Bodrum’a taşındığımızdan beri bir yürüyüş yapma, dağ bayır tırmanma merakı geldi bana. “Ne var ki bunda?” diyeceksiniz. Şu var, biz ailece yürümekten nefret ederiz. 300 yıldır ayağı yere değmeyen asilzadeler gibiyiz. Annem, cebinde son on lirası kalmış olsun, bir yere gitmesi gerekiyorsa o parayı taksiye verir, 9.99 yazdığı yerde iner taksiden. Kardeşim yeni yeni konuşmaya başladığı dönemde, daha apartmanın kapısından çıkmasıyla sağına soluna bakınır ve şöyle derdi: Taksi ? “Peki ya toplu taşıma araçları?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. O dönemler annemde ileri derecede panik atak rahatsızlığı olduğundan kalabalığa giremezdi. Biz iki kardeş, o araçlara herkesin binemediğini sanarak büyüdük 🙂 Paramız varsa çıkardık evden, yoksa otururduk oturduğumuz yerde. Yıllar sonra voleybol antremanına gitmek için ilk kez tek başıma belediye otobüsüne bindim ve tacize uğradım. Şaka gibi! O kadar salaktım, kalabalığa karışmak konusunda o kadar acemiydim ki, tacize uğradığımı bile anlayamamıştım.
Savulun leyn!
Bence yürümeyi sevmeyişimin altında yatan sebep, bu geçmişim. Bilinçaltımdaki kodlama şu: Yürüyorsan, bu zorunluluktandır. O yüzden ne zaman yürüsem “gidiyom gidiyom, varamıyom” duygusu hasıl olur(du) bana. İçim daralır (dı).
Şimdi ise bir gün aksatsam yürümeyi, resmen boşluk hissediyorum. Tabii aniden outdoor insanı olmamın sebepleri var:
1- Çalışmıyorum. Oğlanı okula yolladıktan sonra, giyineyim, makyaj yapayım, hazırlanayım zorunluluğum yok.
2- Rüzgar, 07.30’da servise biniyor. Dolayısıyla güne erken başlıyorum. Uyanıyorum, evi toparlıyorum, Rüzgar’ı yataktan kazıyorum, yolcu ediyorum, yürüyüşümü yapıyorum, dönüp Ümit’in kahvaltısını hazırlıyorum. Kendi kahvaltımı ediyorum, yatakları topluyorum ve daha saat 09.00 bile olmamış oluyor 🙂
3- Yürüyüş yaparken çevreyi tanıyor, yeni yollar öğreniyorum.
4- Müminem‘in yayınladıkları kadar güzel olmasa da bol bol fotoğraf çekiyorum.
5- Mis gibi havanın tadını çıkartıyorum.
6- Bodrum’a taşındıktan sonra aldığım altı kilodan kurtulmaya çalışıyorum. (Peki bir gram verdim mi acaba? Hayırrr!)
Bu yürüyüşlerin ufak bir handikapı var: Tehlike! Bazen bir Arnavut kaldırımının, bazen tavukların, bazen de bir kedinin peşinden koşarken, kendimi kuş uçmaz kervan geçmez bir sokakta buluveriyorum. Genelde gözükaralığımla övünürüm fakat o zamanlar gerçekten korkuyorum. Evin yolunu zor bulduğum günler bile oluyor. Yine de bu maceracı ruha söz geçmiyor 🙂
Sevgili kocam, bu yeni hobim için sonunda bana nadide bir hediye aldı. Aslında adım ölçer istiyordum ama doğrusu bu da işe yarar.
Sanırım bu çok özel hediyede, meşhur Bitez sapığı ile müşerref olmamın de etkisi var. “Kara bahtım, kör talihim, elaleme kocası tek taş alıyor, bana düşen biber gazı” demedim, aksine gayet sevindim ve rahatladım. Savulun, silahlıyım ve çok tehlikeliyim!
Görkem çok tatlısın ya…
O senim tatlılığın 🙂
ne güzel bir yazı olmuş, özellikle son paragrafı, güldürdün beni, teşekkür ederim:)
yürümek… güzel şey gerçekten, ben çok ama çok severim, darısı senin gibi çalışmayıp boool bol bana kalacak olan zamanlara.. sevgiyle kal.
Ben teşekkür ederim. 🙂
Çalışmama konusu enteresan. Bazen “oh ne güzel” diyorum, bazen de sıkıntıdan patlayacak gibi oluyorum. Hangisi iyi gelecekse o olsun diyelim 😉
Eline saglik herzamanki gibi cok guzel ifade etmissin.Son 6aydir ayni ruhta ve psikolojideyim.Senin fotolari gordukce daha bi gayretle sokaga atiyorum kendimi.
