Aile, Gelisim falan

Ah bu ben, kendimi nerelere vursam

Dün gece…

Rüzgar’ın son zamanlarda tavan yapan gece korkuları yüzünden, yine o uykuya dalana kadar yan yana yatıyoruz.

Bir süre sonra, nefes alıp verirken Rüzgar’dan hıklamayla tıkanma arasında tuhaf sesler gelmeye başlıyor. Ellerim bir anda buz kesiyor. Bir anda gözümün önünden, Rüzgar doğduğundan beri sıklıkla yaşadığımız geceler geliyor. (Hep de gece olur bu meret). Rüzgar’ın önce sesi kısılıyor, sonra havlarcasına öksürüyor, en son nefes darlığı başlıyor, gecenin köründe, kışın soğuğunda kucağıma alıyor, sokakta dolaştırıyorum. Yetmiyor, arabaya atlıyoruz, pencereler sonuna kadar açık, son hız acile yetişmeye çalışıyoruz. Kapıdan koşarak giriyoruz. Rüzgar’ın ağlamaya mecali yok ama her şeye itiraz etmeyi başarıyor. Maskeyi takmıyor, hademeyi tekmeliyor, hemşireleri ittiriyor. Oksijen seviyesine bakılıyor: Çok düşük. Çocuk durmuyor, beş tane eşşek kadar adam, tutamıyoruz. Kan-ter içinde kaçınılmaz sona ulaşıyoruz: Kortizon! Bununla da bitmiyor, uykusuz geceler başlıyor, soğuk buhar makinesini bir aç, bir kapat, saati kur, saat başı uyanarak kontrol et, ha tıkandı ha tıkanacak… Derken hastalık diniyor, etkileri geçiyor, insan unutuyor, eskiye dönüyor her şey.  Zaten başka türlü normal yaşamaya imkan var mı? Şükürler olsun ki unutturuyor.

İşte yine, kalbim güm güm atarken, nefesini sayıyor, bir yandan da deliler gibi düşünüyorum: Burada doktorumuz yok. Nereye gideceğiz? Acıbadem mi daha yakın, Universal mı? Acilde çocuk doktoru var mıdır? E hani Bodrum’un havası iyi gelir demişlerdi, dakika bir gol bir oldu!

Gözüm saatte, düşüncelerimle boğuşuyorum. Sonra birden aniden Rüzgar’dan şöyle bir ses geliyor “Ooooff!”

“A aa! Sen uyumuyor muydun?” diye soruyorum. “Yoo” diyor.

“E o sesler neydi?”

“Hahhaha” diye kahkaha atıyor alay eder gibi.

Babamın horlamasını taklit etmeye çalışıyodum. Ben de onun gibi horlamak istiyorum da!

Ah ah! Oğlum git babanın matematik zekasına özen. Ne bileyim dil yeteneğine, sporsever kimliğine özen. Rahatlığını, pozitifliğini örnek al. Horlamasından başka taklit edecek şey bulamadın mı? Ömürümden ömür gitti yahu! Deli mi ne???

“Ah bu ben, kendimi nerelere vursam” için 27 yorum

  1. Aaaa aa, yok artık olamaz….. Yıllardır blog yazan karım ilk defa benim hakkımda olumlu şeyler mi yazmış. İnanamıyorum, şaşkınım… Biri gelsin açık kalan ağzımı kapatsın…..

  2. Okurken nefesim tıkandı. Rüya olsun nolur bile dedim içimden.
    Ulen ailecek delisiniz siz vallahi.

    Yalnız kocaya methiyeler dizilmiş. Gözümden kaçmadı 😉

  3. Herkezler oğlunu,kocasını,annesini methederken sen ”oğlum şöyle resim yapamaz,kocam böyle şaşkındır,annem de böyle böyledir… ” tarzı yazılar yazıyorsun ya çok hoşuma gidiyor,methiyeler düzmesen de onları ne kadar çok sevdiğini hissedebiliyorum anlatıklarından ve böylesi daha samimi geliyor gerçekten..
    Ama kocan çok sevinmiş cidden,arada şımart adamcağızı 🙂
    Ve Rüzgar da tiyatro mu olacak acaba? Hani sahne sanatları falan,armut dibine düşer misali ??

Ruzgarli Gunler ve Geceler için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s