Üniversite hariç, hayatımın hiç bir döneminde okulu sevmedim. Bunda hem yaşantımdaki çalkantıların (İlkokulda dört, ortaokul ve lisede üç okul değiştirdim), hem dışarıdan gayet ağırbaşlı, uyumlu birisi gibi görünmeme rağmen ruhumda kopan fırtınaların, bir yandan da otoriteye karşı inanılmaz bir alerji geliştirmemin payı var. Kafamın Türkçe dışındaki derslere pek basmadığını da eklemem lazım. Tüm bu etkenlere… Okumaya devam et O kozadan er-geç bir kelebek çıkacak
Kategori: Aile
“Böyle günler de çok hede hödö” mü?
Geçenlerde Facebook'da şu iletiyi paylaştım: Islak ellerimi sildiğim kağıt havluyu, bir daha kullanmak için kurusun diye tezgaha serdiğime göre artık anneme dönüşme yolundaki evrimim tamamlanmıştır! Her kız çocuğu büyüdükçe annesine benzer önermesine şiddetle karşı çıkardım oysa... Annem benim rol modelim değildi. Biz, çatışan anne-kızlardandık. Evimizden sık sık "Sen beni hiç anlamıyorsun" haykırışları yükselirdi. Arkasından çarpılan… Okumaya devam et “Böyle günler de çok hede hödö” mü?
Bodrum Global Run Macerası: Koşmak ya da koşmamak ;)
Bodrum Global Run organizasyonundan az önce geldim ve ayağımın nasırıyla, pardon... tozuyla yazıyorum bu satırları. Nereden aklıma düştü bilmiyorum ama bu koşuyu duyduğum anda, katılmak için inanılmaz bir istek duydum. "Hayatında koştun mu" derseniz, koşmadım. Hatta hayatımda yoga dışında, hiç bir fiziksel güç gerektiren alanda kendimi daha iyi olmak için zorlamadım. Üstelik karakter olarak tembelim. Ertelerim, üşenirim, kafam çabucak dağılır, konsantrasyon güçlüğü… Okumaya devam et Bodrum Global Run Macerası: Koşmak ya da koşmamak 😉
Memnuniyetsiz olma hakkı
Senegalli bir kız... 25 yaşında. Altıncı çocuğunu doğurmak üzere, doğum merkezine gidiyor. Yürüyerek. Tek başına. Sancısı var ama sorun değil, 25 yaşında bir kızın, 14 yaşında evlenip, her sene bir çocuk doğurması doğal bir durum olarak görülüyor onun kültüründe. Ebeler paslı bir sedyeye yatırıyorlar onu. Arada gelip açılma var mı diye bakıyorlar. Onun dışında yalnız. Bundan başka… Okumaya devam et Memnuniyetsiz olma hakkı
Dokuz saatlik elektrik kesintisinden öğrendiklerim…
Ey okur, Bu ülkede (evet bütün ülkede), yaklaşık dokuz saat süresince elektrikler kesikti bugün. Şimdi sen bu yazıyı okuduğunda yıl 2058 falansa "yok artık" diyeceksin, ya da belki de demeyeceksin, eğer Yeni Türkiye'de yaşıyorsan... Neyse, sonuçta hala nedenini anlayamadığımız bir sebepten, gün boyu elektriksiz kaldık. Sabah, twitter ve Facebook'da şöyle yazmıştım: "Ne zamandır benden ilgi bekleyen botlarımı boyadım,… Okumaya devam et Dokuz saatlik elektrik kesintisinden öğrendiklerim…
Akılsız başım…
Rüzgar'ın arkadaşının doğum günü partisine davetliydik geçen hafta... Ancak, Wushu dersinden direkt partiye geçmemiz gerekiyordu, eve dönmeye zamanımız yoktu. Ben de partide giyeceği kıyafetleri yanımıza almak üzere hazırladım, çantayı da kapının girişine koydum. Sonra, ne mi oldu? Tahmin ettiğiniz şey tabii ki... Tam Rüzgar'ı Dojo'nun girişine uğurlamıştım ki, birden başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Ben … Okumaya devam et Akılsız başım…
Köyden indik şehire. İnmez olaydık!
Eylül ayında Bodrum'daki hayatımızın üçüncü yılına girdik. İstanbullu bir İzmir kızıyken; Bodrum iyi geldi hepimize... Yine de kendime "Ben artık Bodrumluyum" diyemiyordum henüz. Canım kuzenim, arada İstanbul'a gelip de, daha havaalanına adım atar atmaz "Ay boğuldum, üzerime üzerime geliyor bu şehir" dediğinde, "Amma da abartıyor, o kadar da olmaz yani" derdim. Şimdi, hissettiğinin… Okumaya devam et Köyden indik şehire. İnmez olaydık!
Rüzgar, Halloween’a da karşı!
Dün gittiğimiz restoranın sahibesi, Rüzgar'a, Cadı Parmağı yemek ister mi diye sordu (Memleketçe Halloween Bayramını idrak ediyoruz ya, o bakımdan, aşağıdaki gibi parmak şeklinde kurabiyeler yapmışlar). Rüzgar kadıncağızın zarif sorusuna sert bir cevap verdi: "Hayır istemem, zaten cadı diye bişi de yoktur!" Sonra diyalog şu… Okumaya devam et Rüzgar, Halloween’a da karşı!
Çocuklarımıza saygı gösteriyoruz, güzel. Peki onlar bize ne kadar saygılı?
Rüzgar'ın doğum günü partisinden sonra, yorgunluk atmak için, arkadaşlarla bir yerde oturduk, kahve içip sohbet ediyoruz. Çoğumuzun yanında annesi de var. Söz döndü dolaştı, anam-babam usulü çocuk yetiştirme ile modern çocuk büyütme tarzları arasındaki farklara geldi. Annelerimizin biz küçükken yaptıklarını anlatıp yerlere yatarak gülüyoruz, anneler kah utanıyor, kah bizi yalancılıkla itham ediyor, bazen de oh iyi yapmışım, canıma değsin… Okumaya devam et Çocuklarımıza saygı gösteriyoruz, güzel. Peki onlar bize ne kadar saygılı?
Yedi Rüzgarlı yıl… Ve daha öğrenecek ne çok şey var :)
- Anne, eğer üniversiteye gitmezsek çöpçü falan olurmuşuz. - Yok canım, bu da nereden çıktı? - Öyle duydum. (Sesimdeki öfkeyi sezdiği için "suçluyu" gizliyor, hep yapar bunu 🙂 ) - Bir meslek sahibi olmak, hangi işi yaparsan yap, ceza olamaz Rüzgar'cım. İnsanın çabalayarak, emek vererek para kazanması çok güzel bir şeydir. - (Kısa bir süre düşündükten sonra) Hem, dünyanın… Okumaya devam et Yedi Rüzgarlı yıl… Ve daha öğrenecek ne çok şey var 🙂