Gercek su, calismamak senin gibi bilincli bir anneysen en guzeli.Darisi basima son 3ay
Kizimdan Ruzgara
♥♥♥sewgiler
Uyyy, kuzuların kuzusu, nasıl güzel bir kız geliyor hayırlısıyla 🙂 Safiye’cim, hamileliğin rahat geçiyorsa bence de yürümelisin. Temiz havada tabii… Ve sapıklardan uzakta. Koşamazsın şimdi çünkü 😀
Aman allah kullandırmasın… ;()
Aminn 🙂
Ne mutlu size ki en güzel ve en sıkmayan spor olanı yürüyüşü icra etme şansına sahipsiniz:)Mazur görün ama ”tacize uğradığımı bile anlayamamıştım”cümlesine çok güldüm…aslında ağlanacak halimize güldüm:((çünkü toplu taşımalarda durum bundan ibaret ne yazık ki..Bence de eşinizin hediyesi gayet isabetli:))iyi yürüyüşler …
Teşekkürler. Valla tacizi düşündükçe ben de gülüyorum. Otobüsten indikten sonra aklıma geldi “ya o adam n’aptı öyle ki?” diye düşünmek. Annem şimdi okuyunca çıldıracak 😀
:))))
asilzade ingiliz lord familyam senyoritem matmazelim önde gidenim :))
süper hedaye bu
tektaş can kurtarmaz bacım tam tersi nazara gelirsin yataklara düşersin maazallah
şimdi asıl merakıma geleyim
resimdeki el kimin ?
:)))))
Valla nazardan bi tarafımızı toplayamadık zaten bacım, haklısın 🙂
Fotoğraftaki el benim elim yahu, çirkin mi çıkmış acaba?
bacıım. pek iki tarafı keskin kılıçtır bu ve teaser… kullanma pratiğin yoksa, sana zarar verir. evde eşinle pratik yap.
ya rüzgar tersten esiyorsa? ya adam (%80 olaydaki gibi) arkandan saldirirsa..
ya bileğini büker elinden alır sana karşı kullanırsa??????
3 temel aikido hareketini öğren + panik düğmesi/ düdük taşı yanında bundan kat kat iyi..
kızıma öğrettiğim taktikler. (kendi deneyimlerim ve okuyup araştırdıklarımdan)
* saldıran olursa bas çığlığı, avazın çıktığı kadar. utanma.
* elinde bişey taşıma. cebine koy, sırt çantası-freebag al ama el çantası alma. hevese getirme hırsızı uğursuzu.
* gözlük tak, suratını as. kötü niyetli insan göz teması kurmaz, ona dikkat et.
dizle bilek arasındaki kemiği tekmele. boyun yeterse burnuna kafa at. alnınla. alın kemiği çok serttir.
http://www.egm.gov.tr/icerik_detay.aspx?id=99
http://www.egm.gov.tr/icerik_detay.aspx?id=105
ve GÜVENLİĞİNİZ İÇİN başlığındaki diğer herşeyi dikkatle okuyun..
Benim asıl korkum arabayla yaklaşanlar aslında. Kışın o kadar ıssız oluyor ki ara sokaklar. Sabahları erken saatte hele, in-cin top oynuyor. Tam kaptırmış yürürken bir bakıyorum arkadan tıngır mıngır bir araba geliyor. “Ulen” diyorum “bir atsalar şimdi beni içeri…” Kayınbiraderim aikido kuşağını yeni aldı, bir kaç ders versin bana hakikaten. Şimdi verdiğin linki de okuyorum.
Şimdi annem çıldıracak ha, 🙂 Allah kullanmaya gerek bırakmasın, sen keyfince dolaş Bodrum sokaklarında, ahh keşke eşlik etseydim sana..
Belki o da olur be Müminem… Kim derdi ki, siz İzmir’e geleceksiniz, benim işyerimin karşısındaki otele yerleşeceksiniz, ben öğlenleri kaçıp kaçıp yanınıza geleceğim diye…? Bakarsın bu da olur 🙂
Bana biber gazı bile almadı ki kocam. Şimdi soruyor doğum gününe ne alayım .istemem ısmarlama hediye.
BEn de iş bırakınca başlayacağım yürüyüşe, bisiklet sürmeye inşallah.
Bakalım senin gibi çocuğumu yolcu ettikten sonra işlerimi yapmayı mı uyumayı mı huy edinecem kendime? merak ediyorum.
Nilhan, uyuma meselesine hiç girme sakın, çok kötü alışır insan tembelliğe… 🙂
Benim de kısa yürüyüşlerim oluyor,okula giderken ve okuldan gelirken bir durak önce iniyorum otobüsten 😀
bu yürüyüşlerde hep kalabalık meydanlarda olmama rağmen benim de başıma biber spreylik olaylar geldi,fiyatlarına bakıyordum ben de şimdi 😀
Ne yani yürüyüş yapmak için işimi bırakmam gerekiyor; oldu mu şimdi bu görkem 🙂 Ben seni hep seviyor sanırdım. Annen’e yeniden bayıldım tam ben gibi vallahi o kadar çok gere gitmekten vazgeçerim ki param yoksa 🙂 Bu arada o spreyi kullanırken aman dikkat kendinde etkileniyorsun benden söylemesi, tecrübe konuşuyor 🙂
Evet, benim yürüyüş yapmam için hem işi bırakmam, hem de yeni bir yere taşınmam gerekiyormuş 🙂