyle doğanları sevip bağrına basar dikkatli ol bacım:))
    bu arada twittera döndü kuzucum yorum şeysin:))

  5. ben beyin büzüşmesini birazcık anladım da, çoklusu nası oluyo onu anlayamadım!!:)
    sağlıklı yaşamak tabiiki lazım ama onu da takıntı haline getirmemek gerek..herşey kararında güzel..

    1. Ben de anlayamadım, çok merak edip Google Efendi’ye sordum, “Beyinde hücre kaybının uzun sürmesi halinde beyin hücrelerindeki dejenerasyonun gitgide artması, psikiyatrik bozuklukların başlaması” imiş. Amanın!

  6. süper süper süper.. ben yazacaktım ama konu çok dallı budaklı çenemi kapayamam diye geri duruyordum sen çoook daha alasını yazmışsın.. beynine sağlık:) Nigella oluruz di mi.. ahahah 🙂

  7. sonundaki bağlama çok hoşuma gitti ya, o iki kadın kıyaslaması neydi öyle:)
    Eline sağlık güzel yazı olmuş, katılıyorum. +1 🙂

  8. Babaannenin öpüyorum ülke doktorlarına cilalısından bi ders vermiş:)
    O kadın programıyla kafayı yedirtcekler millete kanser olmadan deli olacak çıkacaklar..içim rahatladı Nigellayı görünce ohh gönül rahatlıyla bi browni yuvarlayabilirim:)

  9. Merhaba, çok moral bozucu olacağım biliyorum ama maalesef söylemem gerek içimde tutamayacağım. Nigella da zayıflama kervanına katıldı ve de epey bir kilo verdi. Digiturk’deki programları eski olduğu için insan yanılıyor ama, geçen bir dedikodu sitesinde gördüm manyak kilo vermiş. 🙂 Bence kendisinin eskiden hipnotize edici kalçaları vardı, göğüsleri konusuna hiç girmiyorum bile. Bir çikolatalı kek yapmıştı zamanında, içi yumuşacık, dışı ise kıtır kıtır hala aklımdadır, o derece. Zaten sonra oturup kamera önünde hepsini yemişti.

    Yazınız her zamanki gibi çok güldürdü beni, ben en çok süt manyaklığına kızıyorum. Hem de öyle böyle değil, şeytan diyor bu en iyi ben bilirimcilere karşı bir yazı yaz, ama susup oturuyorum yine. Gerçi öyle başlasam sezaryan nazilerinden, 3 yaşına kadar emzirmedin mi, sen kötü bir annesincilere uzanmak gerekir ama neyse. 🙂

    Biraz asabiyim bu aralar, resmen içimi döktüm yahu.

    Canan

    1. Demek kilo vermiş Nigella haa, ahhh, yıkıldım şu anda 🙂
      O süt manyaklığı ayrı bir konu zaten. Mutlaka yazmak lazım da, ben kendimi tutamam, sağa sola saldırırım diye dokunmadım o konuya. Süt mafyası diyorum ben onlara. 10 derste, anne sütü üzerinden ebeveynlik!

  10. ŞOK! ŞOK! ŞOK! Şok geçirdim sayende. Nigella nasıl 51 yaşında olabilir yahu?! Kadın 35 bilemedin 40 gösteriyor en fazla. Digiturk’teki programlarından takip ediyordum. İnanamıyorum halen.

  11. yaa sen sahiden 12 den vuruyorsun be hatun.Ne güzel giriş ne güzel gelişme ne güzel sonuçlar çıkartıyorsun böyle.
    Bayılıyorum sana:)

  12. Ben bi ara veriyorum, sonra tek seferde hepsini okuyorum yazılarının. Takip ettiğim yegane blog diycem ama diğer canım arkadaşlarım alınmasın:)

    O yüzden yorumlarım biraz geç kalıyor:))

    Şu süt konusunda son zamanlarda çok şey okuyorum. Bizim evin dibindeki inekleri yıllardır seyrederiz.. Niye tereddüt ettiysek bu zamana kadar?? cahillik işte.. artık her hafta 5 lt taze sağılmış süt giriyor eve, tanıdık, sevilen ineklerden.. sabah kahvaltılarımız kaymakla, diğer öğünlerimiz taptaze yoğurtla şenleniyor şimdi… kaymak kaymağa, yoğurt yoğurda benziyor, süt mis gibi kokuyor! geçen hafta benim mimiyi sütten kestim, 28. ayda, şimdi de taze süte devam ediyoruz, walla içim rahatladı:) Belki emzirme döneminde başıma gelen beyin büzüşmemi biraz telafi edebilirim… haha.. walla insan hakkaten salaklaşıyor:)))

    Öpüyorum seni ve Rüzgar’ı!

    1. Ohh, ne güzel, afiyet olsun kuzuya! Tanıdık ineğin sütü gibisi var mı yahu 🙂 Biliyorsundur, iki kadın sırf çocuklarına taze süt içirmek için bu işe giriştiler, şimdi besicilik yapıyorlar.

      Emzirme bittiyse, hayırlısı olsun, kafa yavaştan yerine gelecektir 🙂

      Biz de çok öpüyoruz…

Ruzgarli Gunler ve Geceler için bir cevap yazın Cevabı iptal et