Sarsıcı fotoğraf sanatçılarını seviyorum ben, yüzüme tokat olup çarpanları; Diane Arbus, Brenda Ann Kenneally, Tomasz Gudzowaty gibi. Brenda Ann Kenneally, bir anne; Belgesel fotoğraf sanatçısı ve disiplinlerarası bir sanatçı olarak bilinse de o kendini "fotoğrafçı" değil "fotoğraf çeken" olarak tanımlıyor. Fotoğraf sanatçısı yerine de "Dijital halk sanatçısı" terimini tercih ediyor. … Okumaya devam et Çocuğunuza hak ettiği gibi bir hayat veremediğinizi mi düşünüyorsunuz? Bir daha düşünün.
Kategori: Uncategorized
Sen; kim bilir rüzgârlı eteklerinle, şimdi hangi iklimdesin?
Sen kim bilir rüzgârlı eteklerinle Kim bilir hangi iklimdesin, ben Sensiz bu sessizlikle Deliler gibiyim sensiz Bu sessizlikle * Buraları sensizken sevmek o kadar zor ki... Kaç defa karıştı gözyaşlarım yağmura, denize, çok sevdiğimiz Bitez'in kumlarına, Bodrum rüzgarlarına biliyor musun? "Yaş aldıkça, gitmelere, terk edilmelere alışmak lazım" diyorlar... Ama ya zamansızlara..? Sen, benim… Okumaya devam et Sen; kim bilir rüzgârlı eteklerinle, şimdi hangi iklimdesin?
Rüzgar, Halloween’a da karşı!
Dün gittiğimiz restoranın sahibesi, Rüzgar'a, Cadı Parmağı yemek ister mi diye sordu (Memleketçe Halloween Bayramını idrak ediyoruz ya, o bakımdan, aşağıdaki gibi parmak şeklinde kurabiyeler yapmışlar). Rüzgar kadıncağızın zarif sorusuna sert bir cevap verdi: "Hayır istemem, zaten cadı diye bişi de yoktur!" Sonra diyalog şu… Okumaya devam et Rüzgar, Halloween’a da karşı!
Hoş mu geldin yaz?
Okul zamanı, saat 07.30'da yataktan malayla kazıdığın velet, tatil günü saat 07.00'da hönkürerek uyanır: - Anneee acıktııııım!. Ne zaman olur kahvaltım? Yataktan kalkar, alelacele yüzünü yıkar, o duvar senin, bu duvar benim, çarpa çarpa mutfağa ilerlersin. - Hani kahvaltı nerde? Tabağı önüne koyarsın. Uyku sersemi, ellerini yaka yaka yaptığın tosttan bir ısırık (Evet sadece bir… Okumaya devam et Hoş mu geldin yaz?
Biber gazı yutmadım ama benim de söyleyeceklerim var…
“The quickest way of ending a war is to lose it. ”* George Orwell 28 Mayıs'ta, önceki yazımı yazdığımda, ertesi gün yepyeni bir Türkiye'ye uyanacağımı bilmiyordum. Zaman zaman yanlış yönlere saptıysa da bizim jenerasyonun gördüğü en büyük direnişi yaşıyoruz şu günlerde. Evet, 28 Mayıs 2013 Taksim Gezi Parkı Direnişi'nden söz ediyorum. Herkes, olumlu ya da olumsuz,… Okumaya devam et Biber gazı yutmadım ama benim de söyleyeceklerim var…
Meraklısına: Instagram’da dehlenme kılavuzu!!
Bak, baştan söylüyorum, darılmaca, gücenmece yok. Bunlar tamamen öznel değerlendirmelerim. Sosyal medya gurusu değilim. Sadece, neden bazı kişileri uzun zamandır severek takip ediyorum, hangi kullanıcılara, neden bir haftada "unfollow"u basıyorum, onu düşündüm ve aşağıdaki sonuçlara vardım. 1. Aynı fotoğrafın 23,456 varyasyonunu yayınlayanlar Tamam anladık, güzel bir kare yakaladın, enteresan bir yerdesin falan. Ama aynı adamın… Okumaya devam et Meraklısına: Instagram’da dehlenme kılavuzu!!
Bir zamanlar bir leylek hikayesi vardı… Ne güzeldi…
Her ebeveynin maruz kalmaktan korktuğu, karşılaşmamak için kırk takla attığı sorular vardır ya... Beni yakından takip edenler zaten bu konudaki zafiyetimi bilirler. Rüzgar da, non-stop konuşan bir tip olduğundan bana bayağı zihin jimnastiği yaptırıyor sağ olsun. (Beyin jimnastiği nasıl yapılır? Sudoku çözmeden veya buğday çimi yemeden de alzheimer geciktirilebilir mi merak ediyorsanız buraya tık ve buraya… Okumaya devam et Bir zamanlar bir leylek hikayesi vardı… Ne güzeldi…
5 sene önce bu saatlerde…
Beş sene önce bu saatlerde... . Doğuma daha iki ay var derken bir bayram sabahı kendimi ameliyathanede bulmamın verdiği şokla, henüz ölümlerden döndüğümün bilincine varamamış, üzerimde hastane pijamasıyla yatakta şaşkın şaşkın oturuyor... . Saat başı süt sağıp, çıkan 5 cc. kolostruma şükretmeyi öğreniyor... . Yoğun Bakım'dan imzalaması için gönderilen "prematüre bebekleri bekleyen olası riskler" formunu… Okumaya devam et 5 sene önce bu saatlerde…
Çıtır ve ben!
Malum, artık işe gitmiyorum ya, evden çalışmadığım zamanlarda günlerim tümüyle sevgili anneme ayrılmış durumda. Kadın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı mübarek, işleri, görüşmeleri bitmek bilmiyor. Bazen arabayla onu SGK'ya götürmem gerekiyor, Çarşambaları geleneksel olarak pazardayız, arada çeşitli doktorları dolaşıyoruz, haftanın en az üç günü bilmemne bankasında işi oluyor (duyan da hesabında trilyonları var sanır), bazı sabahlar Şukufe… Okumaya devam et Çıtır ve ben!
Tak Tak!!!
Sevgili Nilhan, beni fi tarihinde mimlemişti. Ben, zırt-pırt yazmaktan hoşlanmayan blogger olarak, bir de hareketli bir döneme girince, bunun üzerine de yaz rehaveti eklenince erteledim de erteledim. Değil yazı yazmak, sevdiğim blogları takip bile edemez oldum ama sanırım bu sıra çoğumuz aynı durumdayız. Bu mim, takıntılar üzerine. Ben, takıntılarımı artık yaşam tarzına dönüştürdüğümden, içselleştirmişim sanırım,… Okumaya devam et Tak Tak!!!