Sabah sabah Elif'in yazısını okudum, ruhum daraldı. Alışılmışın dışında bir durum olduğundan değil, yıllardır bir arpa boyu yol gidemediğimi anlamamı sağladığı için. Neredeyse dört sene önce "Gaydiri Gubbak Cemilem" yazımın son paragrafında yazmışım, yine de yaklaşan tehlikeyi sezememişim. Durum şu: Milletin sevgilisi, çocuğu onu "prenses, peri" sanarken, bizimkiler (Evet kocam da dahil bu kadroya) beni Wonder… Okumaya devam et O beni prenses, peri “sanmıyor”!
Kategori: Gelisim falan
Durdum…
Durdum yine bu ara... Canım Müminem'in yazdığı gibi, "İçimi yiyen kocaman bir huzursuzluk, yere göğe sığamama ve neredeyse çıldırma hali. Sebepler çok; en başta freni patlamış araba gibi gitmekte olan ve beni dehşete düşürüp, güçlü bir endişeye sevk eden ülke hali, karmaşa, güvensizlik, üzüntü, kasvet (...)" Kimisi sıkıntıyla, dertle beslenir, yaratıcılığı artar ya, bende tam tersi.… Okumaya devam et Durdum…
Hayat, çocukluğun tekrarından ibarettir.
“Tüm çocuklar, dünyaya prens/prenses olarak gelir. Ama ne yazık ki, büyük bir kısmı sonradan kurbağaya dönüşürler”. Doç. Dr. Azmi Varan, 30 Kasım 2013 Cumartesi Günü TED Bodrum Koleji’nin düzenlediği, “Prensler, Prensesler ve Kurbağalar; Anne-Babalığın Farkında Olmadığımız Yanları” adlı semineri, Eric Berne’in bu sözleri ile açtı. Anladım ki, seminer sırasında not almak değil, ses kaydı falan yapmak gerekirmiş.… Okumaya devam et Hayat, çocukluğun tekrarından ibarettir.
Bu belki de ilk büyük hayal kırıklığım…
Çelişkilerle, gidişler-dönüşlerle dolu hayatımdaki çalkantılar çocukluğumda başladı. (Aslında ben portakalda vitaminken başlamış da, o zamanları anımsamadığım için, saymıyorum) Nedendir bilmem, hep uçlarda yaşadık. Ekonomik durumumuz iyiyken çok "zengin"dik, işler bozulduğunda da tepetaklak dibe indik. Babam kimyevi madde ticareti ile uğraşıyordu. Standartların üzerinde ekonomik koşullara sahiptik. Nişantaşı'nın göbeğinde kocaman bir evde oturuyorduk, ben koleje gidiyordum, tam… Okumaya devam et Bu belki de ilk büyük hayal kırıklığım…
Ayarlara doyamadım!
Rüzgar'ın ilkokul hayatının ilk ara karnesini aldık Cuma günü. Hatta Instagram'da bu konuda yediğim ilk ayarı taze taze duyurmuştum: Ben, okul hayatında not olayını fazla kafasına takanlardan değilim (Yazar burada, aynı cümleyi kuran ailelerin yüzde 98,2'sinde görüldüğü şekilde, yalan söylüyor 🙂 ) Tamam, düzeltiyorum, hiç umursamıyor değilim ama yüksek notlardan önce beni gururlandıracak, koltuklarımı kabartacak… Okumaya devam et Ayarlara doyamadım!
Tam altı sene önce, bir gecede büyüdüm ben.
Tam altı sene önce, bir gecede büyüdüm ben. Ellerini hiç bırakmayan bir eşin değerini, ardında kale gibi duran ailenin önemini, yaşamın kıyısında gidip gidip gelmeyi, gücün, sabrın, sevginin, dayanıklılığın sınırsızlığını, kalp çırpıntılarıyla yoğun bakım kapısında beklemeyi, 25 dakika uğraştıktan sonra çıkan 5 cc. süt için dakikalarca şükretmeyi, mümkün olan en kısa sürede ameliyat giysisi giyip… Okumaya devam et Tam altı sene önce, bir gecede büyüdüm ben.
Müzik… Ruhumun eziyeti!
Bizim Rüzgar, her konuda gıcık olduğundan, müzik konusunda da sivriliğini göstermişti. Yenidoğan döneminde, odasına koyduğum eski iPod'umdan Baby Symphony serisini dinletiyordum. Kendimce, süper bir şey yaptığımı düşünerek tabii.. O zamanki yardımcımız, Gaydiri Gubbak Cemile Abla, "Sen bu müziği gıy gıy da gıy gıy açıyorsun ama bakalım onun hoşuna gidiyor mu?" diye sorduğunda acaip sinir olmuştum.… Okumaya devam et Müzik… Ruhumun eziyeti!
Bir zamanlar bir leylek hikayesi vardı… Ne güzeldi…
Her ebeveynin maruz kalmaktan korktuğu, karşılaşmamak için kırk takla attığı sorular vardır ya... Beni yakından takip edenler zaten bu konudaki zafiyetimi bilirler. Rüzgar da, non-stop konuşan bir tip olduğundan bana bayağı zihin jimnastiği yaptırıyor sağ olsun. (Beyin jimnastiği nasıl yapılır? Sudoku çözmeden veya buğday çimi yemeden de alzheimer geciktirilebilir mi merak ediyorsanız buraya tık ve buraya… Okumaya devam et Bir zamanlar bir leylek hikayesi vardı… Ne güzeldi…
Fıssss! Havam söndü
Çocukların düşünce sistemlerine bir kez daha hayret ettim az önce... Anladım ki, onu dilediğin kadar hazırla, yüzlerce sorusunu cevapla, yumuşak geçişler yarat, yine de gerektiği kadar derinlerine dalamıyorsun. Hatırlarsanız, Bodrum'a yerleşmemiz ile ilgili yazımda, Rüzgar'ı aşama aşama nasıl "gerekli kıvama" getirdiğimi anlatmıştım ukala ukala... Aferin bana, gerçekten süper bir hazırlık evresi olmuş, şu an gerçekleşen… Okumaya devam et Fıssss! Havam söndü
Rüzgar basın toplantısında…
Rüzgar'ın okulunda çok sevdiğim bir uygulama var: Paylaşım saati. Her sabah aynı saatte, tüm sınıf arkadaşları bir araya geliyor, daire oluşturarak oturuyor ve sırayla bir önceki günü nasıl geçirdiklerini, neler yaptıklarını, hissettiklerini vs. anlatıyorlar. İşin ilginç yanı, başkasını dinleme konusunu pek önemsemediğini düşündüğüm Rüzgar, hemen hemen her gün, arkadaşından duyduğu, kendisine ilginç gelen bir olayı bana… Okumaya devam et Rüzgar basın toplantısında…