Okul zamanı, saat 07.30’da yataktan malayla kazıdığın velet, tatil günü saat 07.00’da hönkürerek uyanır:
– Anneee acıktııııım!. Ne zaman olur kahvaltım?
Yataktan kalkar, alelacele yüzünü yıkar, o duvar senin, bu duvar benim, çarpa çarpa mutfağa ilerlersin.
– Hani kahvaltı nerde?
Tabağı önüne koyarsın. Uyku sersemi, ellerini yaka yaka yaptığın tosttan bir ısırık (Evet sadece bir ısırık) alır.
– Anneee doydum.
Kendi kahvaltına başlarsın.
– Anneee havuza gidelim.
– Oğlum, kahvaltı ediyorum.
– Kaç dakika sonra biter kahvaltın? (Ya sabır)
– 12 dakika sonra Rüzgar.
Aradan 20 saniye falan geçer.
– Şimdi bitti mi? (İmdaaaaaaaaaaaaaaaaaaaatt!!)
Sonunda kahvaltı etmekten vazgeçersin.
– Anneee n’apıyorsun?
– Mayomu giyiyorum oğlum.
– Kaç dakika sonra mayonu giymen biter? (Boşver mayoyu oğlum, şimdi anadan üryan düşecem ortaya, gazeteler gölgede 52 derecede aklını kaybeden Bodrum sakini annenin dramını anlatacak.)
– Hadi anne niye gitmiyoruz?
– Çamaşırları asayım çıkarız hemen.
– Kaç dakika var çamaşırların bitmesine?
– Offf yemişim çamaşırı, hadi çık.
Öğlen vakti eve dönülür.
– Anneeeeeeeeeeee
– Neeeeeeeeeeeeeeee (Pedagojinin yıkıldığı anlar)
– Hadi gel satranç oynayalım.
– Yemeğim bitsin, oynarız.
– Ne zaman biter? Kaç kere çiğneyeceksin?
Geçtiğimiz yaz, noktası vürgülüne aynen yaşanan bu olay ve üç ay süresince gerçekleşen birbirinden renkli doksan ayrı varyasyonunu, tatilin ilk günü yaşamamak için bugün sabahtan evden çıktık Rüzgar’la. (Kısırdöngüyü kıracağım aklımca 🙂 )
Sonuç: Çamaşır leğeni almak için çıktığım çarşıdan, oğlanın gösteri fotoğraflarını bastırarak, ona uzun zamandır söz verdiğim gibi dövme yaptırarak, ice-slush içirerek, Bardakçı motorlarının ne zaman kalktığını öğrenerek, parka gidip köpek severek döndüm. Tabii ki çamaşır sepeti olmadan.
Çamaşırları makarna tenceresine koyar, kafama da bir huni takar öyle dolaşırım artık. Herkese iyi tatiller!
Görkemcim şimdi ben de sadece isimleri değiştirerek kopyala yapıştırla bizim hikayemizi yazabilirim :))
Aaah ah 🙂 🙂 🙂
shaker ı icerken kendinden geçmiş yiğenim 🙂
Evet ya 🙂
hepsinin sabah uyandırmak için bahanesi karnının acıkması, çok pis kullanıyorlar bizi:)) deniz kenarındasın sal suya atsın enerjisini diyeceğim ama bu modeller deşarj olacaklarına şarj oluyorlar anacım:)) yine de iyi tatiller;)
Şekerim, deniz kenarı iyi güzel oluyor da, ona da cüzdan dayanmıyor. Bodrum’un tadını dilediğimizde çıkarmak için her hafta Sayısal oynuyoruz 🙂
ahahahahaaa:)) evde limonata yap satsın deniz kenarında ruzgar, erkenden ticarete atılsın:)
Hahaha 🙂 O olur bak!
Sen çalışmıyor muydun kuzum ya ver babasına bankaya götürsün biraz çalışsın bak gavur çocuklarına hep yazları çalışarak geçiriyorlar :)))
Aslında pazarda limonata satayım diyor, hadi haftada bir gün öyle yırtarız. Ama bankada delirtir babasını, sekiz yaşını doldursun hayırlısıyla, İngiltere’ye çilek toplamaya göndereceğim çalışma kampına 🙂
ben de hümayla bütün yaz evde takılıp, anneeee’lerinden sıkılana kadar onla takılmak istiyorum. keyfini çıkarın.. her gün bugün tatil mi annee diye uyanıyor çocuk 😦 daha 3 yaşında